O Değil De Gerçekten Masal Gibi: Prag

tumblr_mmqocgMgON1rdpqwco1_1280

Prag’a Nisan ayında gittim. İnce bir sweat ya da tişört ile gezebilecek bir hava vardı. Fakat Prag’ın havasına güven olmayacağını ve hava günlük güneşliyken bir anda sağanak altında kalabileceğinizi unutmayın. Öyle ki Prag’da ilk günüm bir anda Old Town’da sağanak altında kalarak geçti.

 Prag Yolculuğu
Prag’a turla gittim. Turla gidilmeyecek bir yer aslında. Fakat Prag-Budapeşte-Viyana kombinasyonu yapmayı düşünüyorsanız tur yine mantıklı oluyor. Ben normalde tur mur çeken biri değilimdir. Onu bekle, berisini topla, dur kalk falan bunlar bana ters ama Prag-Viyana yapacağım için ve bilet-otel fiyatları turla aynı paraya geldiği için turla gidip tursuz takılmak en mantıklısıydı.
Para bozdurmak için Parizka Caddesi’ndeki Golden Silver’a gittim. Sahipleri de Türk. 1 Euro ise yaklaşık 25 CZK.
Prag’da Konaklama?
Panorama_otel
Panorama Hotel: Sevgili Prag’lılar için 10 dakika uzun bir süre olabilir belki ama İstanbul’da yaşayan biri olarak şehir merkezine 10 dakikada ulaşmak bana çok sıkıntı yaratmadı. Prag’a göre otelim şehir merkezi dışındaydı. Genelde tur şirketleri ve iş için orada olanlar bu otelde kalıyor. Otele 5 dakikalık bir yürüme mesafesinde metro var. Bu yüzden şehir merkezine ulaşmak çok zor olmuyor. Odalar gayet temiz, banyosu güzel, kahvaltılık ürünü bol bir otel.  Hemen yanında bir AVM de bulunuyor. Zaten metro da bu AVM’nin önünde yer alıyor. Başta benim AVM’lerle hele ki Prag’da bir AVM’yle işim olmaz dedim ama bazen lazım oluyor. Özellikle su konusunda. (Su demişken bahsettiğim AVM’de minarelsiz güzel su ihtiyacını karşılayan Evian sularını uygun fiyattan alabilirsiniz.)
AVM’nin hemen önünde çarşamba günleri pazar kuruluyor. Orada karnınızı doyurabilir, farklı yemiş ve meyveler bulabilirsiniz. Pazarda zeytin, peynir de var. Otelin çevresinde ise yürüme mesafesinde birkaç restoran bulunuyor. Bu restoranlar ve AVM dışında ise kayda değer bir şey yok.   
Prag’da Gezilecek Yerler
Old Town315375_10151451327129139_280257870_n

Prag’ı Prag yapan, insana kendisini roman kahramanı gibi hissettiren meşhur meydan. Meydana ilk ayak bastığımda tepkim, yüzümdeki sırıtan ifadeyle ‘çok güzel yeaa’ olmuştu galiba. Bu meydanda bir taşa oturup gösteri yapanları izleyip, müzisyenleri dinleyerek bir günümü geçirebilirim. He bir de fotoğraftaki TYN Kilisesi‘ne bakakalırım. Bu kilise barok tarzda düzenlenmiş Gotik mimarinin en güzel örneklerinden biri. Şehrin göbeğinde yer alması da onun mimari tarzının verdiği büyüyü bir kat daha arttırıyor.

   Old Town, Prag seyahatlerinin en önemli uğrak noktası. Prag’a gidenlerin yolu buraya muhakkak düşer, ki şehir merkezi olduğu için buraya uğramamak zaten imkansızdır. Old Town’da tarihi geziniz için fotoğraftaki TYN Kilisesi ve Astronomik Saat başı çekerken, aslında bir kafeye oturup şehrin yaşamına tanık olmak aşkların en güzeli.

Astronomik Saat Kulesi 

Old Town’da kalabalıklar oluşmasına sebebiyet veren Prag’ın duvar saati. Her saat başı kulenin önünde kalabalıklar oluşur çünkü saat başları fotoğrafta gördüğünüz gibi havarilerin geçişi başlar. Saatin birçok özelliği olsa da ben direkt lafa giriyorum; saatte bir Türk betimlemesi var. Saat başlarında geçen havari, bir ölüm çanı ve horoz ötüşüyle hareket ettiğinde inançsız Türk, altın torbalı gözleri olan Cimri ve kendine hayran olan Kibirli için vakit dolmuş demektir. Saatin üstündeki Türk betimlemesine baktığımızda hayatı boş yaşayan, eğlenceye düşkün bir tipleme yaratılmış. Şimdi ne desem boş bu saatten sonra diyerek ve 8 Euro’ya kulenin tepesine de çıkabileceğinizi unutturmadan Prag yolculuğuna devam ediyorum.

Petrin Tepesi

 282239_10151451325299139_160427222_n

“Sana dün bir tepeden baktım aziz Prag” demek için Petrin Tepesi’ne çıkın. Bunun için 22 ya da 20 nolu tramvayı kullanıyorsunuz. Tramvay sizi Mala Strana’daki Ujezd Sokağı’na götürüyor. Burada inip merdivenlerden çıkıyorsunuz. Petrin Tepesi’ne çıktığınız yol fotoğraf çekmek için oldukça elverişli. Ve de bir bankta oturup soluklanırken içinizi açacak kadar güzel manzaralara sahip.

Petrin Tepesi’ne giden yolda merdivenlerden çıkıp sağa dönüp düz yürüdüğünüzde İstanbul’da Eyüp Sultan’a çıkarken kullandığımız teleferik sistemini göreceksiniz. Genelde burada kuyruk oluyor fakat sıra çabuk ilerliyor. Teleferik kullanmayıp tepeye yürüyerek de çıkabilirsiniz. Ben tepeye teleferikle çıkıp yürüye yürüye indim. Yürümek için kasmayın, iki kuruş verip telefriğe binin. Zaten dönüşte yürür bol bol fotoğraf çekeceksiniz.  Ayrıca bu tepede Prag’lı Eiffel Kulesini de göreceksiniz. Kulenin tepesine çıkılıyor. Ben çıkmadım ama çıkanlar manzaranın güzel olduğunu söylediler. Gerçi Petrin Tepesi’nden de manzara gayet güzel gözüküyordu.

941946_10151451325239139_1146352904_n

943687_10151451325049139_1920624677_nTepeden yürüyerek inmeye karar verdiyseniz yol sizi Old Town’a kadar götürecektir. Bu yolu yürüyerek geçerken Prag Kalesi, Cumhurbaşkanlık Sarayı, St. Vitus Kilisesi gibi birçok önemli yeri görmüş olacaksınız. Başkanlık binalarına, kalelere ve benim için çok özel değilse müzelere pek meraklı biri olmadığım için tarihsel bir gezi bilgisi veremiyorum. Onun yerine yoldaki güzel duraklarınızdan bahsetmeliyim derim. Bunlardan ilki biri tepeden aşağı indiğinizde minicik bir arada karşınıza çıkan cennet olan  Vltava Nehri

Vltava Nehri

941851_10151451325789139_104496881_n

İnsanlar müzeleri dolaşırken ben bu nehrin kıyısında oturup saatlerce suya, köprüye, ördeklere, martılara bakabilirim. Tek eksiğim demli bir çay olacaktır muhtemelen.

Kafka Müzesi

182577_10151451325884139_1530999946_n

Yürümeye devam ettiğimizde Vltava Nehri’nin bitiminde Prag denilince akla gelen güzel adam Kafka’nın müzesi karşınıza çıkacak. Prag’da gittiğim tek müze kendisi oldu. İçeride Kafka’ya dair birçok şey mevcut. Buradan ürün de satın alabiliyorsunuz. Fotoğraf çekmek ise içeride yasak.

Dünyanın En Dar Sokağı

pragDevam ettiğim yürüyüşüm beni dünyanın en dar sokağına çıkarıyor. Merak edip yola girdim. Gördüğünüz gibi yeşil ışık yanıyor. Bunun anlamı, karşıdan gelen yok yol senin, buyur geç kardeş. Ben de bu yoldan nehre falan inerim diye daldığım için bir kafenin bahçesine çıkmış olmanın buruk acısıyla yoldan dönerken bir Türkle karşılaşıyorum. İki Türk tek kişilik bir yolda karşılaşır girizgahlı fıkrayı yaşamamak adına bu arkadaşa ‘ya şurası da çok güzel bir yer’ adlı bir yer işaret edip yolda geçiş üstünlüğü sağlıyorum.

Dar yoldan daha çok Prag’ın normal yollarına ve sokaklarına hayran kaldım yürürken. Sokaklara ve evlere. Hiç bombalanmamış bir şehirmiş Prag. Bu yüzden binalar bunca yıldan günümüze aynen gelebilmiş. Bir de, belki belediyeleri iyi çalışıyordur, kim bilir.

179466_10151451327429139_1117935038_n

 

Charles Köprüsü

tumblr_mmqmakGyZb1rdpqwco1_1280

Prag’ın en meşhur sembollerinden biri. Çık üstüne akşama kadar dur orada. İnsanın hiç canı sıkılmaz. Sürekli bir şeyler oluyor. Caz ekibi geliyor, saksafonlarını çalıp gidiyor. Ressamlar karikatürlerini yapıyor, eğer siz bunların fotoğrafını çekmek isterseniz size bağırıyor. Sürekli bir hareket var yani burada, yaşayan bir yer Charles Köprüsü; insanlarıyla ve kendi varlığıyla.

Köprü , her an farklı bir eğlenceye ev sahipliği yapıyor. Müzisyenler, sokak sanatçıları, ressamlar burayı canlı bir sahne olarak kullanıyor.  Köprüdeyken güzel bir caz dinletisine denk geldim.

944763_10151451326434139_146403878_n

Köprüde Bodrum’u anımsatan karikatüristler, ressamlar, incik boncukçular var. Bodrum’dan farkı da muhtemelen atarlı ressamları olsa gerek. Hemen her yerde karşınıza çıkan John Lennon çalışmalarının köprüde yapılanlarını fotoğrafladığınızda size kızıyorlar. “Arkadaşım ben Zeytinburnu çocuğuyum” diyerek aynen devam ettim fotoğraf çekmeye.

68521_10151451326599139_1647578711_n

John Lennon Duvarı

253369_10151451326789139_1969117873_nCharles Köprüsü üzerindeyken merdivene inen bir yer göreceksiniz. İşte ben bu merdivenlerden aşağı indim. Önce Avrupa’nın muhtelif yerlerinde varlığını sürdüren geleneklerden biri olan aşk kilidiyle karşılaştım. Kilitlerin bulunduğu sokaktan yürümeye devam ettiğimde Prag’da en çok görmek istediğim yerlerden biri olan John Lennon Wall’a varmış oldum. Bir duvarın önünde ne kadar durabilir ki insan? Eğer duvar böyle bir duvarsa dakikalarca durabilir;

tumblr_mlxedcrJI61rdpqwco1_1280

Duvarın önünde her an ayrı bir güzellik yaşanıyor. Gençler müzik yapıyor, farklı kültürden insanlar birbirlerinin fotoğraflarını çekiyor…Yaşlısı genci, sevgilisi, yalnızı herkesin John Lennon Duvarı’nda kendisine dair bir cümlesi muhakkak bulunuyor.   

 Prag Sokakları

936830_10151451327104139_1800718530_nBence başlı başına keşfedilmesi gereken en önemli yerlerden biri. Neden mi?

943196_10151451327009139_1820159957_n

Prag’da Yeme/İçme

Yürümekten, fotoğraf çekmekten ve sokaklarda oturmaktan dolayı seyahatlerimde yemek yemeyi unutabiliyorum. Zaten çantamda mahalle fırınından aldığım atıştırmalıklarım hava alanı görevlilerince de artık meşhur olmuş durumda. Prag’da her yerde göreceğiniz gulaşı ve trdelniki ise sevmediğim için yemeden döndüm. Bu konuda bir dahaki Prag ziyaretim için önerilere açığım. Ama aklımı çelen şeyler de gördüm elbet;

 Çikolatalı Hamur

pragOld Town’da bulunan bu işletmeyi kurmak kimin aklına geldiyse bin yaşasın. Belki çok farklı değil, belki sadece hamura çikolata sürüyorlar. Böyle söylemekten nefret ediyorum ama bunu gerçekten yemeden dönmeyin derim.

Becherovka: Anason tohumları, tarçın ve başka 32 bitki özü ile karıştırılmış Çek içkisi. Şifa niyetine…

Not: Alışık olduğunuz yemekler ve de fast food yemekler için Hard Rock Cafe ve TIG Fridays aklınızda bulunsun.

Prag’dan  Ne Alınır? 

Deri Ayakkabı

20130929_143855Bata Ayakkabı: Şu an Prag’daysan her şeyi bırak ve buraya git dostum. Barut Kulesi’ni artık biliyorsun. Kuleden sağa dön ve o cadde boyunca yürü. Bütün mağazalar o caddede ve 3 katlı Bata binası solunda kalacak. Ben aşağıdaki babeti aldım, dünyanın en rahat babeti. Fiyatı 50 Euro.

Kukla

20130928_115538Prag’a gitmişken kukla almadan eve dönemezdim. Girmediğim, fiyat sormadığım dükkan kalmadı. Kukla piyasası almış başını gitmiş arkadaşlar. Fiyatlar çılgınlar gibi yüksek. Ben de uzun uğraşlarım sonucu bir dükkana girdim ve allem ettim kallem ettim aşağıdaki kuklayı şu an hatırlamamakla birlikte 15 Euroya aldım. Kukla fiyatları kalitesine, boyuna ve kuklasına göre değişiyor. Benim aldığım kukla kaliteli ve büyük boy olduğu için bu fiyat gayet normal.

Olmazsa olmaz magnetler yine bir gezi macerasının en güzel düşleri arasında yer alıyor. Magnetlere  2 eurodan fazla vermemek için ayaklarıma kara sular indi ama buna gerçekten değdi, çünkü şu an tarif edemeyeceğim bir dükkandan 80 cente magnet bulmuştum. Bu mutluluğun tarifi yok. Hoşçakalın

20130928_115516

Yapmak İsteyip De Yapamadıklarım Nelerdi?

 * Karlovy Vary‘ye gitmek istemedim bunun yerine Cesky Krumlov’a gitmek istedim, ve gidemediğime gerçekten üzüldüm sırf bu yüzden Prag’a tekrar gitmem gerekiyor.  Seçme şansınız varsa Cesky Krumlov’a kesinlikle gidin. Bunun için Florenc garından saatlerine bakabilirsiniz.

* Kafka’nın Evi‘ne gitmek nasip olmadı.

Bir Dost: Eğer Prag’a bir daha gelmek istiyorsanız Charles Köprüsü üzerindeki bu heykele dokumanız gerekiyor. Adet öyle.

IMG_0981

Çok Tatlısın Üstelik Çok Da Klasiksin: Viyana Gezi Rehberi

Klasik müzik sevmiyorum, opera izlemek hoşuma gitmiyor o zaman benim Viyana’da işim ne diyenlerden misin? Deme. Evet Viyana dünyanın en elit, en entelektüel, en ara sokağından bile arya yükselen şehri olabilir ama Viyana’a sadece klasik müzik, opera, müze demek değildir. 

tumblr_mlxaci5aOa1rdpqwco1_1280
Viyana Hofburg İmparatorluk Sarayı
 Viyana’da nerede kalınır?: Viyana’da kaldığımız otel Trend Bosai Hotel. Otel Viyana merkeze biraz uzak. Gutheil Schoder Gasse denilen konumda bulunuyor. Bu yüzden otelde kaldığım süre içinde iki kere taksi kullanmak durumunda kaldım. İlkinde otelden Mariahilfer Straße’ye gittim ve yaklaşık 12 euro tuttu. Diğerinde de otelden Naschmarkt’a gittim ve onda da yaklaşık 20 euro ücret ödedik. Ben otelden adam toplayıp taksi olayına giriştim fakat otelin yakınında (10/15 dakika yürüme mesafesi) bir metro istasyonu var. Akıllarda bulunsun.

Viyana’da neler yenir? 

Figlmüller Şinitzel: Viyana gidip de şinitzel yemeden dönmek; şinitzel yiyip de Figlmüller’de yememek olmaz dediler. Dedikleri kadar var mı tartışırım! Ama öncelikle eziyetsiz ve zahmetsiz yer bulmak istiyorsanız internetten online rezervasyonunuzu yaptırmalısınız. Ben Bäckerstraße’deki şubesinde şinitzel ve patates salatası sipariş ettim. 

Gördüğünüz gibi şinitzel devasa boyutta. 2 kişi bir tabak alabilirsiniz.Büyük umutlarla aldığım patates salatası ise bence hayal kırıklığı. Çok ekşi ve söylendiği kadar bir numarası yok. Şinitzel +Patates salatası yaklaşık 20 Euro
Demel Sacher Torte: Viyana demek bir bakıma da tatlı demek. Öyle, öyle. Demel Pastanesi, Viyana’nın en ünlü pastanesi. Viyana’nın ünlü tortesi de Demel’de ya da yine meşhur Hotel İmperial‘de yenirmiş.

IMG_1186

Sachertorte ortalama bir tatlı. Benim gibi bitter çikolata seviyorsanız size de biraz tatlı gelebilir. Ama gitmişken yemeden dönmeyin yine de. Fiyatı sanırım 8 euro civarındaydı.

Mozart Cafe‘de Melange Kahvesi: Mozart, Mozart ve Mozart. Viyana’da her yer Mozart. Mozart Cafe, Viyana Albertina Müzesi‘nin hemen karşısında bulunuyor. Ben bu kafede otururken İstiklal’de bir kafede otururmuş hissini yaşadım. Müzeye girenleri, faytonla gezenleri, fotoğraf çekenleri, sokak gösterilerini, kısacası Viyana panoramasını kahvenizi yudumlarken izleyebiliyorsunuz. Buradan aşağı salınıp kendinizi İspanyol Binicilik Okulu‘nda bulabiliyorsunuz.
IMG_1274

Julius Meinl der susarım. Kahvenin fiyatı 2 Euro.

 Nerelere Gittim?

 Hundertwasser EviTasarımı Avusturyalı sanatçı Friedensreich Hundertwasser tarafından yapılmış olan bu apartman bizde olsa kentsel dönüşüme girer miydi diye çok düşündüm. Kat karşılığı bir olaylara girişirdik herhalde. Viyana’da turların ve turistlerin ilk durağı olan Hundertwasser, güzel fotoğraflar vaad ediyor.

IMG_0970

Aziz Stephan Katedrali (Stephansdom): Kilise, katedral, şapel ve türevleri gezmeyi sevmiyorum. Ama bazı yerler oluyor ki buralara girmezsem ayıp olur diye düşünüyorum. Stephansdom Katedrali de bunlardan biri. Viyana’nın merkezinde bulunuyor. Her yol genelde Stephansdom’a çıkıyor zaten. Taksim’de Fransız Konsolosluğu, Kadıköy’de Haldun Taner Sahnesi, Viyana’da Stephansdom Katedrali. 

IMG_1083

Katedrale ücretsiz girebiliyorsunuz. Mimariden çok anlamam ama tamamen Gotik bir katedral olmadığı belli. Katedrali gezmeye başladığınız ilk andan itibaren gördüğünüz ikonalarla, süslemelerle orta çağ atmosferinde bir film yazabilirsiniz. Belki bilmek istersiniz; bir rivayete göre Beethoven, sağır olduğunu bu katedralin çanlarını duyamadığını anladığında fark etmiş. 

Museum of Art History: Viyana’da müzeye gitmemek olmasın diye girdiğim müzeyi gezmem bayağı vaktimi aldım. Müze oldukça büyük. Sokakta akıp giden hayata yetişmeliyim ama burası da güzelmiş diyerek bir odadan diğerine geçe geçe 2 saat dolandım müzede. Diğer tüm müzeler için Museumsquartier Bölgesi’nde dolanmanız yeterli.

IMG_1305

PraterViyana’da en sevdiğim yer kesinlikle Prater oldu. Dedim ya klasik müzikler, müzeler, kiliseler bir yere kadar. Dönme dolaba ne zaman biniyoruz?

İkinci Dünya Savaşı’ndan beri dönen bir dönme dolap bu. Ve Viyana manzarasını görebileceğiniz en güzel yer. Gerçi ben gittiğimde şantiye manzarası gördüm ama yine de en yukarıdan şehre bakmak çok güzel.
Prater’e gitmek için Swedenplatz’tan 1 numaraları tramvaya bindim ve en güzel Viyana turunu da kendi gittiğim turdan ziyade bu tramvayla yaptım. 1 numaralı hat size tüm Viyana’yı gezdiriyor ve son durak Prater’de bırakıyor. Prater’de inip lunaparka varmanız için çooook güzel bir yoldan yürümeye başlıyorsunuz:

Belvedere SarayıViyana’lı vatandaşların yayıldığı, kitap okuduğu, spor yaptığı ve köpekleriyle yürüyüşe çıktığı güzel Belvedere. 

IMG_1003
Kärntnerstraße: Burası Viyana’nın alışveriş caddesi, bir diğeri de MariahilferStrasse. Her iki cadde de Viyana’da gezilmesi gereken caddeler. 

 

Caddede dolaşırken bol bol Mozart çikolatası göreceksiniz. 

Bademli olanından uzak durun ve üstünde Mirabell yazanı alın.

Spanische Reitschule School:  Kapıdan içeri girdim ve bambaşka bir yerdeyim.

 Akşamları Neredeydim?

Kaffe Alt WienFiglmüller’in tam karşısında. Ucuz içki ve güzel ortam için tavsiye ederim.

Yapmak İsteyip De Yapamadıklarım Nelerdi?

Naschmarkt’ta Kahvaltı: Ben yapamadım siz yapın

Schönbrunn Sarayı: Ben gidemedim siz gidin.

* Meinl am Graben’de Tatlı Alışverişi: Ben alamadım siz alın.