Hoş, rakının yanında şalgam içen nesilden değilim ben. Lakin Adana’da rakının yanında şalgam içmeyip de n’apıcam. Bi beyaz, bi kırmızı, Adana’nın yolları bakalım taşlı mı?
Adana malumunuz insanı insanlığından çıkartan bir sıcaklığa sahip olduğu için gidilebilecek iyi aylardan biri de kesinlikle Mart ayı. Oradaki martlar eylülmüş çünkü.
Adana Yolculuğu
THY ile Adana-İstanbul arası 2 saat. Hava alanından merkeze gitmek öyle çok sürmüyor. Gece indiğimde herhangi bir toplu taşıma aracı bulamamıştım. Taksiyle gitmek zorunda kaldım. Ama öyle çok uzak olmadığı için sıkıntı olmadı. Adana’da 2 gün kaldım ve kuzenim Çukurova’da okuduğu için konaklama beleş. En sevdiğimizden…
Adana’da Nereleri Gezdim?
Adana Merkez Park: Açıkçası Adana denilince aklıma böyle bir park gelmezdi. Çünkü gerçekten Adana halkının spor, piknik -ama daha çok piknik – tarzı açık hava etkinliklerini yapabileceği, nefes alabileceği çok güzel bir yer varmış: Adana Merkez Park. İçinde oturup çay kahve içip Seyhan Nehri havası alabileceğiniz cafeler, uzun yürüyüşler yapabileceğiniz parkurlar, Sabancı Merkez Camii, üstünden geçerken yaylandığı için kafanızı bin beş yüz eden; Seyhan ve Yüreğir’i birbirine bağlayan Sinanpaşa Asma Köprüsü ve yolun sonuna doğru gittiğinizde göreceğiniz Adana’nın tarihi Taş Köprüsü mevcut.
Adana Sinema Müzesi: Eski Adana tarafına doğru gittiğinizde -eski kavramı Anadolu’nun birçok bölgesindeki gibi zanaatlerin (bakırcılık, yazmacılık) hala devam ettiği ya da devam etmeye çalıştığı, yani şimdiki deyişle ‘otantik’ yerler için kullanılmakta- Merkez Park’ın sonuna doğru karşınıza çıkacak. Müzeye giriş ücretsiz.
İçeriye girdiğimde anladım ki Türk sanatı Adana’da doğmuş. Zira Yılmaz Güney, Abidin Dino, Yaşar Kemal, Orhan Kemal, Muzaffer İzgü, Ali Özgentürk , Yılmaz Duru, İrfan Atasoy , Yılmaz Köksal, Şener Şen ve daha birçok isim Adanalı.
İçeride beni en çok etkileyen ilk şeylerden biri Abidin Dino ve Orhan Kemal’in hasbihal ettikleri canlandırma oldu. İnsanın çok sevdiği ama hiç göremediğine suni de olsa yakın olma durumunu yaşıyorum. İşte belki de Abidin’in bahsettiği mutluluğun resmi bu anda devreye giriyor.
Müzede diğer etkilendiğim kısım ise Yılmaz Güney için hazırlanan oda, eşyalar ve tabii Yılmaz Güney heykeli oldu. Burada Yılmaz Güney’in el yazısıyla yazılmış metinlere, kostümlerine, kitaplarına rastlayacaksınız.
Sinemayla ilgilenenlerin değil herkesin uğraması gereken bir yer Adana Sinema Müzesi. Gidin, Türk Sineması’nın o güzel insanlarına ve neler yaptıklarına bakın. Abidin’e, Orhan’a, Yılmaz’a da benden selam söyleyin.
Adana Atatürk Bilim ve Kültür Müzesi: Bir zamanlar Atatürk’ün Adana’daki evi, şimdilerde müze olan binayı ücretsiz gezebiliyorsunuz. Bir zamanlar Mustafa Kemal Atatürk’ün orada bulunduğunu bilmek yetiyor zaten.
Adana’da Ne Yedim?
Kazancılar: Adana’nın meşhur Kazancılar’ı, İstiklal Caddesi’nde bulunan Nevizade Sokağı gibi bir sokakta bulunuyor. Zaten buranın adı da Kazancılar Çarşısı. Sokak boyunca masalar var. Ortalarda da sobalar mevcut. Fasıl ekibi sokağın ortasında oturuyor ve yemek boyunca şarkılar söyleyip göbecikler atabiliyorsunuz. Kazancılar’da elbette kebap yedim. Rakıyla şalgam içtim. Pastırmalı humusu çok sevdim.
Seyhan’da Kahvaltı: Şimdi nerede yaptım bu kahvaltıyı hatırlayamıyorum eğer hatırlarsam muhakkak bu yazıya tekrar dönerim. Seyhan Nehri’ne bakarak serpme kahvaltı olayı Adana’da yapılacak en güzel hareketlerden biri. Kahvaltı fiyatlarının da makul olduğunu belirtirim.
Kahvaltı yaptığım yerin manzarası şöyle. Bilen biri çıkarsa bana da söylesin. Burası neresiydi? Ayrıca buraya giden herhangi bir toplu taşımaya rastlamadım. Şehir merkezine uzak. Araba gerekli.
Yıldızoğlu Künefe: Adana’da birçok künefeci gördüm, aralarında bildiğim meşhur isimler de vardı ama ben Yıldızoğlu Künefe’de künefe yedim. Ben künefeyi hafif yanmış, ve şerbeti bol kıvamda severim. Adana Baraj Yolu’ndaki Yıldızoğlu Künefe’de bu kıvamı aynen yakalayabilmişler. Ayrıca yediğim künefeyi çok sevdim ve İstanbul’a getirmek için de paket yaptırdım. Şahsi fikrim; eve künefe atın. Bu arada künefemin üzerindeki kaymağın kalp şeklinde olması da takdire şayan.
Hazalım: Seyhan Nehri’ne baka baka Adana’nın diğer meşhur yemeklerinden biri olan sıkmada sıra. Sıkma, ince bir şekilde dürüm yapılan; ıspanaklı, patatesli ve peynirli yiyebileceğiniz gözlemeye benzeyen bir yiyecek. Ortaya bir demlik çay aldık, yanına da peynirli sıkma. Oldu bize Adana usulü beş çayı.
Not: Adana’nın meşhur şırdanı ve bici bicisi bana tamamen uzak iki şey olduğu için bu konuda tecrübesizim.
Kahve Diyarı: Adana’nın diğer diğer diğer meşhur şeyi menengiç kahvesini içmek için Turgut Özal Bulvarı’ndaki Kahve Diyarı’na gittim. Adana’nın birçok yerinde olan Kahve Diyarı’nda menengiç kahvesini tadabilirsiniz.
Adana Geceleri
Latino Bar: Adana’da gittiğim tek bar, bu yüzden burası en iyisi mi değil mi bilmiyorum ama kaliteli bir mekan olduğunu söyleyebilirim. Girişte latin dansları yapılıyor. Ben kalkıp dans etmeyeceğim ve dans edenleri izleyemeyeceğim için salsa yapanların arasından aşağı kata indim. Burada da ayrı bir dünya var. Yukarıda millet cha cha yaparken aşağıda rock party vardı. Sahne alan grubun performansı da gayet güzeldi. Farklı tarzları seven ve kaliteli mekan arayanlar gidebilir. Giriş ücretli.
Adana’dan ne alınır diyenlere ben künefe, salça, pul biber ve menengiç kahvesi aldım. Künefeyi paket yaptırıp uçağa bindim. Gayet mantıklı bir hareket çünkü.
Adana güzel yermiş. Sözüm yazlardan dışarı.
Yine giderim belki. Umarım.