Baba, Oğul ve Yol Hikayesi: Le Grand Voyage

2004 yılında Venedik Film Festivali’nde en iyi ilk film ödülünü almış, ülkemizde gösterime girmişse de yeni izleyebildiğim bir yol filmi Le Grand Voyage. Fransa’da yaşayan Müslüman bir gencin, babasının tek isteği olan hac yolunda ona eşlik etmesini anlatan filmin yönetmeni İsmaël Ferroukhi.

grand-voyage

Tam olarak bir baba-oğul filmi. Buna bir de hikayenin yol temalı olmasını eklersek üçlemeyi tamamlarız. Fransa’dan arabayla yola çıkıp Mekke’ye gitmeye çalışan bir baba ile oğlunun kuşak çatışmasını ve uzun yolculukların sabır konusunda nelere kadir olduğunu gösteriyor film.

le_grandvoyage

Film boyunca farklı ülkelerin kültürlerine de tanık olmak mümkün. Özellikle Türkiye yine şaşırtmıyor. Beklediğimiz sahneler bunlar:)

Hint Mutfağını Sevdiren Film: The Hundred Foot Journey

Bombay’da yaşayan ve dedesinin işlettiği restoranda yemek yapmakla tanışan Hassan Haji, doğuştan gelen yeteneği ve yemek yapmaya olan ilgisiyle mutfağa girer ve şahaneler yaratmaya başlar. Başına gelen trajik bir olayla Bombay’dan ayrılma vakti gelir ve ailesiyle birlikte Fransa’ya yerleşir. Fransa’nın köyünde, babasının ısrarıyla Hint restoranı açan aile fertleri, bölgedeki en prestijli Fransız restoranın karşısına dükkan açtıklarının farkındadır ve bu onlar için ‘savaş’ demektir. Şef Madame Mallory’nin Hassan’ın yeteneğini keşfetmesiyle rekabet yerini, dünyanın en iyi şefini yetiştirmeye bırakır.

the-hundred-foot-journey-new-trailer-poster-a-L-SXQ4Hu

Hint mutfağını sevenlerin bayılacağı, sevmeyenlerin de hafiften bir ilgi duyacağı film, özellikle gezici ve yiyici arkadaşların ilgi alanına girebilir. Klasik bir hikayeyi, biraz da Türk filmi gibi kurguyla anlatan The Hundred Foot Journey’i gece izlemeyin derim. Sabah izleyin… Gece gece Hint restoranı bulmak zor olabilir.

Hint yemeklerine giriş 1.0 için de buradan buyurun.

Senaryo: Steven Knight

Yönetmen: Lasse Hallström

Oyuncular: Helen Mirren, Charlotte Le Bon ve Rohan Chand

Fragman

 

Sürreal Bir Yol Filmi: The Secret Life Of Walter Mitty

Ben Stiller’ın oyuncu kimliği dışında bir de yönetmen kimliğiyle karşımıza çıktığı The Secret Life Of Walter Mitty, ‘Life!’ adlı dergide çalışan ve çoğunlukla hayal dünyasında yaşayan Walter’ın bir fotoğraf uğruna yaşadığı maceraları konu alıyor. Hemen görelim:

Filmimiz ‘Life!’ adlı derginin artık sadece online olarak yayın hayatına devam etme kararıyla başlıyor. Basılı olarak çıkacak son sayısı için güzel bir veda içeriği hazırlayacak ekibin fotoğraf işleriyle uğraşan elemanı Walter, son sayı kapağına konulacak fotoğrafı bir türlü bulamaz. Bu fotoğrafı dergiye gönderen adam ise dünyanın en garip yerlerinde dolaşan ve yeri yurdu asla bilinmeyen Sean Penn abimizdir. Walter, fotoğrafı bulmak için Sean Penn’in izini sürer ve Himalayalar’a kadar sürecek garip ve macera dolu bir yolculuğa çıkar.

THE SECRET LIFE OF WALTER MITTY

 Film müzikleri, replikleri ve görselliği ile çok hoş bir film olmuş. Yeni bir şey vadediyor mu? Pek değil. Ama içinizdeki iflah olmaz seyyaha söz geçiremiyorsanız ve aklınızda hep gitmek eylemi varsa, filmlerin çok da mükemmel olması sizin için önemli olmayacaktır.

Keyifli izlemeler…

Spoiler içerir gibi olabilir: Bu sahnesiyle aklımda kalmış filmdir.

 

Secret Life of Walter Mitty (Pub Scene) from jorgedart on Vimeo.

Tracks Çöldeki İzler: Kadın Başına Deveyle Çölleri Mi Aşmış Filmi

Tracks Çöldeki İzler filmini izledikten sonra bu yazıyı yazmak istedim. Biri bebek olmak üzere dört deve ile Batı Avustralya’daki Alice Springs’ten Hint Okyanusu’na uzanan ve ucu bucağı olmayan devasa çöllerle kaplı yaklaşık 2750 kilometrelik yolu tek başınıza üstelik de kadın başınıza geçebilir miydiniz? Geçen var, tanıştırayım: Robyn Davidson nam-ı diğer ‘desert woman

Tracks Çöldeki İzler

Tracks, Türkçe adıyla Çöldeki İzler dört deve ve bir köpekle Avustralya çöllerini aşan Robyn Davidson’un yaşanmış hikayesini konu alıyor. Robyn, bu zor yolculuk sırasında yanına sadece  Diggity ismindeki köpeğini alır ve yaklaşık 9 ay sürecek yaya yolculuğuna başlar. Develere sahip olması o kadar kolay değildir. Bunun için aylarca deve çiftliklerinde, barlarda çalışır. Gün gelip de develere sahip olduğunda Robyn’in zorlu fakat inanılmaz güzel yolculuğu da başlar. Paraya ihtiyacı olduğu anda ise Robyn’in imdadına  National Geographic yetişir. Dergiye yazdığı sponsorluk mektubu, Robyn’e belli duraklarda eşlik edecek Adam Driver adında bir fotoğrafçı gönderilmesi şartıyla kabul edilir. Yolculuğa çıkarken yanında hiç kimseyi istemeyen Robyn’in hikayesi de böylece vakti geldiğinde milyonlara ulaşacaktır. 

Tracks Çöldeki İzler

Çoğu zaman yolculuk filmleri iç hesaplaşma ve geçmişe fazla bağlı kalma merakı sebebiyle yol filmi olmaktan çıkıyor. Tracks’ın geçmişe bağlı kalmayan tavrı, filmi bu kadar hoş ve naif yapmış bana göre. Elbette mükemmel ötesi görüntülere sahip olması da Tracks’ı efsaneleştiriyor benim gözümde. Bu konuda da filmi bir sine-masal yapan  Mandy Walker’ın ellerine sağlık. Ve de Robyn karakteri gerçekten de o olabilir dediğim Mia Wasikowska’ya teşekkür.

Kavurucu sıcak, kum fırtınaları, deve eğitimi, yılanlar, yabani develer, kutsal topraklar, Aborjinler, meraklı gazeteciler ve turistler ile zorlaşan yolculuk Robyn’in içindeki yolculuk sevdasından daha çetin geçemezdi haliyle. Film boyunca bir an bile ‘neden’ demiyorsanız bu sevdanın sizde de olması muhtemeldir.