Badem Çiçeği Festivali 2019 yılında ikinci kez düzenlendi ve ben de kışın ortasında baharı yaşamak için Datça yollarına düştüm. Datça, bana göre Türkiye’nin en özel rotalarından biri. Hani aranızda birileri ‘gideceğim bu şehirden Ege’ye yerleşeceğim’ diyorsa kesin o listede Datça vardır. Ayvalık var, Çeşme var, Bodrum var. Yani Datça da kesin vardır. Çünkü Datça, burada yaşanır denilecek bir yer size hak veriyorum. Ama azar azar yerleşin yerleşecekseniz de tamam mı. Of ya da yerleşmeyin bence bu hali ile güzel. He bir de, mis gibi havası, püfür püfür esen rüzgarı, tarihi köyleri, üzüm bağları, taş sokakları ve tabii ki bademi ile aslında hiç de öyle yaz karakteri değil burası.
Badem Çiçeği Festivali kış mevsiminde, şubat ayında oluyor ya hani. İşte bence Datça asıl bu zamanda, Badem Çiçeği Festivali döneminde görülmeli. Yazlık yerleri hiçbir zaman yazın sevmediğim için de kışları ve baharları benim için sezon açılmış anlamına geliyor. Belki denize giremiyor, güneşlenemiyorsun ama orayı doyasıya keşfedebiliyorsun. Bütün sokakları dolaşıyorsun. Yiyor, içiyor ve rüzgarın, denizin gerçek sesini dinleyebiliyorsun. Üstüne bir de festival zamanıysa, bademler çiçek açmışsa bundan daha güzel bir zamanlama olamaz. O zaman buyurun Badem Çiçeği Festivali ile çiçekler açmaya.
*Badem Çiçeği Festivali nasıl geçiyor, festivalde sizi neler bekliyor detaylı anlatmadan önce biraz Datça‘dan ve Datça’ya nasıl gidilir sorusunun cevabından bahsedelim. Sonra Badem Çiçeği Festivali gelsin. Ardından Datça’da kalınacak yer önerisine ve Datça’da ne yenir ne içilir, Datça’dan ne alınır alternatiflerine bakalım. Hazırsak Can Baba’sız Datça olmaz diye onun bir şiiriyle Datça defterini açıyorum.
Kibrit çakıyorsun karanlıkta
badem çiçeklerini görmek için
Ve mart denizlerinde tedirgin bir çift
sarnıç gemisi gözlerin
Bir iş açacaksın sen başımıza
yangın mı olur artık, bahar mı?Can YÜCEL
Datça
Badem Çiçeği Festivali için geldim sana Muğla. Bu arada eyyyy Muğla sen ne güzel, sen ne bütün güzellikleri kendinde toplamış şanslı bir şehirsin. Deniz desen var, doğa desen var, tarım desen var, tarih desen var. Bakar mısın şu lütuflara ya! Datça’yı da almışsın, oh valla ne güzel hayat. Hani demiş ya Strabon, “Tanrılar sevdiği kullarını Datça’ya gönderir” diye, işte abi boşuna filozof da olunmuyor yani. Ben de bir balıkçı sahilinde büyüdüğüm için tüm benzer konseptteki yerleri fazlasıyla seviyorum. Ama bir önemli özelliği olmadan tamamlanması mümkün değil bu sevginin. O da insan faktörü. Bir yeri güzel yapan her şeyden öte insanı benim için. Ve Datça, esnafından işletmecisine kadar kaldığım süre içerisinde kendime çok yakın bulduğum kimseler oldu. Hep gelinir buraya, tamam.
Datça Hakkında
Datça Yarımadası’nda yer alan Datça’nın geçmişi M.Ö. 2000’lere kadar uzanıyor. Datça’nın bilinen ilk sakinleri Karyalılar oluyor. Karyalılar, Dorlar döneminde burada yaşamaktadır. Bunlar nasıl isimler, Game of Thrones gibi oldu be. Durun çok karışmadan devam edeyim. Bu dönemin en parlak zamanını yaşayan Dorlar, aslında Trakya üzerinden geliyorlar. Oradan Yunan falan derken hop Datça’dalar. Bu antik çağlardaki ulaşım ağına hastayım gerçekten, insanlardaki Babaeski’den yola çıkıp Datça’ya gelebilme özgürlüğüne bakar mısınız? Datça’dayken bolca göreceğimiz Knidos adı da işte bu uygarlığın kurduğu merkezden gelecek. Dor uygarlığında kurulan Knidos, ardından Lidyalılar’ın egemenliğine girer. Parayı bulur bulmaz Knidos’u mu aldınız be n’aptınız Lidyalılar? Ardından da devreye Persler girer. Knidos artık Pers egemenliğindedir. Sonra Romalılar, Bizanslılar, Spartalılar, Fenikeliler derken böyle böyle gider olaylar. Bu geçişler sırasında da bir sürü tapınak, kilise yaptırılıyor ki içlerinde en özeli Afrodit heykeli ve tapınağı.
Hem ticaret hem sanat ve kültür merkezi olan Knidos, heykeltıraş ve mimar gibi sanatçılara da yuva olmuş. Bu isimlerin içerisinde Mısır’daki İskenderiye Feneri’nin mimarı Sastratos, en iyi yontulmuş Çıplak Afrodit Heykeli’ni yapan heykeltıraş Praxiteles gibi isimler var. Knidos, 13. yüzyılda Menteşe Beyliği’ne, 15. yüzyılda da Osmanlı İmparatorluğu egemenliğine girdikten sonra Datça adını alıyor. Datça’nın önemli mahallesi olan Reşadiye Mahallesi’nin adı da son Osmanlı padişahlarından Sultan Reşat’tan geliyor. Datça’nın ilk merkezi olan Reşadiye Mahallesi bugün de önemini koruyor. Badem Çiçeği Festivali için geldiğinizde de mutlaka Reşadiye Mahallesi’ne uğramaya çalışınız.
Datça’ya Nasıl Gidilir? Datça İçi Ulaşım Nasıl?
Badem Çiçeği Festivali için Datça’ya nasıl gidilir diye merak edenlerdenseniz sizi biraz uzun bir yol bekleyecek şimdiden söyleyeyim. Üstelik uçakla gitseniz bile. Aman iyi ki de öyle, zahmetli yol olması hala güzelliğini korumasındaki en büyük etken bence Datça’nın
Araba ile; Datça ile İstanbul arası yaklaşık 880 km. Araba ile gidecekleri hem çok güzel manzaralar bekliyor hem de biraz virajlı yollar bekliyor. Sadece hafta sonu, Badem Çiçeği Festivali için araba ile buraya gelmek biraz zor olabilir. Araba ile gelecekler için ekstra birkaç gün daha lazım yoksa o yol sizi epey bir yorar.
Uçak ile; Datça’ya gitmek için kullanacağınız hava limanı ya Dalaman ya da Bodrum. Dalaman Havalimanı’ndan sonra Datça’ya gitmek ise yaklaşık 2 buçuk saat sürüyor. Bunun için eğer kendi arabanız yoksa ya da kiralamamışsanız bir transfer aracına ihtiyaç oluyor. Biz, Transfer Datça firması ile yola devam ettik. Transferlerin ücreti genelde fix. Tek gidiş 60 TL. Eğer Dalaman yerine Bodrum Milas Havalimanı’nı kullanacaksanız Bodrum-Datça arası da yaklaşık 3 saatlik sürüyor. Tatil amaçlı hafta sonu gel git yapmak zor olsa da sadece Badem Çiçeği Festivali için geleceğim diyenler uçakla gelebilirler. Hem saatleri de iyi cuma ve pazar akşam uçuşları var.
Feribot ile; Aslında Bodrum’dan Datça’ya girmek için iyi bir seçenek feribot. Üstelik gayet kısa sürüyor. Hem Bodrum’u hem Datça’yı görebiliyorsunuz. Bodrum merkezden kalkan feribotlarla Datça’ya gidilebiliyor. Bu feribotlar arabasız, İstanbul’un Eminönü-Karaköy feribotları gibi. Kışın var mı bilmiyorum ama yazın iyi bir seçenek olabilir. Tarih ve günlerine bu linkten bakabilirsiniz.
Datça’da şehir içi ulaşım da görebildiğim kadarı ile birkaç farklı noktadan yapılıyor. Tam emin olamadığım için Datça toplu taşıma hat ve güzergahlarını bu linkte bulabilir, gitmek istediğiniz yere dair detayları görebilirsiniz.
Datça Badem Çiçeği Festivali
Şimdi gelelim Badem Çiçeği Festivali‘ne. İlk kez geçen sene düzenlendi festival. Ben de erken döneminde bir festivali deneyimleme şansına sahip oldum 2019’daki festivale, yani ikinci kez düzenlenene giderek. Doğanın bir güzelliği olan badem çiçeklerinin naif görüntüsü ile benzersizleşen bir festival bu. Ben gerçek bir festival insanıyım ve bir yerin festivali olunca oraya o dönem gitmeye çalışırım. Çünkü festivaller her ne kadar en kalabalık zamanlar olup, gezmeye çok vakit bulamamak olsa da bir yeri gerçekten tanımak için önemli. İnsanı, yemekleri, bölgeye özgü yöreselleri, el işlerini, müziklerini, danslarını en güzel festivallerde görebiliyorsunuz. Bir de bölge ve bölge halkının kalkınması adına önemli bir hamle olması nedeniyle de bence üzerinde durulması gereken bir turizm konusudur festivaller.
Yapmış olmak için değil gerçekten bölgeye katma değer sağlayacak bir festival olduğu için Datça Badem Çiçeği Festivali bence daim olmalı. Festivali organize eden Datça Kaymakamlığı, Muğla Belediyesi, Ticaret ve Sanayi Odası ile bu işe gönül vermiş girişimci kardeşler Atalays’ Events gerçekten güzel bir iş ortaya çıkartmışlar. Ama en çok tebriği Atalays’ Events’e gönderiyorum çünkü Özge Atalay ve Uğur Atalay kardeşler, beyaz yakalı kariyerlerini geride bırakıp hayalini kurdukları bu projeyi hayata geçirebilmişler.
Festival ile kış döneminde Datça’ya 30 bin misafiri çeken, bölge halkının ekonomik yönden kalkınmasına olumlu katkı sağlayan bu fikri hayata geçirmek, bu işe gerçekten gönül vermeden yapılamazdı. Bize böyle bir değer kazandırdıkları için emeği geçen herkese tekrar teşekkürler.
*Bu arada aynı ekip 14 Nisan’da RunDatça 2019′u da hayata geçiriyor. Notlara alınız. Türkiye‘nin güzelliklerini yaşayınız.
Datça Badem Çiçeği Festivali 2019
Datça’nın en harika zamanları olarak niteleniyor badem çiçeklerinin papatyalar ile buluştuğu zamanlar. 2019 yılında 8-10 Şubat‘ta düzenlenen ve 3 gün süreyle gerçekleşecek Datça Badem Çiçeği Festivali’nde hem keyifli zaman geçiriyor hem de yörenin kültürü ile tanışıyorsunuz. Datça Badem Çiçeği Festivali, Datça Yarımadası’nın geneline yayılmış panayır alanları ile şenleniyor. Festival süresince Yeni Datça’da, Palamutbükü’nde panayır alanı bulabiliyorsunuz. Panayır alanlarında badem ve bademle yapılan envai çeşit ürün satışlarından doğal üretim workshoplarına, Datça’da işi el işi takı ve hediyelik ürünlere kadar birçok farklı etkinlik bulunuyor. Festivalde ayrıca badem çiçeği fotoğraf yarışması, doğa yürüyüşü, Knidos ve Eski Datça gezileri, şarap tadımı gibi etkinlikler de yapılıyor.
Badem Çiçeği Festival Panayır Alanları
Festival süresince en çok yaptığım şey panayır alanlarını gezmek ve badem piyasasının nabzını tutmak oldu. Fiyat sormadığım bademci kalmadı sanırım abi bunun kilosu nedir sorusu Badem Çiçeği Festivali boyunca en çok soracağınız soru olacaktır.
Datça Merkez Panayırı
Datça merkezde kurulan panayır alanı, Badem Çiçeği Festivali’nin en geniş alanı. Burada epey stant var ve hepsinden alabilecek bir şey bulmak mümkün. Bu seneki festivalde olan ve benim dikkatimi çeken stantlar yerel üretim ata tohum badem üretimi yapan üreticiler, Datça’yı sembolize eden el işlerinin yapıldığı stantlar oldu. Bu alanda sadece stantlar yok bu arada doğal üretim, bademcilik ve arıcılık konulu söyleşilerin yapıldığı bir sahne de var.
*Panayır alanı ziyaret saatleri 18.00’e kadar oluyor.
Palamutbükü Panayırı
Palamutbükü’nde de merkezdeki kadar büyük olmasa da bir panayır alanı var. Burada daha çok yörede yaşayanlar kendi ürünlerini sergiliyor. Evde kendi badem ezmesini yapandan tutun da yerel üreticilere kadar birçok şey bulmak mümkün. Ben hayatımda yediğim en güzel badem ezmesini Palamutbükü’nden aldım. Datça merkezden de aldım badem ezmesi ama yok o stanttan aldığım badem ezmesi şahaneydi. Kız, aferin sana ya adını da almadım zaten bir tane kalmıştı elinde, sen beni bulur musun craft kağıdında badem ezmesi satan kız.
*Panayır alanı ziyaret saatleri 18.00’e kadar oluyor.
Datça’da Gezilecek Yerler
Badem Çiçeği Festivali boyunca bölgeyi keşfedebilmek mümkün. Datça bu anlamda çok bereketli bir yer. Hem festival coşkusu yaşayıp hem de keşif yapabiliyorsunuz. Bu yüzden 3 günlük festival süresince Datça’da olacaklar için Datça’da gezilecek yerler şöyle sıralanabilir: Yeni Datça, Eski Datça, Knidos Antik Kenti, Hayıtbükü, Palamutbükü, Ovabükü, Kızılbük, Kargı Koyu, Kızlan Değirmenleri, Ilıca Gölü ve Kent Park oluyor. Vakti olanlar bu yerlerin hepsini gezebilir ama benim gezebildiğim rota aşağıdaki gibi oldu;
Yeni Datça / Liman
Datça’da gezilecek yerler arasında ilk durak Yeni Datça ve burada yer alan liman var. Yeni Datça, Badem Çiçeği Festivali’nde en hareketli yer. Birçok stant burada kuruluyor. Ayrıca alışveriş ve yeme-içme konularında da Yeni Datça ilk sırada geliyor. Burada liman kısmında bolca vakit geçirmek de mümkün, hele hava böyle hafif rüzgar hafif güneş ise daha da süper. Liman ve sahil kısımlarında Datça havası almak, yürüyüş yapmak, biraz oturmak, heykelleri fotoğraflamak bana çok iyi geldi.
Palamutbükü
Datça’da nereyi biliyorsunuz diye sorsalar daha önce gitmemiş olmama rağmen Palamutbükü derim. Festival süresince burada da bolca stant yer alıyor. Merkeze göre daha sakin geçiyor olsa da bu sakinliği sevenlere güzel gelecektir Palamutbükü. Palamutbükü ile Datça arası 25 km. Buranın özelliği genel olarak Datça, Ege’de yer alıyor olsa da Palamutbükü Datça’nın Adeniz kıyılarında yer alıyor. Muhteşem bir turkuaz deniz, uzun sahil, yeme-içme mekanları ile Datça’da gezilecek yerler arasında yer alması gerektiğini söylemeye gerek yok sanıyorum.
Eski Datça
583 nüfuslu bir mahalle olan Eski Datça, antik çağlardan beri üzerinde yaşam süregelen tek mahalle olması ile farklılaşıyor. Datça Yarımadası’nın ilk merkezlerinden biri olan Eski Datça, taş sokakları ve taş evleri ile keşfedilesi bir güzellik. Eski Datça’da görülecek yerler arasında Can Yücel’in yaşadığı ev (hala oturanlar olduğu için bunu bilerek fotoğraf çekmek gerekiyor) ve en yakın arkadaşı Orhan Amca’nın köy kahvesi yer alıyor.
Can Yücel’in Evi (Can Evi)
“Başka türlü bir şey benim istediğim, Ne ağaca benzer ne de buluta benzer. Burası gibi değil gideceğim memleket, Denizi ayrı deniz, havası ayrı hava” demiş ya Can Baba. Sanırım istediği yeri bulmuş.. Gerçi Can Baba’nın tarzı farklıdır, bu yüzden Datça’dan ‘dünyanın en büyük açık hava tımarhanesi’ diye bahseder ama bu orayı ne kadar çok sevdiğini gösteriyor bana:) Hayatı boyunca mütevazı bir yaşam tarzı benimsemiş Can Baba. Bunu evinde de görebiliyorsunuz. Sadece dışarıdan görebiliyorsunuz tabii, çünkü içeride oturan hala var. Sade bir ev olan Can Evi’nde görebilme şansım olsaydı mutfağı görmek isterdim. Çünkü Can Yücel, şiirlerini mutfakta yazarmış.
Ovabükü
Datça’nın en güzel koylarından biri olan Mesudiye Ovabükü. Ovabükü ile Datça arası 20 km. Buraya tepeden bakmak için mutlaka bir vakit ayarlayın ve gün batımına yakın bir zamana denk getirin. Muhteşem bir manzara, muhteşem bir doğa var burada.
Datça’da Ne Yenir Ne İçilir?
Datça’da gezilecek yerler kadar Datça’da ne yenir sorusunun cevapları da önemli. Datça’nın yeme-içme rehberini çok detaylı geçemiyorum çünkü festival zamanı badem tatmaktan yemek yiyecek yerim kalmadı. Yine de muhtemelen Datça’nın en güzel yerlerinden birine denk geldiğim restoranlara gittim diye düşünüyorum. merkezden buraya minibüsler var.
Badem Restoran’da Bademli Tavuk
Datça’da bir şey yenecekse bunun bademli olmaması gibi bir senaryo yok, baştan anlaşalım. Bademi burada hamsi gibi düşünüyoruz. Uşaklar hamsinin nasıl ki her şeyini değerlendirmişse Datça’da da badem bu konumda. Bademli baklavadan bademli kahveye kadar birçok bademli bir şeyler var. Hatta şöyle düşündüğümde Datça’da benim kaldığım otelden içtiğim sodaya kadar her şeyde bir badem vardı. Palamutbükü’nde gittiğim restoranda Badem Restaurant idi. Buranın olayı bademli tavuk. Ne sandınız? Deniz kenarında, hoş bir yer. Dev porsiyonları var bu yüzden normal bir insan için bir tabak iki kişilik gelecektir.
Maradona Restoran’da Balık
Datça sahilinde yer alan Maradona, tam olarak benlik bir mekan olduğu için gönüllerin şampiyonu oldu. Muhteşem bir levrek ızgara ve ahtapot yedim burada. Mezeleri çok lezzetli ve porsiyonları gayet yeterli. Deniz ürünleri sevenler için Datça’da gidilesi mekanlardan. Rakı, balık, meze için yine giderim dediğim yerlerden biri benim için. Fiyatları biraz ortalama üstü olabilir.
Karya Çay Bahçesi – Orhan’ın Yeri’nde Çay
Eski Datça’da, Can Yücel’in yaşadığı ev ve onun en yakın arkadaşı olan Orhan Bey’in kahvesi tabii ki listenin olmazsa olmazı. Karya Çay Bahçesi-Orhan’ın Yeri’nde şahane bir Can Yücel köşesi. Şanslı iseniz burayı boş bulup bol bol duvarı inceleyebilir, şiirleri okuyabilir, Can Baba’yı yad edebilirsiniz.
Datça Gazozu
Gazoz seven biri değilim ama bademli gazoz bulmuşum, bademli olan her şeyi denemeliyim diyerek almış olsam da ben bu gazozu sevdim. Dadya Datça bademli gazozu, alttan alttan acıbadem tadı alabildiğiniz hoş bir gazoz. Mottosu ‘dadını dadan bilir’. Fiyatı 4 TL.
Knidos Şarapçılık’ta Şarap
Datça’nın tarihi yeri Reşadiye Mahallesi’nde yer alan Knidos Şarapçılık’ta sadece Datça’da yetişen Knidos karası üzümü ile yapılan kırmızı şarabı bulabiliyorsunuz. Tabii bunu asla kaçıramazdım. Datça’nın Toskana’sı Knidos Şarapçılık, hem zeytinyağı hem avokado hem de şarap üretimi yapan lokal bir tesis. Burada fabrikayı gezme imkanı bulduğum için söylüyorum ki yine gönül ortaya koyarak yapılan bir işle karşı karşıyayım. Bu yüzden değerli, bu yüzden lezzetli. Knidos karası şarap bizim evde çok sevildi, ablam bile bir şişeyi bitirmiş bana mesaj atıyor ben bundan nasıl sipariş edeceğim diye.
Datça Otel Önerisi: Datça’da Nerede Kalınır?
Bir yer için otel önerisi yapmak çok riskli olsa da burada sadece kaldığım otel deneyimi ve buna göre önerebileceğimi kaleme alıyorum. Yoksa Datça’da nerede kalınır, işte sadece burada diyemem. Ben Datça gezim boyunca Bademli Konak‘ta kaldım. Bu yüzden gönül rahatlığı ile bana Datça’ya gidince nerede kalalım diye sorana ben burada kaldım, gene gitsem yine orada kalırım diyebiliyorum. Gerisine de karışmıyorum. Buna arada bademsiz bir yerde kalabileceğimi düşünmüş olamazsınız değil mi? Heh tamam ben de öyle düşünmüştüm. Bademli Konak daha yeni bir otel. Uzun yıllar teknoloji sektöründe çalışmış ve Datça’da otel işletmeye başlamış Serdar Bey ve ekibinin ince ince işlediği bir otel olmuş. Çünkü çok beğendim. Mimarisinden, renklerine, odalarında kullanılan malzemeye kadar birçok detay en iyisi olsun denilerek düşünülmüş. Datça’nın merkezine yürüyerek 2,3 dakika; yine denize girmek için de yürüme mesafesi 5,6 dakika olan bir otel.
Kahvaltı tam benim olayım. Bu tarz kahvaltıya bayılıyorum. Açık büfeci değilim. Bana nokta atışı malzemelerle gelin ve gönlümü çelin. Mis gibi Ege zeytini, zeytinyağı, kaliteli peynir, roka, bahçeden domates, lezzetli reçeller ve iyi bir çay bana yeter. Üstüne bir de filtre kahve, Türk kahvesi bile var. Daha ötesi yok. Bayıldım. Otelin bence tek eksisi uyuyamayan benim gibi rahatsızlar için (özellikle giriş katta kalıyorsanız), kahvaltı yapılan yerden gürültü gelmesi. Sandalyeleri çekerken yere sürtünme sesi çıkıyor ya, işte o konuya Serdar Bey de bir an önce el atıyor ve bu ses sorununu ortadan kaldırıyor. Yani benim artık Datça’ya gittiğimde burada kalmaktan başka seçeneğim kalmadı. Ayrıca Badem Çiçeği Festivali için gelindiğinde de kalınabilecek bir otel. Kışın otel sıcak olur mu diye endişe etmeye gerek yok yani.
Datça’dan Ne Alınır?
Badem. Teşekkürler. Yok yok dağılmayın bitmedi yazı. Çünkü Datça bademi öyle bir tane değil. Nurlu badem, ak badem gibi çeşit çeşit badem var. İçlerinde en değerlisi nurlu badem. Sertifikalı bir badem olan nurlu badem yetişmesi zor bir badem türü olduğu ve ayrıca iriliği, kabuğunun sertliği ve lezzeti farklı olduğu için değerli oluyor. Nurlu bademin 100 dane ağırlığı 200 gram civarında oluyor. İri ve yağlı bir badem olan nurlu bademin kilosu da kendisi gibi iri. 120 TL civarlarında. Ama badem almadan da dönmek olmaz bu yüzden nurlu badem almak isteyen ama bütçesi zorlananlar için kırık nurlu badem öneriyorum. Böylece kilosu 70 TL civarlarında badem alabiliyorsunuz. Tek farkı tipi biraz dezenformasyona uğramış oluyor o kadar. Badem için benim tercihim Pehlivanoğlu oldu. Datça’da bolca görebilirsiniz şubesini. Buradan ayrıca keşkül yapmak için toz badem de aldım. Onun da fiyatı yaklaşık 20 TL.
Badem ezmesi için hemen yer yerin badem ezmesini tattım ama en sevdiğim Palamutbükü’ndeki stantta kendi yaptığı badem ezmelerini satan kızınki oldu. İkinci sırada eskiden beri bademcilikle uğraşan Kaya geliyor. Badem dışında bölgenin ünlü arılarının birer eseri olan ballardan ve Knidos şarabından da alabilirsiniz. Bir adet reçelinden edindiğim Kocamaar Çiftliği de aklınızda bulunsun. Burası, Hızırşah ve Karaköy arasında hiçbir yerleşimin olmadığı zeytin ve badem ağaçları ile bezeli çiftliklerinde iyi tarım yapan bir girişim.
Hepinize bademli günler dilerim. Badem Çiçeği Festivali 2020 senesi için şimdiden bir çentik atalım takvime.
Datça Otelleri, Datça'da Nerede Kalınır: Bademli Konak Otel Deneyimi
Mart 13, 2019 at 8:00 am[…] *Datça Badem Çiçeği Festivali bu sene çoooook güzel geçti. Eminim ki seneye de şahane olacak. Ben seneye gitmeyi yine düşünüyorum ve bu seneki festivali size anlattığım yazıyı linke bırakıyorum. Link, koyu olan kırmızı yerde. […]