Fransa’nın güneyi de bir başka güzelmiş şekerim. Ayılıp bayılıp da dönenlerin dediklerinde haklı olduğunu ben de gidince anladım. Kuzeyi ile güneyi gerçekten farklı diyorlardı da inanmıyordum. Halbuki henüz kuzeyini görmüş de değilim ama olsun güney başka güney.
Aix-en-Provence’a Nasıl Gidilir?
Türkiye’den gelecekler için: Aix-en-Provence’a gelmek için uçak biletlerini Marsilya-Provence Marignane Havalimanı‘na alıyorum. Marsilya, Aix-en-Provence’a en yakın şehir. İkisi arasındaki mesafe yaklaşık 15 dakika. Marsilya’ya geldikten sonra da St. Charles Tren Garı’ndan TGV trenleriyle ya da yine gardan kalkan Aix-en-Provence otobüsleriyle Aix-en-Provence’a ulaşabiliyor.
TGV trenleri çoğunlukla iki katlı. Birinci sınıf olmayanı dahi birinci sınıf. Priz var, koltuklar yatıyor, camlarda gölgelik var. Daha ne.
Fransa’dan gelecekler için: Fransa seyahatim Lyon‘dan başladığı için ben Aix-en-Provence’a Lyon üzerinden geçtim. Lyon’dan Aix-en-Provence’a gitmek için ise tren kullandım. Fransa’nın meşhur TGV trenleri ile 2 saat süren bir yolculuk sonrası Marsilya’ya vardım ve oradan aktarma otobüsüne binerek Aix-en-Provence’a geçtim. Lyon’dan tren biletleri tek gidiş 20 euro; aktarma otobüs ücreti ise 8 euro.
Aix-en-Provence’a Ne Zaman Gidilir?
Aix-En-Provence tipik bir Akdeniz kenti. Yani dört mevsimi sonuna kadar yaşıyor, kışın öyle çok soğuk olmamakla birlikte yazın sıcak, baharda en güzel oluyor. Ama Aix-en-Provence’ın en önemli zamanı meşhur lavanta bahçelerinin mosmor olduğu zamanlar. Yani temmuz-ağustos ayı. Ben ise aralık ayında gitmiş olmama rağmen havayı gayet ılımlı buldum.
Aix-en-Provence’da Nerede Kalınır?
Nasılsa tek gece kalacağız, sefamız olsun diyerek bu sefer en ucuz oteli seçmiyor ve Atrium Hotel‘i gözüme kestiriyorum. Kendisi ucuz olmayan bir fiyata sahip ve dev gibi bir yapı olmasına rağmen yönlendirici hiçbir tabela koymayarak beni daha otele varmadan bütün esnafla muhabbet ettirmeyi başarabilmiş bir oteldir. Konumu muazzamdır. Aralık ayı dönemindeki oda fiyatı 250 tl’dir.
Aix-en-Provence’de Gezilecek Yerler
Cours Mirabeau Caddesi: Cours Mirabeau’yu Nişantaşı yapıyorum. Bkz: Bir yerin İstiklal Caddesi’ne, Sultanahmet’e, Nişantaşı’na benzetemeden anlatılamaması… Sağlı sollu tarihi binalar, mağazalar, ağaçlar, cafeler caddesi burası. Eğer noel zamanı gidilmişse de işte böyle kent pazarı kurulu olarak görebilirsiniz kendisini.
La Rotonde Meydanı ve Çeşmesi: Cours Mirabeau’nun bağlandığı sokaklar 32 metre çapında ve 12 metre yüksekliğindeki bu meşhur çeşmeye çıkılıyor. Meydanın adı da çeşme ile aynı. Tam bir göbek olan bu çeşmeden birçok caddeye bağlantı var.
Çeşmenin hemen arkası yer altı çarşısına gidiyor. Merdivenlerden aşağıya inerek göz atabilirsiniz. Yine çeşmenin hemen karşı tarafında ise Aix-en-Provence’lı ressam Cezanne’nin heykeli bulunuyor.
Aix Katedrali (Cathédrale Saint-Sauveur): Aix-en-Provence’in en büyük katedrali olan Aix Katedrali, Güney Fransa’daki İtalyan mimarisinin örneklerinden. Roma mimarisi ile inşa edilmiş ve Romanesk, Neo-Gotik ve Gotik tarza sahip katedral, Fransa’nın ulusal anıtı konumunda.
İçerisinde Roma sütunları, vaftizhane, Neo-Gotik ikonlar bulunan katedralin kapıları Raymond ve Aix Jean Bolhit kardeşler tarafından heykeltraş Jean Guiramand’a yaptırılmıştır. Kapı, ceviz ağacının oyularak şekillenmesinden meydana gelmiş. Üzerine bakıldığında İsa’nın doğumu, ölümü ve dirilişini anlatan ikonlar görülür. Katedralin derinliği epey fazla, ilgisi olanınız varsa detaylı bilgileri edinsin çevreden. İçeriye girişler ise ücretsiz.
Cezanne Evi ve Atölyesi: Modern sanatın babası olarak gösterilen Cezanne, post-empresyonist ressam ve gezgin olması ile bu unvanı almıştır. Empresyonizm ile kübizm arasındaki köprü olan Cezanne, Aix-en-Provence’da doğmuş ve burada okumuştur. Aix-en-Provence manzaralı, özellikle de lavanta tarlalarını resmettiği tabloları pek meşhurdur.
Resme ilgisi olanın olmayanın görmesi güzel olabilecek yerlerden. Şehrin hemen kuzeyinde ve Cours Mirabeu’dan 20 dakika uzaklıktaki bu ev iki katlı ve bahçeli bir bina. Üst katında Cezanne’ye ait kıyafetler, resim eşyaları ve bazı tabloları var. Alt katında ise hediyelik eşya bölümü yer alıyor.
Nasıl Gidilir?: Aix-En-Provence’dan 20 numaralı otobüsle ya da yürüyerek gidilebilir.
Granet Müzesi: Cezanne, Van Gogh ve Picasso gibi sanatçıların bazı tablolarına denk gelinebilen Granet Müzesi, Fransa’nın en iyi modern sanat müzelerinden biri.
Quartier Mazarin: Burası bir mahalle ve bu mahallede yalnızca zenginler oturur bebeğim. Sıra sıra malikanelerin bulunduğu Quartier Mazarin’e Rue Joseph Cabassol’den girilir ve dikkatinizi bir bina çeker. O bina Hotel de Caumont ve kendisi 1742’de yapılmakla birlikte günümüzde Caument Sanat Merkezi olarak kullanılır.
Aix-en-Provence’da Ne Yenir?
Baştan söyleyeyim buranın en ünlü restoranı, duvarlarında Cezanne, Alain Delon, Emile Zola, Hemingway gibi isimlerin resimlerinin bulunduğu ve 1792’de kurulmuş Les Deux Garçons’da ben oturmadım. Teşekkürler.
Pizza Capri: Dilim pizzanın Fransız hali Pizza Capri, ayaküstü ve uygun yemek için tercih edilebilir. Ortalama bir lezzete sahip pizzaların fiyatları 2 ile 4 euro arasında değişiyor.
Columbus Cafe: Sanıyorum ki Aix-en-Provence’ın en favori mekanı burası. Dakikalarca beklenilen uzun kuyrukları bitip de sıra size geldiğinde kahve ve kruvasan keyfi için gelsin fotolar. Üstelik çok uygun menülere sahip bir yer, maksimum 5-6 euro ile güzel bir kahve saati yapılabilir.
Aix-en-Provence’da Gece Hayatı
Kendisi küçük eğlencesi büyük bir kent burası. Bunun nedeni de kentte dört üniversite bulunması. Bir de üstüne güney faktörü eklendi mi doğal olarak sadece yazları değil her sezon hareketli oluyor. Aralık ayında gitmiş olmama rağmen sokaklar, mekanlar kalabalıktı. Tabii aralık ayının noel dönemi olduğu gerçeği de var. Neticede akşamları ölü Avrupa şehri değil, onu diyorum. Bunun için öncelikli durak Place des Augustins’e gitmek oluyor.
Burası Aix-En-Provence’in en hareketli, cıvıl cıvıl, ufacık tefecik içi dolu turşucuk meydanı, Küçük Beyoğlu’su, Asmalı Mescid’i. Her zaman yaşayan bir meydan olmakla birlikte hem Fransız hem de Meksika, İrlanda, İtalya yörelerine ait yemeler içmeler de var. Meydanda sokakta oturmak ise adetten.
O’Sullivan’S: Place des Augustins’de, tam ortadaki çeşmenin orada bir mekan burası. Çok kalabalık gördük nedir olayı dedik meğer olay gençlerdeymiş. Sosyalleşmek için güzel bir mekan. Ayrıca şampanyası da pek güzel.
Place des Augustins ile beraber ana cadde olan Cours Mirabeau da gece hayatının aktif olduğu yer. Zaten birçok cafe, bar, lokanta görmüş oldunuz bu caddede. Akşam ne yapalım, nerede iki drink alalım diye soran olursa cadde boylu boyunca mekan zaten. Ben Irısh Pub‘da oturdum. Ama gözüm tarihi binalı Bar Le Grillon‘da kaldı.
Bir de Rue de la Verrerie‘de bulunan -Cours Mirabeau’ya uzak bir kısımda yer alıyor bu cadde-O’shannon’u da akşamcılara öneri olarak iletiyorum. Mekan, daimi partici gençlerin devre mülkü.
Aix-en-Provence’dan Ne Alınır?
Lavanta ve lavantalı ürünler: Kentin en önemli geçim kaynağı ve turistik öğesi lavanta. Ünlü ressamlar Cezanne ve Picasso’nun tablolarında sıklıkla resmettiği o lavanta tarlalarından toplanan taze lavanta ve lavantalı ürünler alınacak hediyelikler arasında.
Lokum: Her ne kadar bir ‘turkish delight’ olmasa da Aix-en-Provence’ın da lokumu meşhurdur. Buna aslında badem ezmesi demek daha doğru. Çünkü genelde bademden yapılan bir ezme gibi. Bir tatlıcı dükkanına girer ve görürseniz adı ‘calisson‘dur.
Kozmetik: Fransa’nın çoğu yeri gibi Aix-en-Provence’ın da yeraltı suları meşhur ve bu şifalı sular ile dünyaca ünlü birçok dermokozmetik ve kozmetik markası ürün çıkartıyor. Avene, La Rosche, Uriage, Darphine gibi birçok ünlü markanın ürünlerini Türkiye’nin yarıdan da az fiyatına Aix-en-Provence’daki eczanelerde bulmak mümkün. İki çanta eczane ürünü ile memlekete döndük düşün. Parayı ezcaneye gömdük çünkü biz buna değeriz.
Velhasıl birçok eczane gezdik, size en uygununu anlatıyorum. Çeşmeyi arkanıza alın, Cours Mirabeau’ya doğru yürüyün. Solunuzda kalan işte eczaneye girin ve çıldırın. Adres de aşağıda.
Çay: Merkezi Paris’te bulunan ama Fransa’da yüzlerce şehirde şubesi olan ünlü Kusmi Tea’nin Aix-en-Provence’deki yerine uğrarsanız birbirinden güzel çayları deneyebilir ve alabilirsiniz. Kusmi Tea satışı Türkiye’de yalnızca freeshoplar’da yapılmakta.
Kitap: Ne alaka diyeceksiniz hatta belki dediniz. Ama onu geri alın. Başka zaman lazım olur. Çünkü Aix-en-Provence’de, neredeyse lokantadan çok kitapçı var. Bu kitapçılar öyle basit de değil üstelik, istenirse AVM olabilecek çok katlı binalar ve bu yüzden içeride saatler geçirilebilir.
Librairie Goulard: Kentin en büyük kitapçısı burası. Kapıdan girince fezaya çıkış var. Her kategorinin katı kendine ait ve bu katlar içerisindeki en mükemmel kat, evet tabii ki çocuk katı.
Fransızca da olsa kendime bir kitap almadan buradan çıkamayacağımı anlıyorum. Aix-en-Provence’de hiçbir yerde bu kadar uzun zaman geçirmediğim gibi hediye olarak da ne bir lavanta aldım ne de başka şey. Fransızca kitap aldım onun yerine. Pişman değilim.
Book in Bar: Kentin en kendine has kitap evi de burası. Kitaplar kütüphane misali dizili ve bir görevli var size aradığınız kitap varsa destek veren. Dilediğiniz kitabı burada alıp okuyabiliyorsunuz. Le Blason: Şekerim ‘le’siz kitap evi mi olur? Hayır, olmaz. O yüzden bir başka şahane kitapçı öneri ise Le Blason oluyor ki, kendisi böyle minik, sempatik bir kitapçıdır. İhmal etmeyin.Mejanes Kütüphanesi: Son olarak efsaneler ölmez diyor ve Aix-en-Provence’i ne yapıp ne edip kitapsız, kütüphanesiz bitirmeyin önerisini tekrarlıyorum.
Aix-en-Provence özünde fazlasıyla kendi halinde, belki bir iki günlük gezilip, hoş bir anı olarak kalacak yerlerden. Turistik olarak çok çabuk tüketilebilir olsa da, keyfinize bakma konusunda ‘biraz daha mı kalsak’ duygusu yaratır. Şehrin en önemli festivallerinden olan müzik festivali ise Aix-en-Provence’a tekrar gelmek için bahane yaratır. Müzik festivali için detaylı bilgiyi bu linkten bulabilirsiniz. 2016 yılında 30 Haziran-20 Temmuz arasında gerçekleşecek.