İstanbul’un yürüyüş rotaları içerisinde yer alan tarihi Sultanahmet-Samatya hattında tarihi yerleri görebildiğimiz gibi birçok eski ve farklı mekana da tanıklık ediyoruz. Bunlardan biri de Samatya’daki Matya Kafe.
Rumca’da ‘göz‘ anlamına gelen ‘matya‘ kelimesinden adını alan Matya Kafe, Samatya Meydan’da, balıkçıların bulunduğu sokağın hemen arka sokağında yer alıyor. 180 yıllık bir Rum evinin alt katında, geçmişin izlerini taşıyan dekorasyonuyla kışın içeride yazın da dışarıda çay tiryakilerini ağırlıyor.
Adaçayı, ıhlamur, kuşburnu gibi birçok çayın bulunduğu Matya Kafe’de çaylar özel harmanla yapılıyor. Ben bildiğimiz Türk çayı, yani siyah çay ile adaçayı içtim. Erol usta çaylarımızı hazırlarken de Matya Kafe‘nin sahibi olan ailenin oğlu Gökhan Bey’le Matya Kafe ve çaya dair konuşmaya başladım.
Aslen Gaziantepli olan ailede İstanbul’a gelen ilk isim ailenin babası oluyor. Samatya’da birçok iş yaptıktan sonra ekmeklerini denizden kazanmaya başlamışlar ve halen Samatya’da faaliyet gösteren Matya Balık Restoranı kurulmuş. Aile, bugün meslekte 49 yılını doldurmuş. Bu yıllara hürmetendir ki Matya Kafe’de çaylar porselen demlikte yapılıyor ve kaliteli çaylar kullanılıyor. Sallama çay yok. Bir bardak çay ise 1 TL.
İstanbul’u turist gibi gezmek, İstanbul’un görülecek tarihi yerlerini keşfetmek için çıktığım yolda eski İstanbul’u hatırlatan mekanlara denk gelmek şahane bir duygu. Aynılaşan ortamlara inat yaşasın tam bağımsız tarzını koruyan eski mekanlar.
No Comments