Moskova’ya gideceksiniz ama yaptığınız araştırmalarda genel kanı şehrin pahalı olduğu yönünde. 10 kişiye sordunuz ‘Moskova çok pahalı abiii, en ucuz şey votkaydı ekmeğe katık yaptık’ cevabını aldınız. O kadar da değil, abartmasınlar. Moskova genel anlamda çok pahalı bir şehir olmasa da size sunduğu fırsatlar sayıca çok olduğu için çıtayı yükseltiyor. Çünkü şehrin tamamı bir sanat kompleksi. Hepsine gitmeyince insanın aklı kalıyor; iki kere gideyim desen üçün boynu bükük…
Anamızın karnından Tchaikovsky dinleyerek dünyaya gelmedik ama bir Bolşoy Tiyatrosu’nda Fındıkkıran Balesi de mi izlemeyelim? Ya da uzaya yerleşmiş Rus bilim insanlarının araştırmalarının sergilendiği uzay müzelerini gezmeyip, efendime söyleyeyim sabah gitmeden Yer Altından Notlar’ı buzdolabına yapıştırdığı için Dostoyevski’ye de bir teşekkür etmeye uğramayalım mı?
Elbette Moskova bir şekilde ucuz yollu gezilir; fakat hakkıyla gezmek için bol bol müze, sanat galerisi, yazarların evleri, kiliseler, manastırlar, parklar gezilmeli. Eee hepsine gidersek yemek yemeyeceğiz, sokakta uyuyacağız, Mirkelam gibi koşarak ulaşımımızı sağlayacağız anlaşılan. Ama siz ne yaptınız, ah siz yok musunuz siz, siz Moskova’ya Şehir Bayramı’nda gittiniz. Önceden de ucuz uçak bileti ayarlayıp o işi de hallettiniz. Böylece çoğu tarihi yeri ücretsiz gezebilecek; bir sürü ücretsiz şahane etkinliğe denk geleceksiniz. Çünkü siz buna değersiniz.
O kadar laf anlattım; gaza gelip gitmeyi kafaya koyduysanız Moskova Gezi Rehberi‘ne de ihtiyacınız olur şimdi.
Moskova’nın Doğum Günü
Her yıl eylül ayının ilk haftasına denk gelen Şehir Bayramı, Moskova’nın doğum günü olarak adlediliyor. Bu süre zarfında da birçok yer ücretsiz gezilirken; meydanlarda muhteşem gösteriler yapılıyor. 5-6 Eylül 2015 tarihlerinde,Moskova’nın 868. yaş gününe denk geldiğimde çoğu yerin bedava gezilecek olduğundan bi haberdim. İnternetten Moskova ucuz uçak bileti aramalarıyla tesadüfen ucuz bilet bulduğum bu tarih, bana resmen Moskova’nın bütün kapılarını bedavaya araladı.
Kızıl Meydan’a gidiyorum; burası polis kaynıyor ve her yer süslenmiş durumda. Ortamda bir şeyler oluyor ama ne olduğunu anlamıyorum. Polis var, bayrak var, bir takım süslemeler var; demek Putin geliyor diye düşünecekken görevli polisten bu haftanın Moskova’da şehir bayramı olduğu bilgisini alıyorum. Bu da şu demek oluyormuş; 100’den fazla park ve içerisindeki kilise-müze-manastır bedava olacak; 1000’e yakın ücretsiz konser, fuar ve spor etkinlikleri yapılacak, ücretsiz şehir turu hizmeti verilecek, büyükler ve çocuklar için kukla ve tiyatro gösterileri ile atölyeler olacak, gastronomik çadırlar kurulacak; parklarda ve meydanlarda 7/24 müzik yayını sağlanacak…
Kendime bir cimcik atıyorum; hayırdır, Allah’ın şanslı kulu olma kriterlerine yeni düzenleme mi geldi acaba? Şehir Bayramı’nın resmi günü 5 ve 6 eylül olsa da birkaç gün öncesinden etkinlikler başlıyor. 3 Eylül’de gazilerin Meçhul Asker Anıtı’na çiçek koyması veBolşoy Tiyatrosu’nun önündeki askeri bandosu ile bayramın resmi töreni başlıyor. Tam buraya bi Mehter Marşı yakışır derken barkovizyonda mehter takımını görüyorum.
‘Şehir Günü’ olarak kutlanan 5 Eylül gününde ise Kızıl Meydan’dan başlayarak Tverskaya Caddesi boyunca Kremlin Süvari Alayı geçiyor. Kızıl Meydan’da güvenlik had safhada bu arada. Hatta Lenin’in Mozolesi’ne son giren ben oluyorum; 2 dakika arayla güvenlik sebebi ile kapatılacaktır anonsuna da böylece yakalanmıyorum. Şehir bayramı süresince çoğu cadde araç trafiğine kapalı; toplu taşıma araçlarının belirli güzergahları da hizmet vermiyor.
Bayramda en büyük coşkuyu Kızıl Meydan yaşıyor. Meydanda kurulan dev satranç plaftormunun oraya gidiyorum. Satranç oynamak için sıraya giren Ruslara bakıp ‘teallam’ çekiyorum.
Satranç alanını geçip yine Kızıl Meydan’da kurulan hipodroma doğru yöneliyorum. Atların Dansı adında bir gösteri başlayacak birazdan. Kökeni Kafkasya’ya dayanan bir çeşit dans gösterisi bu. Atlar, üzerindeki insanın da yönlendirmesiyle dans ediyor. Müzik durunca duruyor; ritmine ayak uyduruyor.
Atların bu ülke için önem taşıdığını bayram süresince kurulan Midilli çadırlarında da görmek mümkün. Çocuklar at binmeyi öğreniyor; hatta atların saçlarına örgü yapmak için ders alıyorlar. Fakat bana sorarsanız atlar bence bu durumdan hiç memnun değil.
Şehir Bayramı’nda geleneksel kıyafetlerle ortalarda dolaşan insanlara oldukça ilgi var. Turisti yerlisi bu abilerle, ablalarla fotoğraf çekilmek için sıraya giriyor. Birçok ülkede bu tarz fotoğraf çekildiğinizde sizden para isterler ama bu bayramda o bile ücretsiz. Belediye ciddi çalışıyor.
Ücretsiz Konserler, Tiyatrolar, Gösteriler
Moskova’nın en büyük parklarından VDNKh, gündüzleri tamamen çocuklara adanmış durumda. Bayram boyunca yüzlerce atölye çalışması; sanat, spor ve bilim faaliyetlerini tüm çocuklara ve kendini çocuk hissedenlere ücretsiz sağlayan parkta akşamları da en sevilen Rus şarkıları çalıyor.
Cumartesi ve pazara denk gelen günlerde ise Rusya’nın açık hava tiyatrosu olan Hermitage Garden’da Çehov’un ‘Martı’ oyunu sergileniyor. Taganka Tiyatrosu, Moskova Balesi, Meyerhold Tiyatrosu, Natalya Sats Çocuk Müzikal Tiyatrosu ve Obrazstsov Kukla Tiyatrosu burada sahne alıyor. Aynı zamanda Tsvetnoy Bulvarı‘nda çocuklar için oyun alanı kuruluyor. Arbat Caddesi ise sokak sanatçılarının şovlarına ev sahipliği yapıyor.
2015 kutlamalarında aralarında Dima Bilan, John Newman ve Aerosmith gibi güzel isimlerin bulunduğu geniş de bir ünlü listesi bulunuyor.
Ücretsiz Şehir Turları ve Geziler
Şehir Bayramı’nın en iyi tarafı birçok noktadan bisiklet ve yürüyüş turlarına ücretsiz katılabilmek. Böylece hem bir rehber eşliğinde hem de lokal-turist karışımı gruplarla şehir turu yapma imkanı bulabiliyorsunuz. Bayram süresince önemli tarihi noktalar da ücretsiz oluyor. 16. ve 17. yüzyıldan kalma Rus mimarisi örneklerinin görülebildiği Kolomenskoye Parkı içerisinde yer alan tarihi yerler ve Unesco Dünya Mirasları listesinde bulunan Ascension Kilisesi de bayramın belirli günlerinde ücretsiz gezilebiliyor.
Şehir Bayramı gündüz bir dolu aktivite ile kutlanırken asıl güzelliğini geceleri gösteriyor. Kızıl Meydan’da kurulan platformda onlarca ünlü müzik grubu, opera ve tiyatro sanatçısı sahne alırken Moskova’nın meşhur katedrali St. Basil’de ışık gösterileri başlıyor.
Havai fişek gösterilerini izlemek için iki adres var: Krymsky ve Patriarchy Köprüsü ile Sparrow Hill (Serçe Tepesi)…
Bir sonraki yıldan kendim için büyük ama insanlık için çok da tın olan tek bir dileğim var; -yok mutlu ol yeter değil, onu bi beceremedim- bu yıl gördüğüm yerlerin daha fazlasını görmek.
Benim çatı dileğim bu. Gayet basit. Gayet net.
Çalışma hayatının el verdiği sürece 2 ülke ve 18 şehirle geçen bir yılı geride bırakıyorum. 3. ülke için de THY’den gelecek olumsuz hava koşulları yüzünden Yunanistan seferlerinin iptali haberini bekliyorum. İptal olmazsa en az üç ülke yapacağım. (Sonradan gelen edit: 3 oldu)
İşte 1 yıl böyle buralarda, böyle geçmiş.
Haydi bakalım;
TÜRKİYE
Şanlıurfa: Görmeyi en çok istediğim yurt içi lokasyonlardan biri Şanlıurfa’ydı. Şanlıurfa’lı -çok pardon ama kendisi biraz aşirettendir- arkadaşımla 2 gün cebimden bir kuruş çıkmadan gezdim, yedim, içtim, Halfeti‘ye aşık, Göbeklitepe‘ye hayran oldum.
Balıkesir – Akçay, Marmara Adası, Erdek: Memleketten diye es geçmek olmaz. Kimseyi görmedim ben, senden daha güzel. Ve yüzmedim öyle soğuk sularda, Hasan Boğuldu‘dan başka…
Çanakkale-Bozcaada: Her sene gitmezsem belki küser. Bu sene Akvaryum Koyu’nda dalış vardı,
Tekirdağ- Çorlu: Efsane şaraplarını keşfetmem, Tekirdağ’a 145. kez gidişimde oldu. Bir de, Çorlu’dakiKovboys’da meşhur tostları da yedim. Sefam olsun…
Antalya-Kaş: Pek bi sevdiğim gezgin arkadaşım Erdem‘in tavsiyesiyle gittiğim otelde güzel insanlar tanıdım, Kaputaş’ın denizine bayıldım, fakat Kaş’a bir daha bayramda gitmeme kararı aldım.
Nevşehir-Kapadokya: Tekrar ediyorum, burası bir elf diyarı çocuklar.
Kırşehir: Hacı Bektaşi Veli için git.
Ankara: Kafası mı güzel bu şehrin?
Bursa-Gölyazı, Misi Köyü: Gölyazı sonbaharda güzel, Misi Köyü galiba hep sempatik.
YURT DIŞI
Rusya – Moskova, Puşkino: Köprüden önce son çıkış, sevdanın son vuruşu < Rusya’ya vize gelmesi. Bizi şansa mecbur bırakanlara ve bir daha öyle güzel, öyle derin Bolşoy’da opera izleyemeceğime naaaaaaaaaaletttt….
Moskova bana güzel şehir nasıl oluru, Rusça anlaşabilmeyi, yer yatağı olmadan yerde yatabilmeyi ve yine ayaklara kara sular inmeyi öğretti.
Fransa- Lyon, Annecy, Aix En Provence: Yine nasiplendiğim bir ülkenin (bkz: Rusya) başına gelenler geldi. Fransa’da, Paris’in tam ortasında terör yaşandı. Biletim tam da o haftaya denk geldiği için, ilk rota olan Nice-St Trope- Cannes istikametini değiştirip yönümüzü Annecy’ye ve Aix En Provence’e çevirdik. Annecy’ye ayılıp bayıldım, İsviçre’ye gitme kararı aldım, Aix En Provence’in gençliğini çok sevdim.
Yunanistan-Atina: En güzel komşu sohbetlerinin yapıldığı yer oldu. Sonuç; siyaset olmayınca çok güzel değil miyiz?
2016’nın seyahatleri bol olsun, güzel olsun, bizim olsun.
Rusya, 1 Ocak 2016’tan itibaren vize muafiyetini kaldırıyor şok şok şok‘undan kısa bir süre önce görme şansına sahip olduğum Moskova’ya dair söyleyebileceğim ilk şey, aranızda Moskova’yı görmeyen varsa ‘görmediğine üzülmelisin’ dir. Ağustos sonu Eylül başı vaktinde, henüz oralar vizesiz iken gitmiştim ben de. Nazım’ın yanına. Moskova’ya…
Başlamadan önce…
Rusya’da İngilizce Konuşulmuyormuş? Nasıl anlaşacağız?
Doğru. İngilizce konuşan – o da bizden hallice- birkaç kişiye rastladım fakat onda da İngilizce anlaşamayıp tekrar Rusça üzerinden devam ettik. Cem Yılmaz tabiriyle ‘derdimi anlatacak kadar’ Rusça bildiğim için kendi adıma sorun olmadı ama sıfır Rusça bilgisi ile de derdinizi çözebileceğiniz insanların olduğu bir yer bilgisini verebilirim size. Soru sormamanız gerekenler ise memurlar, onlara hiçbir şey sormayın.
Peki ya Kiril Alfabesi?
Çok çok turistik bölgeler dışında latin alfabesine aktarılmamış yazılarla karşılaşılacak. Hatta merkez dışında, bir de köylere gittiğinizde yazıların el yazısına döndüğünü göreceksiniz. Burada bir hafta öncesinden az buçuk kiril öğrenmek lazım geldiğini arz ederim. Harfleri çözmeniz size en çok metroda yardım edecektir. Çünkü evet, metro duraklarının adı da kiril ile yazılmakta.
Kışın gitsek donar mıyız?
Deli misin, iki gün çözülmezsin. Eylül ayında hava 10 dereceydi mesela. Ayrıca kafası çok karışık bir havası var Moskova’nın. Aynı gün içerisinde bir saat yağmur iki saat kar, bir saat güneş şeklinde moduna göre takılıyor.
Dolar mı alayım, Ruble mi?
Ruble şart dostum, ruble şart.
*İşbu yazı, 1 doların 60 rublenin eşit olduğu zaman yazılmıştır.
Metroda kaybolacağımı görür gibiyim…
Evet. Metroda kaybolma ihtimalin epey yüksek. Ama sana şunu söyleyeyim; el kadar Avrupa şehirlerinde kaybolmuş biri olarak Moskova’da hiç kaybolmadım. Çünkü metro haritası Meydan Larousse gibi olsa da inanılmaz bir zekanın ürünü bence. Ek olarak, kaybolacağın yer bırak da Moskova metrosu olsun:)
Moskova’ya hangi firma ile gidelim?
Seçenekler şöyle; Türk Hava Yolları, Pegasus, Onur Air ve Aeroflot. Ukrayna, Moldova gibi ülkelerin Rusya’ya aktarma ile gidebileceğim yerel firmaları da var ama en uygun fiyatlı olanı tercihimdir. Döviz düşükse tercih direkt Aeroloft. Yok değilse, kampanya zamanları ile yola devam.
Pegasus ile gittim geldim ve 1 saatlik rötar dışında sıkıntı yaşamadık. Olur o kadar….
Domodedovo‘ya indim, şimdi n’pacağım?
Öncelikle havaalanında, pasaport kontrolünde verilen kağıdı hiçbir zaman atmıyoruz. Türkiye’ye dönerken bakılıyor. Sonrasında ise, Moskova’da Sheremetyevo, Vnukovo ve Domodedovo isminde 3 tane havaalanı var. Pegasus ve Onur Air ile gidenler Domodedovo’ya; THY ile gidenler Sheremetyevo’ya; Aeroflot ile gidenler ise uçuş saatlerine göre bu üçüne de iniyor. En kötü havaalanı sanırım Domodedovo. Zaten ben dönmeden bir gün önce burada yangın çıktı. Yakarım Moskova’yı demiş miydim?
Havaalanına geldiğine göre artık beklenen an geldi demektir… METRO HARİTASI. Detaylı bilgi için metro haritası ve en güzel metro duraklarını da bu linkte yazdım.
Metro haritası için güzel telefon uygulamaları varsa da (Yandex Metro, Maps.me) hard copy bir metro haritası (yazar burada kurumsal bir şirkette çalıştığına vurgu yapmakta) Moskova’da hayat kurtarıyor. Toplamda 182 istasyonu ve 12 rengi/numarası olan bir metro ağından bahsediyorum. Elinde haritayla gezmeyi sevmeyen biri olarak Moskova’da metro haritası en yakın arkadaşım oldu.
Domodedovo’ya geri dönecek olursak, bu havaalanından inince içinde metro yok. Evet 182 metro istasyonu yaparken havaalanını es geçmişler. Ama metroya götüren otobüsler var. Ben de hava alanından çıkıp, karşı caddeye, otobüs duraklarına gidiyorum. 308 numaralı otobüs Domodedovo metrosuna bırakıyor. Yol, yarım saat sürüyor ve kişi başı 100 ruble (yaklaşık 2 dolar).
Metroya geldiysen şimdi metro bileti alman lazım. Çünkü metro bileti her şeydir. Tek biniş olduğu gibi, 3’lük 5’lik 11’lik biletler var. İdeali 11’lik metro, 360 ruble; yani 6 dolar. Tek biniş ise 50 ruble (yaklaşık 1 dolar)
Havaalanı ulaşımı için genelde çoğu bilgiyi AEROEXPRESS kullanmak yönünde verenler olur ama metroya götüren otobüsler hem daha rahat hem de daha ucuz. Ben tren yerine otobüse binin derim yani.
Metrodan başka bir şey yok mudur?
Moskova’da metro dışında bazı hatlar için minibüs, otobüs, tramvay, elektrikli metrobüsümsü bir araç ve elektrichka var. Ben metro, otobüs ve elektrichka kullandım. (Elektrichka, Sovyetler zamanından kalma çok enterasan bir tren türü ve Moskova’ya yakın-uzak yerlere gidiyor)
Sen nerede kaldın?
Ben Moskova’ya 30 kilometre mesafede, yaklaşık 100 bin nüfuslu bir kent olan Pushkino‘da bir tanıdığımızın yanında kaldım. Onlar Rus ama bölgede yaklaşık 10 yıl önce Müslüman toplumu da oluşmuş. Moskova’dan metro + elektrichka ile gidilen, adeta Taksim-Çatalca mantığındaki bir konumda olan Pushkino’nun en güzel tarafı doğası. Çok yeşil bir yer, Karadeniz’in bir köyü gibi. (He zaten öyle de…)
Moskova dışında farklı kentler görmek isteyen olursa Puşkino’ya ve buraya yakın çay köyü Sergiyev Posad’a gidebilir. Detaylı Pushkino yazısı için tık tık.
Son olarak, aç kalır mıyız?
Bana sorarsan yöresel mutfak çok rahatsız etmez seni, çünkü bence yemekleri o kadar da kötü değil. Fakat her şeye mayonez ve domuz eti koymaları işi zora sokuyor. Meşhur borsch çorbası bile domuz etiyle yapılıyor.
MOSKOVA ROTALARI
Kızıl Meydan: Tabii ki, tabii ki, ve tabii ki Moskova denilince akla ilk gelen yer Kızıl Meydan olur. Moskova’nın birçok turistik noktası bu meydanda. Moskova’da bulunduğum hafta, şehir 868. yaşını kutluyordu, bu yüzden Kızıl Meydan panayır alanına dönmüştü.
Tabii Türkiye’de bir yere benzetmezse kahrolur hastalığından dolayı Kızıl Meydan’ı Sultanahmet ile eşleştirdim, hayırlısı olsun.
73 bin metrekarelik bir alan olan Kızıl Meydan’ın adına dair birçok rivayet var: İlki adını Rusça’da güzel manasına da gelen krasnaya‘dan alması. İkincisi 17. yüzyılda meydanda bulunan ahşap binalar nedeniyle çıkan yangınlardan dolayı Çar tarafından meydana kızıl adının verilmesi. Üçüncüsü ise bu meydanda çok kan dökülmesi. (Hoşuna giden bilgiye inan geç)
Kızıl Meydan, 15. Yüzyılda Rusya’yı Moğol işgalinden kurtaran III. Ivan’ın Kremlin Sarayı’nın çevresine ördüğü kırmızı surlar ile meydan görünümü alıyor ve 16. yüzyılda yapılan bir hendekle güney bölüm meydandan ayrılarak idam cezalarının infaz edildiği bir arena haline dönüştürülüyor. Bugün Kızıl Meydan, eskisi kadar tarih sahnesine damga vuracak olaylar yaşamasa da iki önemli kutlamaya ev sahipliği yapmayı sürdürmekte: 1 Mayıs İşçi Bayramı ve 7 Kasım Ekim devrimi.
Kızıl Meydan’ı gezmeye başlarken ilk durak ana kapı olan Diriliş Kapısı (Воскресенские Eорота) adı verilen yeşil renkli ikiz kuleli kızıl binanın altı oluyor. Bu kapının bir tarafında kızıl renkli Moskova Devlet Tarih Müzesi, diğer tarafında ise turuncu rengiyle Eski Belediye Binası bulunuyor. Moskova Devlet Tarih Müzesi’nin önündeki heykel ise Kızıl Ordu’nun kumandanlarından Mareşal Jukov‘un heykeli.
868. yaşını kutlayan Moskova’nın, Kızıl Meydan’daki etkinliklerinden örnekler
St. Basil’de Işık Gösterisi
Mehter Gösterimi
Kafkasların At Üzerinde Dansı
Diriliş kapısının hemen önünde bir şapel bulunuyor. Adı Iberian Chapel. Her daim içerideki ayine denk gelmek mümkün. Önündeki altın sarısı dekoratifli kapı ise şans kapısı. Bu kapı önünde durarak arkaya bakmadan bozuk para atmak adetten. Para atılan o noktanın adı “Sıfır Kilometre“, yani Moskova merkezden herhangi bir yerin uzaklığı ölçüleceği zaman baz alınan “sıfır noktası.”
Metro durağı: Ploshchad Revolyutsii, Okhotny Ryad, Biblioteka Lenina, Alexandrovsky Sad
St. Basil’s Katedrali (Aziz Vasili Katedrali): Gündüzü ne kadar güzelse akşamı o kadar şahane. Kış aylarında 11:00 ‒ 17:00, yazın ise 10:00 ‒ 19:00 açık. Giriş 250 Ruble. Moskova’nın en şahane yapılarından biri.
15. Yüzyıl sonlarında III. İvan’ın Rusya’yı Kazak ve Moğol işgalinden kurtarışının anısına yapılan ve mükemmel mimarisi ile de Rusya’nın simgesi haline gelen St. Basil’in yapımına 1550 yılında başlanır, 1560 yılında bitirilir. İtalyan mimar Barma tarafından yapılan katedralin yapım hikayesi ise Taj Mahal’le ortak bir kaderi paylaşır. Şöyle ki;
St. Basil’in tamamen bitmesini bekleyen III. İvan, katedralin inşası tamamlanınca bir daha benzer bir yapı olmaması için mimar Barma’nın gözlerini oydurur. Sen nasıl bir insanmışsın, yoksa sen korkunç bir İvan mısın?
St. Basil 11 bölüm ve 8 kubbeden oluşan St. Basil’in en yüksek kubbesi altın kaplıdır ve tüm kubbeler ayrı birer zaferi simgeler.
Ulaşım: Kızıl Meydan
Lenin’in mozolesi: Görmek için sabah erkenden kalkıp gidilen, sezon dışı mevsimlerde bile her daim kuyruk sırası bekleten, Rus polislerin kafasına göre kapattık da diyebildiği Lenin’in mozolesi.
SSCB’nin kurucusu Vladimir Lenin’in mozolesi siyah ve kırmızı granitten yapılmış piramit biçiminde bir yapı. 1924 yılında ölen ve ölümünün 56. gününde mumyalanan Lenin, mozolenin içindeki cam fanusta yatıyor. 10.00-13.00 saatleri arası açık, Pazartesi ile Cuma günleri kapalı olan mozolede fotoğraf çekmek yasak. Bunun için adım başı güvenlik bekliyor.
Ulaşım: Kızıl Meydan
Kremlin Sarayı: Rusça’da kale anlamına gelen kremlin, aynı zamanda Rusya’da birçok sarayın genel adı. Elbette içlerinde en önemlisi Moskova Kremlin’i.
Kremlin Sarayı 28 hektar büyüklüğünde bir alana kurulu. Tipik ahşap mimari ile 1156 yılında yapımına başlanan saray 1238 yılındaki Moğol işgali sırasında büyük bir yangına maruz kalmış. Bunun üzerine yine yeniden III İvan’ın isteği üzerine yeni bir Kremlin Sarayı yapılması istenince, Rus ve İtalyan mimarlar iş birliği ile saray yeniden inşa edilmiş. Beklemişhev Kulesi, Aziz Nikola ve Aziz Flor kapıları; Büyük İvan Çan Kulesi, Bolşoy Sarayı, Kremlin Tiyatrosu ve Kongreler Sarayı ile sınırları gelişen ve bugünkü halini alan Kremlin Sarayı’nın en önemli salonu, bugün de geçerliliğini koruyan Georgiev Salonu. Yani Moskova’yı ziyaret eden devlet başkanları halen bu salonda kabul edilmekte. İdari ve siyasi kararlar bu salonda alınmakta.
Kremlin Sarayı’nı gezmek mümkün. Ama tamamını gezmeye izin yok, sadece turistik kapsamda olan kısmı açık. Bunlar da “Hz Meryem’in Göğe Yükseliş Kilisesi¨, ¨Kraliyet Mezarlığı¨, Korkunç İvan’ın tacının sergilendiği ¨Bildiri Kilisesi¨, ¨Çan Kuleleri Kompleksi¨ ve ¨Devlet Mücevher Fonu Müzesi¨ Bunun için sarayın önündeki gişelerden tur satın alınabiliyor ve bir rehber eşliğinde gezilebiliyor.
10.00-17.00 saatleri arasında ziyaret edilebilen Kremlin Sarayı, Perşembe günleri kapalı. Ziyarete açık 4 ana bölüm için satın alınacak turlar, 4 farklı kategoride ve biletler 300 ile 800 ruble arasında değişiyor.
Ulaşım: Kızıl Meydan
Kurtarıcı İsa Katedrali: Kurtarıcı İsa Katedrali, Ruslar’ın Napolyon’a karşı zafer kazanmasından sonra yapılıyor. Kendisi dünyanın en büyük Ortodoks ibadethanesi sahip olmakla birlikte Rusya’da halka bağışlanan ilk katedral olma özelliğini de taşıyor.
St. Basil Katedrali arkamızda kalacak şekilde yürüdüğümüzde, Krasnaya Caddesi’ne varıyor ve bu caddede karşımıza çıkan ilk köprüyü geçiyoruz. Ardından Kadashevskaya Caddesi’ne dönüyor ve Kurtarıcı İsa Katedrali ile karşılaşıyoruz. Katedral her gün 10.00-17.00 saatleri arasında açık.
Metro durağı: Kropotkinskaya
Çar Çanı (Büyük İvan Çan Kulesi): Çar Çanı, dünyanın en büyük çanı. Ki, yüksekliği 81 metre. Bu yüzden de kulenin içinde değil yanında bulunuyor. Tabii 202 ton ağırlığında olması da buna etken. E o zaman bu çan nasıl çalıyor dersen, çan hiç çalmamış ki.
GUM AVM: 1812 yılına kadar açık hava avm’si olan Gum’un ilk inşası ahşap olsa da Moskova’nın zor hava şartları sebebiyle yeniden yapılıp bugünkü hale getirilmiş. Yeniden inşasında Türk mimarlar ile de çalışılmış Gum, avm sevmeyenlere avm sevdirir cinsten. İçini muhakkak görünüz. 1200 mağazayı da henüz mevzu bahis etmedim üstelik.
Dış cephesi ışıklı olduğu için GUM’un özellikle gece de görülmesi gerekiyor. Ki Kızıl Meydan’ın komple gece de görülmesini naçizane bir tavsiye olarak ha şuraya bırakıyorum.
Ulaşım: Kızıl Meydan
Bolşoy Tiyatrosu: Ünlü mimar Joseph Bove tarafından tasarlanan Bolşoy Tiyatrosu, tabii Moskova’nın en ikonik yapılarından biri. İmkanı olan varsa bale ya da opera izlesin şu fani ömründe.
Bolşoy Tiyatrosu için biletler çok çabuk bitiyor. Bu yüzden online yollara başvurmak ilk tercih bu link. Eğer Bolşoy’un gişesinde bilet yoksa bitmişse, kapının önündeki karaborsacı amca bir şekilde sizi bulur ve bilet isteyip istemediğinizi sorar. Sakın ola o amcadan bilet almayın. Bolşoy’da bir tuhaf, kapının önünde üç katı karaborsa satan adama ‘birader n’apıyon’ demiyor.
Ulaşım: Kızıl Meydan (Mokhovaya Caddesi üzerinde)
Manej Meydanı: Kızıl Meydan’ın hemen yanında bulunan Manej Meydanı, vaktiyle çarlık askerlerinin at eğitimi aldığı bir meydanmış. Şimdiler ise Aleksandr Bahçeleri ve Meçhul Asker Anıtı’yla turistik noktalardan biri konumunda. Bu arada Aleksandr Bahçeleri, Kremlin Sarayı’na çıkıyor.
Ulaşım: Kızıl Meydan
Dostoyevski Müze Evi: Rus Edebiyatı’nın dünyaya armağanı Dostoyevski’nin asıl evi bilindiği gibi St. Petersburg’da fakat kendisi aslen Moskova doğumlu. Moskova’daki ev Dostoyevski’nin doğup büyüdüğü ev. 16 yaşına kadar yaşadığı bu apartman dairesi ziyarete açık olup, içerisinde aile kütüphanesi, Dostoyevski’nin kişisel eşyaları ve oyuncakları görülebilmekte.
*Bu arada evin çok yakınında bir morg ve psikiyatri hastanesi var. Raskolnikov sen mi geldin?
Metro durağı: Novoslobodskaya (Seleznevskaya’dan giderek, sola döndüğünüzde Dostoevskogo’da evi göreceksiniz)
Vorob’evyTepesi: Moskova Devlet Üniversitesi’nin yanındaki seyir tepesi. Bu tepeye çıkabilmek için şahanet’ül über bir parkın içerisinden tırmanıyoruz.
Metro durağı: Vorob’evy Gory
MÜZELER
Kozmonot Müzesi: Dışarıya çıktığımda akşam olduğunu fark ettiğim, hayatım boyunca gördüğüm en etkileyici müze işte bu müze.
Moskova’nın genelinde uzay bilimlerine dair birçok şeye denk gelmek mümkün. Metrolarda bile minik uzay gemileri, astronotların kişisel eşyaları gibi şeylere rastlanılıyor. Ama Kozmonot Müzesi ile bu işin nirvanasına ulaşılmış. Rusların uzay araştırmalarına dair en kapsamlı müze olan Kozmonot Müzesi, Yuri Gagarin’in uzaya çıkış sürecinin anbean anlatıldığı video gösterimleri, uzay mekiklerini, astronotların uzaydaki günlük yaşamlarını, uzay mekiğinde hayat gibi pek çok bilgiyi görsel bir zenginlik ile sunuyor.
Şehir Bayramı sebebiyle ücretsiz olarak gezdiğim müzenin giriş ücreti 200 ruble. Fotoğraf çekmek her yerde olmasa bile görevlilerin beklediği yerlerde nedense yasaklanmış. Müze’nin içerisinde ücretsiz wi-fi kullanımı da artı bir güzellik.
İçeriyi gezdikten sonra sıra geldi müzenin dışını gezmeye. Müze arkası geniş bir alan ve bu alanda Yuri Gagarin de dahil olmak üzere uzay araştırmaları yapanların büstleri bulunuyor.
Metro Durağı: VDNKH
Tretyakov Devlet Galerisi: Rus sanat tarihinin önemli yapıtlarının sergilendiği sanat müzesi, dünyanın sayılı güzel sanatlar müzelerinden biri olarak kabul ediliyor. Rus sanatına merak duyanlara ya da keşfetmek isteyenlere duyurulur.
Müzede görülmesi gerekenlerin başında ana binada bulunan Andrei Rublev’in ikonları ve Repin’in ‘Korkunç İvan ve Oğlu İvan’ isimli tablosu gelsin derim. Pazartesi, salı, çarşamba 10.00-18.00; perşembe, cuma 10.00-21.00 arası açık olan müzenin giriş ücreti 600 ruble. Müzede 130 bine yakın eser olduğunu düşünürseniz akşam yemeğinde müzeden çıkmış olursunuz.
Tretyakov, yeni ve eski olmak üzere ikiye ayrılıyor. Eskisinde 19. yüzyıl sonuna kadar uzanan koleksiyon, Yenisinde ise 20. yüzyıl Rus sanatçılarının eserleri bulunuyor.
Metro Durağı: Tretyakovskaya, Novokuznetskaya
Museum of Soviet Arcade Machines: Bu müze çok değişik bir kafaya sahip müze. Çünkü bu müzedeSovyet zamanından kalan atari oyunları sergileniyor ve hatta oynanabiliyor. Müzeye giriş 450 ruble ve hafta içi her gün açık.
Metro Durağı: Baumanskaya
Puşkin Güzel Sanatlar Müzesi: Kurtarıcı İsa Katedrali’nin karşısında bulunan ve iki farklı binada hizmet veren müzenin ilk binasında antik dönem eserleri, ikinci binasında ise empresyonist eserler sergileniyor. Monet, Cezanne, Picasso, Van Gogh gibi dehaları bu müzede görme şansınız var. Giriş ücreti 300 ruble.
Metro Durağı: Kropotkinskaya
CADDELER
Moskova hep sanat mı hep bilim mi yok mu şöyle Nişantaşı’nda dolaşalım, Beyoğlu’na çıkalımlık yerler. O da var güzel ablam, o da var canım abim.
Tverskaya: Kızıl Meydan’dan Puşkin Meydanı’na kadar olan kısmı kapsayan Tverskaya, birçok kafe, restoran ve dükkanın bulunduğu Moskova’nın en güzel caddelerinden biri.
Metro Durağı: Tverskaya, Pushkinskaya, Chehovskay
Old Arbat: Moskova’nın en turistik caddesi Old Arbat. Uygun yeme-içme ve hediyelik eşya bakımından tercih edilen Old Arbat, bu bakımdan İstiklal Caddesi ile eş değer. Elbette İstiklal kadar hareketli olmasını beklemiyoruz. Bünyesinde bir adet Puşkin heykeli barındıran caddede ressamlar, müzisyenler, dansçılar ve tiyatrocular var. Evet, evet, bildiğiniz sokak tiyatrosu var bu caddede.
Metro Durağı: Smolenskaya, Arbatskaya
New Arbat: Old Orbat caddesine yakın bir de New Arbat var. Burası daha çok gece kulüpleri ve lüks restoranların bulunduğu bir cadde.
Metro Durağı: Arbatskaya
Kamergersky ve Nikolskaya Cadde’leri de Moskova’nın hareketli caddeleri olarak not edile.
PARKLAR
Novodevichy Convent: Burası her ne kadar park olarak geçse de aslında bir mezarlık. Ama bana sorarsan şairler, sporcular, bilim adamları divanı gibi bir yer. Bir mezarlık düşün içinde Gogol, Tolstoy, Çehov, Sergei Eisenstein, Boris Yeltsin ve niceleri olsun. Bir de Nazım olsun. Çünkü o da burada yatmaya devam ediyor, HALA…
Nazım Hikmet’in mezarı, mezarlığın 8. adasında bulunuyor ve hemen karşısında Rusya bayrağının taşa işlendiği Boris Yeltsin’in mezarı görülüyor. Gitmek isteyenler için bu bilgi oldukça önemli çünkü mezarlık bir şehir kadar. Her mezarlık, yatanın yaptığı işle alakalı bir heykelle desteklenmiş. Bu heykeller içinde Nazım’ın siluetinin bulunduğu mezar taşının içlerinde en güzeli olduğunu söyleyebilirim. Mezar taşı yerine bir çınar ağacı isteyen Nazım için ise bu güzellik eminim ki hiçbir şey ifade etmiyordur. Neyse ki yanında Vera var…
Çiçeklerle, minik minik kağıtlara yazılmış şiirlerle, sözlerle ziyaretçilerini, dua edenlerini ağırlayan Nazım’ın mezarı, koca mezarlıkta en kalabalık olan mezardı. Dünya gözüyle Nazım’ın mezarına gitmek, ona bir şiir okumak benim için büyük bir hayaldi, gerçekleşti.
Moskova’nın en güzel mimari yapılarından biri olan ve Nazım Hikmet gibi birçok edebiyat dehası ile sanat, siyaset, felsefe, spor ve bilim dallarında önemli işler yapan isimlerin de kabirlerinin bulunduğu bu mezarlık, hayatımda gördüğüm en enfes mezarlık. (Evet, okuyunca bana da garip geldi)
Mezarlığın hemen yanında bulunan Novodevichy Manastırı ise buraya kadar gelmişken uğramadan geçmeyelim diyerek girdiğim ama çok beğendiğim bir yer oldu. Moskova’nın en büyük manastırlarından biri olan ve UNESCO Dünya Miras Listesi’nde bulunan manastırın içinde dört kilise ve bir katedral var.
Manastırın bir diğer güzel tarafı ise kapısının uzun ve muhteşem bir parka açılıyor olması. Burası muhtemelen Moskova’nın en sakin noktası olsa gerek.
Metro durağı: Sportivnaya
VDNH Fuar ve Eğlence Parkı: Yine uzun saatler geçirilen bir diğer enfes Moskova parkı VDNH. Özellikle gece tüm park boyunca müzik çalması, park içinde kiralanabilen bisiklet ve benzeri güzel araçlar ile parkı gezebilmek -ki delice büyük bir park-, parkın içerisinde gezilecek bir dolu şey olması kendisini sevmem için geçerli sebepler.
Park içinde Kozmonot Alley, İşçi ve Çiftçi Kadın Heykeli, Botanik Bahçesi, Rusya’nın Komşu Ülkelerine Ait Devlet Binaları bu park içerisindeki görülmesi gerekenlerin başında geliyor.
Metro durağı: VDNKH
Kolomenskoye Parkı: Burayı parktan ziyade eskiden köymüş sonrasında köyü müze yapmışlar şeklinde tarif etsem yeridir.16.-17. yüzyıldan kalma Rus mimarisi örneklerinin görülebildiği bu devasa parkı gezmek için epey yol yürümek gerekiyor. Yürümek istemeyenler için bisiklet seçeneği de mevcut.
Unesco Dünya Mirasları listesinde bulunan Ascension Kilisesi‘ne de ev sahipliği yapan bu parka giriş ücretsiz, ama kiliselerin ayrı ayrı giriş ücreti bulunmakta.
Moskova’nın en eski yapılarından biri olan ve Miraç anlamına gelen Ascencion Kilisesi, III. İvan’ın doğumu şerefine 1532 yılında beyaz taştan yapılmış. Bir başka özelliği ise ilk taş kiliselerden biri olması ve çadır formunda inşa edilmesi.
Metro durağı: Kolomenskaya
Izmailovsky Park: İşte ayılıp bayıldığım bir Moskova mekanı daha.Çünkü burası geleneksel Rus mimarisi ile yapılmış birçok binaya sahip rengarenk bir açık hava stüdyosu. Ayrıca her mevsim düğün çekim yeri olmakla birlikte içerisinde bir adet Votka Müzesi de bulunuyor. Tabii bir de Moskova’daki en ucuz alışveriş noktası olan Vernisaj’a sahip olması gönüllerimizi fethetmesi için yeterli.
Izmailovsky’e gitmişken gözü dört açıp bir düğüne dalmak istedim. Fotoğrafını içeride çekemediğim ama dışarıdaki mutluluklarına şahit olduğum bu Rus aile ile en son kakalin kamaya yapıyordum.
Düğünden çıkıp Vernisaj’a devam ettiğimde -ki buraya ucuz matruşka için geldim- gerçekten Moskova’nın en ucuz alışveriş yerinin olduğunu gördüm. Moskova’lılar buraya bit pazarı diyor. Evet gerçekten de öyle. En ucuz matruşkalar burada.
Metro durağı: Partizanskaya
Gorky Park: Moskova’nın en popüler parkı burası. Park denilince karşı tirübünün Gorky dediği, o denli meşhur bir park. Heykeller, göl, peyzaj örnekleri, kışın buz pateni, yazın güneşlenmece bu parkta.
Metro durağı: Oktyabrskaya, Park Kultury, Frunzenskaya
Victory Park: Bu parkın içinde2. dünya savaşında ölenlere ve kazanılan zafere ilişkin anıtlar bulunuyor. Tarihe meraklıların ilgisini çekebilir.
Metro durağı: Park Pobedy
Patriarch’s Pond: Eski Sovyet evleriyle çevrili bir göletten oluşan park. Moskova’nın baharına yakışan en güzel park da olabilir kendileri.
Metro durağı: Mayakovskaya
Tsarytsino Açık Hava Müzesi: Estetik binaların olduğu bir başka güzel Moskova parkı.
Metro durağı: Tsarytsino
GECE HAYATI
Eğer benim gibi böyle sokaklarda gençler çalsın, merdivenlere oturalım kafasındaysan istikamet Kuznetsky Most, ama ben lüks severim dersen sana Soho’yu, Pacha Moscow’u, Icon Club’ı, Premier Lounge’ı, Krysha Mira’yı ve Fabrique’yi öneririm.
YEMELER İÇMELER
Old Arbat ve Kızıl Meydan’daki MY MY (MU MU): Borş, Solyanka ve Okroşka çorbaları iyidir. Genel olarak yemekleri de fena değildir.
Dolkabar: İyi yemek ve uygun fiyat arayana Mayakovskaya metro istasyonunda inip yürüyerek 5 dakikada ulaşılan Krasina St.’deki Dolkabar önerilir.
Meşhur Kitay Gorod Lokantası.
Kitchenette (Türk kahvaltısı var) ve MC Donalds (aç kalanlara…)
Cafe Sup: Belorusskaya’da bulunan bu cafenin çorbaları iyidir.
Elki Palki: Moskova’da yöresel yemeklerin uygun fiyata yenilebilen bir lokantasıdır, Tverskaya Caddesi’nde bulunur.
Dandy Cafe: Sushi, Moskova’nın en güzel yemeklerindendir.
Cafe Puskin: Ben sana burada bir şey ye demedim, ben sana burayı gör dedim.
NELER ALINIR?
Ben bir adet Mustafa Kemal Atatürk matruşkası (var öyle bir şey) ve bir adet klasik matruşka ile votka ve kırmızı havyar almış biri olarak genel bir ne alsak sorusuna siyah ya da kırmızı havyar ve smetana (süt kremasıdır, havyarla iyi gider), votka, salamura ringa balığı, matruşka, desenli ahşap kutu, ünlü gijel seramiği (mavi,beyaz çiçekli desenlerle yapılmış seramik süsler) satranç takımı, şal/fular, kvass (alkolsüz lifli bir içecek), semaver ve çay cevabını veririm. Votka hususunda ise, iyi ve uygun fiyatlı Putinka’yı tavsiye ederim. Ama votkaya yatırım yapacağım diyen varsa kendilerine forza Russian Standart ve Stolichnaya derim.
Alışveriş için doğru yerler: Vernisaj, Old Arbat ve Tverskaya Caddesi.
Son bir bakış;
Evet efendim bir gezme tozma daha bitti çok şükür. Moskova’ya dair söylemek istediğim birkaç hususu da aşağıya şöyle kısa kısa bırakıyorum.
Kalın sağlıcakla,
Güzel kızlar burada değil, vallahi değil, olsa ben de bakardım. (Asıl yeri Belarus dediler…)
‘Bağzı’ Ruslar aynı biz. Metroya binerken itelemece, yola tükürmece bolca.
Türki Cumhuriyet’ten gardaşlarımız her yerde.
İçki gerçekten ucuz. 1 dolar, 2 dolar, 3 dolaaarr…
Sokakta içki içmek ve sigara tabii ki… Yasak…
Afedersin Rus kardeş, giyim zevkine davet ediyorum seni!
Sigara satan yer sayısı yok gibi. Öyle büfelere, marketlere sormayın. Cafedeysen, lokantadaysan önce oraya bir sor. Ömrümde ilk defa cafede sigara satıldığını ama bakkalarda satılmadığını burada gördüm.
Otobüste, özellikle de iş çıkış saatlerinde yüksek sesle konuşmayın. Hatta konuşmayın!