Kuzey İtalya’da 118 adacık üzerine kurulu bir ada şehri Venedik. Bu 118 adacığı birbirinden ayıran 170 kanalı ve bu kanalları birbirine bağlayan 400 köprüsü bulunuyor. İşte Venedik’in o masalsı tavrı da buradan geliyor.
Sheakespeare’in Venedik Taciri‘nde de rast geldiğimiz üzere, tarih boyunca gemi ticaretinin bir numaralı yerleşkesi olmuş Venedik. Ticaretin bir numaralı yeri olmasının altında ise aritmetik yatıyor. Venediklilerin aritmetiği üst seviyeye getirmesi, birçok Avrupalı tacirin Venedik’te açılan okullarda eğitim görmesini sağlamış ve ticaretin bu topraklarda doğmasına kaynaklık etmiş.
Elbette günümüzde Venedik, tüccarların değil aşıkların kenti ya da karnaval şehri olarak adlediliyor. Fakat bana sorarsanız Venedik’i sadece aşıklara ve sevgililere indirmek buraya haksızlık olur. Çünkü Venedik’in ileri düzeyde hayal gücünü ve yaratıcılığı artırıcı etkisi var. Öyle ki fotoğraf çekerken, çektiğiniz fotoğrafa bakıp bir anda ressam olduğunuzu fark etmeniz mümkün.
Venedik’e Nasıl Gidilir?
Türkiye’den Venedik’e direkt uçuşlar bulunuyor. THY ya da Alitalia ile Venedik’e gidebilirsiniz ama Venedik uçak biletleri genelde bir iki tık yukarıda olur. Bunun yerine İtalya’nın Roma, Milano, Bologna, Floransa gibi kentlerinden tren ile Venedik’e ulaşmak mümkün. Yol süresini aza indirmek ve uygun fiyat yakalayabilmek için Bologna üzerinden Venedik’e gitmeniz tavsiye olunur.
Bologna Tren İstasyonu’ndan kalkan trene gidiyorum; trenler yavaş ve hızlı olmak üzere iki farklı türde. Yavaş trenle yaklaşık 2 saat, hızlı trenle ise 1 saat 20 dakikalık bir yolculukla Venedik Santa Lucia Tren İstasyonu’na ulaşılıyor. Yavaş tren her durakta durduğu için iki saat sürse de hızlı trenle arasında çok bir fark olmuyor. Daha ucuz olduğu yavaş treni tercih ediyorum. Gidiş dönüş 24 euro tutuyor yolculuk. Biletler için link.
Venedik’e Ne Zaman Gidilir?
Venedik için en uygun zaman elbette karnaval zamanı. Bu da haliyle kışa denk geliyor. Venedik’in kışı oldukça soğuk, rüzgarlı ve sisli gençler. Gittiğim şubat ayında zaten sular altında olan şehrin sokakları, yağan sağanakla kanalla bir oldu resmen. Yağmur öyle bir yağdı ki iç organlarım bile ıslanmış olabilir. Venedik’in bir de Acqua Alta denilen bir olayı var. Bildiğimiz Med Cezir yani. Bir anda su baskını oluşabiliyor kentte. Kışın ve sonbahar gidecek olanların dikkatine.
Venedik’te Gezilecek Yerler
Venedik ufak bir şehir olmasına karşılık sanırım dünyanın en karışık şehri. Çünkü bütün sokaklar aynı renkte, aynı ıslaklıkta, her yerden bir köprü çıkıyor. Bu yüzden bir süre sonra hayatı akışına bırakıyor ve haritaya ihtiyaç duymadan Venedik’i gezmeye başlıyorum.
Santa Lucia Tren İstasyonu: Pavarotti’den Santa Lucia’yı söyleyerek geldiğim tren istasyonunda kendimi bir anda Haydarpaşa Garı’nda buldum. Ne alaka demeyin. Nasıl ki trenle İstanbul’a gelen biri, İstanbul’u, dahası denizi ilk kez Haydarpaşa’nın merdivenlerinde görüyorsa, işte Venedik’e ve kanala ilk bakış da Santa Lucia İstasyonu’nun merdivenlerinde oluyor.
Merdivenlerde durup, etrafa göz gezdirdiğimde hemen karşımda duran kubbeli binanın San Simeone Piccolo Kilisesi olduğunu öğreniyorum.
Dorsoduro: Venedik’in meşhur San Marco Meydanı’nın tam karşısında bulunuyor Dorsoduro. Kendisi Büyük Kanal’a ev sahipliği yapıyor ve Santa Maria della Salute Bazilikası, Dogane di Mare ile Güzel Sanatlar Akademisi‘ni (Galleria dell’Accademia) bünyesinde barındırıyor. Santa Maria della Salute Bazilikası, adını sağlık anlamına gelen Salute kelimesinden alıyormuş. Yapılışı ise Venedik’in makus talihi olan hastalıklarından dolayı imiş. Büyük hastalıklar geçiren halk, kurtuluşu Tanrı’da arayıp her bir salgının ardından kilise inşa eder ve Sağlık Kilisesi olan bu yapıyı da veba salgınının anısına yaparak Meryem Ana’ya adarlar.
Büyük Kanal (Canal Grande): Yaklaşık 2 km uzunluğundaki kanal, Venedik’in en güzel caddesi olarak biliniyor. Bu sıfatı ona veren kişi ise Fransız yazar Philippe de Commine. Venedik’in birbirinden güzel 200 malikanesi bu kanalda yan yana dizili olduğu için kendileri gayet fotoğraflık.
San Marco Meydanı: Venedik’in en meşhur bölgesi olan San Marco Meydanı, güvercinleriyle ünlü. Evet tabii ki buraya Eminönü muamelesi yaptım. San Marco Meydanı’nda bazilika, saat kulesi, San Marco’nun Aslanı (aslan Venedik’in simgesi) ve San Teodoro’nun heykelleri bulunuyor. Bu heykellerin mermerleri ise İstanbul’dan gelme.
Ünlü kafelerin bulunduğu ve Büyük Kanal’a açılan San Marco Meydanı, Venedik Karnavalı zamanında açık hava tiyatroları, cam atölyeleri ve bir dolu etkinliğe de ev sahipliği yapıyor.
San Marco Bazilikası (Basilica di San Marco): Dört İncil’den birini yazan ve Venedik’in koruyucusu olarak seçilen San Marco‘ya adanan bu bazilikada, San Marco’nun yurt dışı seferinden elde ettiği hazineler bulunuyor. Venedik’in koruyucusu San Marco, rivayete göre rüyasında Venedik’te huzur bulduğunu görür. Mısır’da vefat eden San Marco İskenderiye’ye gömüldüğünde birkaç tüccar, San Marco’nun bu rüyasından haberdardır ve onun isteğini yerine getirmek için ona ait bazı eşyaları kaçırarak Venedik’e getirir. Bazilikanın duvarları bu yüzden ender bulunan mermerlerle ve değerli heykellerle süslüdür.
Bazilikanın orta giriş kapısında adına ‘Mahşerin Dört Atlısı‘ verilen dört adet at heykeli bulunuyor, ki onlar da İstanbul’dan getirilme. Bazilikadaki bu at heykellerin orijinalleri ise yine bazilikanın içerisinde yer alan Marciano Müzesi’nde sergileniyor. Marciano Müzesi’nde ayrıca birçok kıymetli eser de görmek mümkün.
Bir not: Altın sarısı renkli işlemeleri ile “Altın Bazilika” olarak da anılan San Marco Bazilikası’nı gezmek için içeriye girdiğinizde başınızı sağa çevirin. Karşılaşacağınız figürler Osmanlı figürleridir.
Saat Kulesi: Bazilikanın hemen yanında bulunan Saat Kulesi’nin üzerinde burç sembolleri bulunuyor. Romen ve Arap rakamlarının gösterildiği kulenin tarihi yaklaşık 500 yıllık. Saat Kulesi’nin tepesinde iki bronz heykel görülüyor ve heykeller ellerindeki çekiçlerle her saat başı çana vuruyor. Bu heykellerden biri genç, diğeri de yaşlı. Zamanın ne kadar çabuk geçtiğini tasvir etmek için yapılmış. Metafora gel.
Dük Sarayı: San Marco Bazilikası’nın yanında bulunan ve pembe-beyaz mermerlerle döşeli olan saray tam bir Rönesans’ın ‘bu tarz benim’i. Venedik tarzı süslemelerle bezeli saray, Dük’ün ikamet yeri olduğu için ayrıca önem taşıyor.
Aziz Mark Çan Kulesi (Campanile): Galileo’nun teleskobunu ilk kez senatoya takdim edişi bu kulede gerçekleşmiş. 99 metrelik bir uzunluğa sahip Çan Kulesi, Venedik’in hem en yüksek hem de en sade yapısı. Asansörle çıkarak bütün Venedik’i buradan izleyebiliyoruz. Fakat çıkılan o kule, orijinal kule değil. Yangın ve doğal afetlerle tahrip olan kulenin yıkılmasından korkan Venedik halkı, korkularında haklı çıkmış ve kule 1902 senesinde saat 09.45’te San Marco Meydanı’na doğru çökmüş. Can kaybının yaşanmadığı bu olaydan sonra orijinal kulenin yerine yenisi yapılmış.
San Marco Meydanı’nın köşesinde bulunan ve yıkılmadan önce 5 çanı olan Çan Kulesi’nin şu an “Marangona” adında tek bir çanı bulunmakta. Günde iki kez çalan çan halka mesai saatlerinin başlayıp bittiğini haber veriyor. Diğer çanlar ne içindi diye soran olursa: “Trottiera” büyük konsey toplantıya gelsin çağrısı; “Renghiera” infaz var toplanın çağrısı; “Mezza Terza” senato toplanıyor haberiniz olsun çağrısı; “Nona” öğle geldi hoş geldi çağrısı.
Ahlar Köprüsü (Ponte de Sospiri) ve Hapishane: Dükler Sarayı ile hapishaneyi birbirine bağlayan Ahlar Köprüsü bu adı, işkence odalarına giden mahkumların kente son bir kez bakarak iç geçirmelerinden alıyor. Venedik’in Ahlar Köprüsü’nden geçerek gidilen bu ünlü hapishaneden bir kişi dışında hiç kimse kaçmayı başaramamış. Venedik’li bir Dük’ün eşini tavlayarak hapishaneden kaçan o kişi, alemin meşhur çapkınlarından Casanova.
Rialto Köprüsü: Büyük gemilerin altından geçebileceği yükseklikte yapılan Rialto Köprüsü, Büyük Kanal üzerinde bulunan 4 köprünün en eskisi. Köprünün bulunduğu Venedik’in antik ticaret merkezi Rialto civarında da turlamanız elzemdir.
Türk Hanı: Büyük Kanal’da bulununan ve çoğunlukla Türk tüccarların kullanması sebebiyle bu adı alan handa, günümüzde Doğa Tarih Müzesi bulunuyor.
Frari Santa Maria Gloriosa Bazilikası: San Polo Bölgesi’nde yer alan bazilika, Gotik mimarisi örneği. Tuğladan yapıldığı için de rengiyle dikkatleri hemen çekiyor. Kendisi Venedik’in en büyük yapı ve kiliselerinden biri.
San Giacomo di Rialto: San Polo’da bulunan saatli kilise, nadiren doğru saati gösteriyor ve aslında namı bulunduğu meydandaki kambur heykeliyle biliniyor. Heykelin kambur durmasının nedeni ise, 16.yüzyılda bir tür ceza için San Marco’dan koşmaya başlayan mahkumların son durağı burası olur, koşmaktan bitap düşenlerin de böyle kamburu çıkarmış.
Chiesa di San Giovanni Evangelista: San Polo’da devam ederken ara sokakta karşıma şahane bir yer çıkıyor. Bir hayır kurumu tarafından yapıldığı söylenen bu kilisede barok konserleri veriliyor. Etkinlikleri bu linkten takip edebilirsiniz.
Madonna dell’Orto ve Scuola Grande di San Rocco: Venedikli ressam Jacopo Tintoretto’nun eserlerini görmek isteyen olursa kendilerini önce Cannaregio’da Madonna dell’Orto’ya, sonra da Scuola Grande di San Rocco’ya gönderiyorum. Madonna dell’Orto’ya giriş 2.5 euro, Scuola Grande di San Rocco 12 euro.
II. Victor Emmanuel Anıt Meydanı: Gondolların ve vaporetto’ların kalktığı meydan olan II. Victor Emmanuel Meydanı, (sanırım doğru adı bu) Venedik’in en kalabalık kısımlarından biri.
Heykelin olduğu kısımda hediyelik eşyalar bulunuyor. Hemen arkasında ise Venedik’in meşhur otellerinden biri olan Londra Palace yer alıyor. Heykeli arkanıza aldığınızda ise bir köprü göreceksiniz. Bu köprünün hemen arkasında ise kırmızımsı bir otel yer alıyor. Bu otel Johnny Depp ve Angelina Jolie’nin The Tourist filmini çektiği otel olan Hotel Danieli.
San Giorgio Maggiore Kilisesi: San Giorgio Maggiore adasında bulunan ve Andrea Palladio tarafından yapılmış kilise, San Marco Meydanı manzarasının en güzel detayı.
Venedik’teki tüm müzeleri gezmek isteyenler için 40 euroya Venice Card, 25 euroya San Marco Card bulunuyor. Bu kartların detaylarına linkten ulaşılabilir.
Venedik’te Ne Yapılır?
Karnavala Gidilir: Venedik’i gezmem için bir günüm vardı, üstelik bu gün de Venedik Karnavalı‘na denk geliyordu. Bu yüzden ne yapın edin, karnaval zamanı buraya gelin. Evet her zamankinden daha pahalı ve kalabalık olsa da siz buna değersiniz.
Gondola Binilmeyebilir: Gelelim meşhur gondol davasına. Venedik’i gondolla gezmenin ne gibi bir mantelitesi var asla anlamasam da karnaval sırasında bir gondolcu ile yaptığımız pazarlıkta adam başı 40 euro’yu 35 yaptı sağolsun. 25 dakikalık bir gezi için bu parayı vermedik tabii. Pahalı bulduğumu söyleyince bana ‘sen İtalyan mısın, peki Fransız, kesin İspanyol’sun yoksa para verirdin’ dedi. Biri abiye Türkler hakkında detaylı bilgi versin lütfen.
Yok ben illa gondol sefası yapacağım diyorsanız, bu gondolların çalışma mantığı taksi gibi. Yani gece ve gündüz tarifesi var. Gündüzleri (19.00’a kadar) 80 euro, geceleri (19.00’dan sonra) 100 euro. En fazla 6 kişi aldığını hesaba katarsak, ve siz bir ya da iki kişiyseniz, gondolcularla konuşan başka gruplara müdahil olun. Parayı bölüşün. Daha geniş bilgi için gondol linki burada.
Vaporetto İle Adalar Turu: Venedik’te gondoldan çok daha mantıklı bir seçenek vaporetto. Bunlar Beşiktaş-Kadıköy motorları kıvamında toplu taşıma araçları ve Venedik’e bağlı adalara sefer yapıyor. Adalar içerisinde en meşhuru rengarenk evleriyle Burano ve tasarımda nam salmış camlarıyla Murano. Vaporetto durağına giderek, nereye gitmek istiyorsanız onun harfi olan duraktan bilet alıp in-bin yaparak seçtiğiniz hat üzerindeki birkaç adayı görme imkanı bulabilirsiniz. Tek bilet 7.5 euro.
Eğer birkaç gün kalacaksanız, o halde vaporettaya kombine bilet almanız mantıklı olabilir. Saatlik ücrete tabi olan bu kombinelerin fiyatları 12 saatlik 18,00, 24 saatlik 20,00, 36 saatlik 25,00 euro. Aranızda 29 yaş altında olan varsa, 18 euroya Youth Card alarak 3 günlük kombine alabilir.
Venedik’te Ne Yenir?
Evet, bir garibanın seyahatnamesi bölümüne daha hoş geldiniz. Venedik’te sandviç yiyen fakir gezentiye herkes el sallasın. Santa Lucia’da tren beklerken yediğim dilim pizza dışında Venedik’te yemek yemedimse de 300 küsur yıllık Caffe Florian‘a bakıp çıkmadım değil.
Venedik’ten Ne Alınır?
Venedik’ten ne alınır sorusuna parmak kaldırıp maske yanıtını veriyoruz. Maskeler her yerde satılıyor ve genelde fiyatları birbirleriyle aynı: porselenler pahalı, plastikler ucuz. Maske dışında, Murano adasında üretilen cam ürünlerinden de (aksesuar, dekorasyon gibi tasarımlar) alınabilir.