Klasik müzik sevmiyorum, opera izlemek hoşuma gitmiyor o zaman benim Viyana’da işim ne diyenlerden misin? Deme. Evet Viyana dünyanın en elit, en entelektüel, en ara sokağından bile arya yükselen şehri olabilir ama Viyana’a sadece klasik müzik, opera, müze demek değildir.
Viyana’da neler yenir?
Figlmüller Şinitzel: Viyana gidip de şinitzel yemeden dönmek; şinitzel yiyip de Figlmüller’de yememek olmaz dediler. Dedikleri kadar var mı tartışırım! Ama öncelikle eziyetsiz ve zahmetsiz yer bulmak istiyorsanız internetten online rezervasyonunuzu yaptırmalısınız. Ben Bäckerstraße’deki şubesinde şinitzel ve patates salatası sipariş ettim.
Sachertorte ortalama bir tatlı. Benim gibi bitter çikolata seviyorsanız size de biraz tatlı gelebilir. Ama gitmişken yemeden dönmeyin yine de. Fiyatı sanırım 8 euro civarındaydı.
Mozart Cafe‘de Melange Kahvesi: Mozart, Mozart ve Mozart. Viyana’da her yer Mozart. Mozart Cafe, Viyana Albertina Müzesi‘nin hemen karşısında bulunuyor. Ben bu kafede otururken İstiklal’de bir kafede otururmuş hissini yaşadım. Müzeye girenleri, faytonla gezenleri, fotoğraf çekenleri, sokak gösterilerini, kısacası Viyana panoramasını kahvenizi yudumlarken izleyebiliyorsunuz. Buradan aşağı salınıp kendinizi İspanyol Binicilik Okulu‘nda bulabiliyorsunuz.
Julius Meinl der susarım. Kahvenin fiyatı 2 Euro.
Nerelere Gittim?
Hundertwasser Evi: Tasarımı Avusturyalı sanatçı Friedensreich Hundertwasser tarafından yapılmış olan bu apartman bizde olsa kentsel dönüşüme girer miydi diye çok düşündüm. Kat karşılığı bir olaylara girişirdik herhalde. Viyana’da turların ve turistlerin ilk durağı olan Hundertwasser, güzel fotoğraflar vaad ediyor.
Aziz Stephan Katedrali (Stephansdom): Kilise, katedral, şapel ve türevleri gezmeyi sevmiyorum. Ama bazı yerler oluyor ki buralara girmezsem ayıp olur diye düşünüyorum. Stephansdom Katedrali de bunlardan biri. Viyana’nın merkezinde bulunuyor. Her yol genelde Stephansdom’a çıkıyor zaten. Taksim’de Fransız Konsolosluğu, Kadıköy’de Haldun Taner Sahnesi, Viyana’da Stephansdom Katedrali.
Katedrale ücretsiz girebiliyorsunuz. Mimariden çok anlamam ama tamamen Gotik bir katedral olmadığı belli. Katedrali gezmeye başladığınız ilk andan itibaren gördüğünüz ikonalarla, süslemelerle orta çağ atmosferinde bir film yazabilirsiniz. Belki bilmek istersiniz; bir rivayete göre Beethoven, sağır olduğunu bu katedralin çanlarını duyamadığını anladığında fark etmiş.
Museum of Art History: Viyana’da müzeye gitmemek olmasın diye girdiğim müzeyi gezmem bayağı vaktimi aldım. Müze oldukça büyük. Sokakta akıp giden hayata yetişmeliyim ama burası da güzelmiş diyerek bir odadan diğerine geçe geçe 2 saat dolandım müzede. Diğer tüm müzeler için Museumsquartier Bölgesi’nde dolanmanız yeterli.
Prater: Viyana’da en sevdiğim yer kesinlikle Prater oldu. Dedim ya klasik müzikler, müzeler, kiliseler bir yere kadar. Dönme dolaba ne zaman biniyoruz?
Belvedere Sarayı: Viyana’lı vatandaşların yayıldığı, kitap okuduğu, spor yaptığı ve köpekleriyle yürüyüşe çıktığı güzel Belvedere.
Caddede dolaşırken bol bol Mozart çikolatası göreceksiniz.
Spanische Reitschule School: Kapıdan içeri girdim ve bambaşka bir yerdeyim.
Akşamları Neredeydim?
Yapmak İsteyip De Yapamadıklarım Nelerdi?
* Naschmarkt’ta Kahvaltı: Ben yapamadım siz yapın
* Schönbrunn Sarayı: Ben gidemedim siz gidin.