Eğer Batman gezisi yapacaksanız Batman yemek ve Batman’da ne yenir gibi bazı önemli konular hakkında da bilgi sahibi olmalısınız. Çünkü bir seyahatin en önemli rotaları arasında yemek rotaları gelir. Hatta atalarımız bu konu hakkında ‘aç ayı oynamaz’ şeklinde güzel bir söz söylemişlerdir ki son derece haklılardır. Aç ayı ne oynayabilir, ne de seyahat edebilir. Bir de yemek yemek bizim toplumda asla sonu gelmez bir eylem olduğu için gurme turları bile yaparız. Ülkemizin gastronomik şehirlerine gurme turları yapmak için geç bile kalmış sayılabiliriz.
Batman bu denli gastronomik bir şehir olmasa da lezzetli yemekleri, devasa porsiyonları ve itiraf ediyorum müthiş düğün yemekleri ile kimseyi aç bırakmaz. Detaylı bir Batman yemek rehberi çıkaracak kadar yiyemesem de gittiğim birkaç restoranı burada bulabilirsiniz. Gözüme kestirdiğim yerleri ise bir sonraki Batman gezime bırakıyorum.
♦ Batman gezisi için detaylı rehberi linkte bulabilirsiniz. Hasankeyf’in yeni hali için hakkında ayrıca yazısını yazdığım Hasankeyf gezisi de yine linkte.
Batman Yemek Önerileri
‘Sen saan pişir sen saan ye’… Kendin pişir kendin ye anlamına gelen bir yöresel deyiş.
Ne yazık ki Batman için geniş bir yemek rehberi çıkaracak kadar yemek yiyemedim ama yine de Batman gezimizi birlikte yaptığımız değerli Ömer, İrfan ve Hüseyin Beyler’in referansları ile birkaç lokantayı ziyaret ettik. Batman yemekleri kendine özgü hangi lezzetleri barındırıyor bunu orada deneme imkanım olmadı ama her yemekte et vardı etoburlar bu yazı sizin için.
Ali Usta
Batman yemekleri için ilk ziyareti Ali Usta’da yaptık. İrfan Abi ile buluşup restorana gittik ve uçaktan yeni indiğimiz için biraz aç idik. Ali Usta’da yediğimiz yemekler mercimek çorbası, pilav ve kavurma oldu. Gece biraz geç saat olduğu için ızgara ve kavurma kalmıştı. Biz de tercihi kavurmadan yana yaptık. Merkezi ve lezzeti yerinde bir lokanta arıyorsanız burası iyi bir fikir olabilir. Sadece tuzsuz yemeğe alışkın ben için yemekleri bana tuzlu geldi ama lezzetleri gayet yerindeydi.
Masamızdaki yemeklerin fiyatları ise kavurma 20 TL, Mercimek çorbası 8 TL. Fiyat açısından bakıldığında İstanbul’la yarışır bir fiyat skalası olduğunu görebilirsiniz. Bu arada yemeklerin porsiyonları gerçekten kafam kadar geliyor. Çok yemek yiyen biri değilseniz hem ziyan olmaması hem de ayıp olmaması için yarım porsiyon isteyin. Sonra benim gibi şeften ‘valla beğenmedi derim’ muamelesi görmemek için kusana kadar yemek zorunda kalırsınız.
Sadık Künefe
Batman’ın Güllüoğlu’su gibi bir şey çıktın Sadık Künefe. Şubeleri benim fark edebileceğim kadar vardı. Buralarda sevilen bir marka kendisi. Sadece buralarda değil Diyarbakır, Mardin ve Şırnak’ta da şubeleri var. Tatlı severlerin ise özellikle hasır künefesi için buraya uğramalarını söyleyebilirim. Fıstıklı hasır künefe, sütlü ve üzeri çikolatalı fıstıklı baklava ve kadayıf ile tatlıda zirve yaptık. Hasır künefe 16, diğer tatlılar da yaklaşık o civarlarda idi.
Ayrancı Geçidi’nde Ayran
Batman’ın en bilinen ilçelerinden biri olan Gercüş gerçek bir ayran cenneti. Burada yer alan Ayrancı Geçidi, yol üstü satılan yayık ayranları ile nam salmış. Zaten geçidin adından da anlaşılacağı gibi burada ayran içmek için duruluyor. Burada birkaç ayrancı var. 1980’den bu yana yol üzerinde yayık ayran yapıldığı için geçidin adı ayrancı olmuş. İlk durağımız manzaralı olan ayrancı idi ama daha meşhur olan manzarasız olan imiş. Ayrancı Geçidi’ndeki ayran içtiğimiz ilk yerin manzarası Kirkat Göleti‘ne bakıyordu.
Gölün çevresine mesire alanı yapılmış. Uzaktan görünmüyor elbette ama biz yakınına da gidip gördük. Yazları burada adım atacak yer bulunmuyormuş. Mesire alanında parklar, kamelyalar bulunuyor. İkinci durduğumuz ayrancı ise bardakları ayran show yaparak dolduruyor ve masalara servis ediyor.
Batman Düğünlerinde Yemek
Ya çok alakasız oldu kabul ediyorum ama imkanınız varsa Batman düğününe katılın. Bence en güzel yemeği orada yersiniz. Üstelik yine dev porsiyonlarda. Biz Midyat gezimizin ardından Hasankeyf’e uğramıştık. Oradan da düğüne gidelim dedik. Kafamıza göre demedik tabii Hüseyin Bey’in akrabası idi düğün sahipleri. Gemi şeklindeki Titanik Düğün Salonu’nun yolunu tuttuk. Batman düğünlerinde yemek masaya oturur oturmaz geliyor. Biz de masaya geçer geçmez, oturduğumuz an yemek geldi. Batman’ın meşhur bulgur pilavı, kuru fasulye ve kavurma ile bugün de doyduk çok şükür. Batman’da ne yenir sorusunun cevabı bir düğün oldu kabul ediyorum ama denk gelen gitsin derim.
Xalo Hayran
Benim çok gitmek istediğim ve orada uğramaya zaman bulamadığım ciğerci Xalo Hayran resmen bir sonraki Batman gezisi için geçerli bir neden. O kadar içimde kaldı ki o ciğeri yiyemediğim için yeniden Batman’a gideceğim. Gidenler varsa yorum bıraksınlar da şurada yemiş kadar olayım bari.
Karpuz Çekirdeği
Batman yemekleri arasındaki bir diğer ilgi çekici yemek ise kuruyemiş diyebileceğim karpuz çekirdeği. Mardin’de de gören görmüştür bu karpuz çekirdeklerini. Karpuzdan daha kârlı bir getirisi olduğu için çekirdeği için karpuz yetiştirilmeye başlanmış. Benim gibi sayko biri iseniz ‘inşallah yedikleri karpuzların çekirdekleri değildir bunlar’ diye düşünebilirsiniz ama hayır, makine ile ayıklanıyor bu çekirdekler. Külde kavrularak yapılan karpuz çekirdekleri hafif isli bir tada sahip. Bir de 5 liralık alıyorsunuz 1 yıllık karpuz çekirdeğiniz oluyor. Nasıl bitecek bu çekirdekler ya?
Bana deselerdi ki ani bir kararla kendini Batman için yola çıkmış bulacaksın, evet söz konusu kendim olunca inanırdım ama bir an ‘Hasankeyf dışında ne yapacağız orada’ diye de düşünürdüm ne yalan söyleyeyim. Çünkü izni olmayan bir çalışan için resmi ve milli bayram tatilleri önceden planlanırdı ve biz bu planı 29 Ekim için Mardin olarak tasavvur etmiştik. Lakin Mardin uçak bileti fiyatları neredeyse 600 liralara yaklaşmış olduğundan ya Mardin’e gitmeyecektim ya da oraya yakın bir havaalanını tercih edecektim. Mesela İstanbul Havalimanı gibi asdfsaff Mardin’e İstanbul’dan daha yakın olma ihtimali kuvvetli. Neyse tamam; Diyarbakır, Gaziantep, Şanlıurfa gibi seçeneklere baktığımda en temizi Batman olarak görünüyordu. Ve işte her şey böyle başlayacaktı…
Batman maceramız eski iş yerinden arkadaşlarım Çok Gezen Adam Osman ve Sevnur’a Mardin’e gitmek için Batman Havaalanı’nı kullanacağımı söylemekle başladı. Bu andan itibaren şehrin adı üzerine dönen goygoylar bitmek bilmeyecekti. Instagram hikayelerinde Batman (karakter olan) GIF’lerimi ararsınız, Gotham City’e gidiyoruz demelerimizi mi, WhatsApp profil fotomuzu buna atıf olarak seçmemizi mi görürsünüz… Neler neler… Fakat neticede zorunlu bir hikaye ile tanışmış olsak da Batman’la ilk karşılaştığım an, buranın bir geçiş noktası değil başlı başına keşfedilesi bir yer olduğu yönüne evrildi. Şaka maka, bu kentte görülecek amma çok şey varmış böyle.
Batman
Türkiye’nin doğusunu yavaş yavaş planlamaya başladım ve hiç planda yokken buna Batman da dahil oldu. Biz rotamızı belirlerken Osman’ın bir tanıdığı vasıtasıyla İrfan Tapan, Filinta Ömer ve Hüseyin Arslan ile tanıştık. Bu 3 isim olmasaydı, bambaşka bir gezimiz olacaktı. Fakat artık Batman’ın gerçekten hakkıyla gezdiğimize üstelik bir kez daha gittiğimizde hiç gitmediğimiz yerlere gideceğimize inancım tam. Sandığımın aksine Batman gezilecek yerler açısından öyle 2 günde bitebilecek bir yer değilmiş. Hele buna Batman’a yakın yerler de eklenecekse o iş 4 günü bulur.
Batman-Kurtalan karayolunda yer alan kule, şehrin sembolü konumunda.
Güney Doğu Anadolu’da bulunan ve Gercüş, Hasankeyf, Beşiri, Kozluk ve Sason ilçeleri bulunan Batman sanayi, petrol ve inşaat sektörünün de gelişmesiyle epey gelişmiş bir kent konumuna gelmiş. Daha ilk anda kafamda canlandırdığım imajı yerle bir etti kendisi. Geniş caddeleri, akşamları hareketli ve canlı olması, alışveriş merkezleri, yeni nesil kahvecileri, birçok ünlü markanın yer alması ile bu daha başlangıç diyordu adeta. En çok dikkat ettiğim konu ise akşam saatlerinde dışarıda olan kadın sayısıdır. Örneğin Şanlurfa‘da akşam 11’de dışarıda neredeyse hiç kadın görmemiştim. Bu yüzden dışarıda, gündüz akşam fark etmez, ne kadar çok kadın görürsem o şehir diğerlerinden her zaman önde geliyor benim için.
Batman Hakkında
Yol üzerinde, at başına benzer şekliyle gördüğümüz bu araçlar petrol çıkarıyor. O an bana gelen zenginlik şekline de bakar mısınız ya! Richie Rich miyim neyim?
Heredot tarihine kadar uzanan tarihi bilgilerle günümüze ulaşıyor kentin hikayesi. MED kralı Abtyagestin’in torunu olan Kyros, düşmanı Erpagazso’ya yenilince Media bölgesinin kuzey batı ucundaki topraklara çekilir. Karaçalı, sazlık ve bataklıktan oluşan bu bölgenin ortasında yapay bir adacık oluşturulur. Adına da han obası anlamına gelen Elekhan denir. Bir süre sonra Büyük İskender’in istilasına uğrayan Elekhan’da Roma, Sasani, Bizans, Artuklu, Moğol, İlhanlı, Celali, Akkoyunlu ve Savefi devletlerince yönetilmiş. 4. Murat’ın Bağdat seferi sırasında kendisine yardımcı olan Turhan oğlu Mahmut Paşa’ya Elekhan’ın da dahil olduğu Batman suyu ile Botan suyu arasında kalan bölgenin tamamını verilir. Elekhan adı bu dönemde değişikliğe uğrar ve İluh adı anılır. Buradan konu nasıl Batman’a geldi tabii bu da ayrı bir soru. 1940 yılında Raman Dağları’nda petrol bulunması Batman’ın tarihini yeniden yazmış diyebiliriz. Zenginleşip gelişen şehirden ayrıca birçok başarılı isim de çıkmış. Bu isimler arasında ekonomiden sorumlu 100 metre Yıldızlar Dünya Şampiyonumuz Mizgin Ay, Eski Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, ve müthiş ressamımız Ahmet Güneştekin yer alıyor.
Batman’da Terör Var Mı? Batman Güvenli Mi?
Batman’da 8 şehit verdiğimiz yol
Bu facia başlığı atmama ben dahil ailemin ve arkadaşlarımın yaşadığı acabalar neden olmuştur. Çünkü güzel ülkemde hala bir yere giderken bu soruları soruyorsak bir yerlerde büyük yanlışlar var demektir. Ne yazık ki Batman’a giderken de oradaki güvenlik durumunu araştırdık. Bildiğim Batman’ın bu konuda oldukça güvenilir bir yer olması idi. Ama yine de sorduk soruşturduk. Bilgimizi teyit ettik. Fakat biletleri aldıktan 2, 3 gün sonra 8 şehit verdiğimiz terör olayı gerçekleşti. Bu güzel ülkede korku, sindirilmişlik kabul edilemezdi ve ülkenin doğusundan batısına her ne olursa olsun ayak basılmadık yer bırakmamak için yolumuza devam edecektik.
Batman Ulaşım (Batman’a Nasıl Gidilir?)
İstanbul’dan Batman’a gitmek için THY ile Atatürk Havalimanı’ndan ya da Pegasus ile Sabiha Gökçen’den direkt uçuş mevcut. Biz en uygun fiyat ve tarih aralığını alabilmek için cumartesi gidiş pazartesi akşam dönüş ile THY uçuşu aldık. Fakat saatler biraz sıkıntılı. 15:10 kalkışlı uçak 17:10’da Batman’a varıyor, haliyle gün ölüyor. Bu yüzden diğer alternatif, erken uçuş ile Diyarbakır’a gelip buradan Batman’a ulaşmak olabilir. THY Batman uçak biletleri ise 29 Ekim olunca biraz uçmuş diyebiliriz. Ben gidiş mil dönüş cepten ödeyerek 310 TL verdim ama normal biletler 520 TL idi. Ben Aralık ayı için İtalya, Milano biletleri 400 TL’ye aldım arkadaşlar.
Batman Havaalanı’ndan Merkeze Nasıl Gidilir?
Batman Havaalanı’ndan merkeze gitmek oldukça rahat çünkü alandan çıkar çıkmaz belediye otobüsü var kapıda. Biz bu yolu özel araçla aldığımız için fiyat ve diğer alternatifler konusunda bilgim yok ama uçaktan inince sorun yaşamadan merkeze varabilirsiniz. Alandan merkeze gitmek yaklaşık 15 dakika sürüyor.
Batman Otelleri (Batman’da Nerede Kalınır?)
İşte bir şok daha. Hadi buyurun. Kalp krizi geçirmeden gelebildiğime şükretmeliyim bu memleketten. Çünkü Batman otelleri arasında beni şaşırtan Real Konak Hotel müthiş güzel bir otel çıktı. Batman’ın en merkezi caddesinde yer alıyor otel. Caddenin adı Turgut Özal Bulvarı ya da diğer adı ile Diyarbakır Caddesi. Yaklaşık 5 km’lik uzunluğu var ve Batman’ın İstiklal Caddesi diyebilir miyiz kendisine. Real Konak Hotel odalarının temizliğinden, çalışanlarının ilgisine kadar bütün övgüleri hak ediyor. Yepisyeni bir otel (burada radyoda bal tanıtımı yapıyorum gibi hissediyorum kendimi) ve otelin Genel Müdürü Hüseyin Arslan bir Batman sevdalısı. Seyahatimiz boyunca kendisi bize başka bir Batman’ı göstermek için desteklerini hiç esirgemedi. Yeniden teşekkür ederiz.
Batman Real Konak Hotel’in tam karşısında Batman Park var. Hatta tam olarak penceremiz de buraya bakıyor. Burası bir AVM ve ben bir AVM düşmanı olarak kendisine sempati besledim. Bu caddeyi hareketlendiren, ışık veren ve ebatı büyük olmayan bir AVM olması nedeniyle yakışmış ne yalan söyleyeyim. O kadar gelmişken içeriye de bir göz attım. Hemen arka tarafta üniversite olması ile bu bölge epey genç yapmış İyi olmuş iyi. Hatta otelin yanında baya güzel de yeni nesil kahveci dahi var.
♦ Batman’da nerede kalınır sorusunun cevabı, tek bildiğim ve bir kez daha gitsem yine burada kalacağımdan emin olduğum Real Hotel Konak’tir benim için. Tripadvisor linkini de bıraktım.
♦ 4 yıldızlı otel olan Real Konak ücretleri tek kişilik odada 120 TL. Açık büfe dahil.
Batman Gezi Rehberi
Bu kenti gezmenin bu kadar dolu dolu olacağını tahmin edemeyen bir ben için bir rehber niteliğini taşıyacak kadar notlar çıktı. Hepsi için ayrı ayrı bir yazı yazmak gerekir bu gezi duraklarının. Kenti iyice gezebilmek için arabanın şart olduğunu söylemeliyim. Toplu taşıma kullanmadığım için bu konu hakkında bilgim olmasa da şehir merkezi dışında toplu ulaşım durumu problem olabilir. Bu yüzden yapabilen, bölgeyi bilen biri ile orayı gezsin ya da lokal turlara ulaşsın. Araba kiralayıp gezmek isteseniz bile emin olun birçok yeri görmeyeceksiniz.
Hasankeyf
Batman demek Hasankeyf demek. Türkiye’nin görülmesi gereken değerlerinden biri olan Hasankeyf, 2 yıl sonra tamamen sular altında kalacak. Eğer daha önce Hasankeyf‘e gittiyseniz şanslısınız. O fotoğrafları gözünüz gibi saklayın, anılarınızı koruyun. Ama daha önce gitmemişseniz geçmiş olsun. Benim gibi taşınma arefesinde gidip görünce daha önce neden gelmediğiniz için dizinizi döver oturursunuz. Haberlerde gören, okuyan olmuştur mutlaka. Hasankeyf, yeni yerine taşınıyor. Bu taşıma işlemi için epey bir bütçe çıkarılmış. Bölgedeki tarihi eserlere zarar gelmeden taşımak için özel bir yöntem kullanılıyor. Hasankeyf’in sembolü olan Zeynel Bey Türbesi ve ArtukluHamamı taşınmış. Taşınmış ama nereye? Yeni Hasankeyf’e. Burası Eski Hasankeyf’in tam karşısında yer alıyor. Şu anki görüntüsü çorak bir arazi. Buraya taşınan eserler de öylece duruyor bir yerlerde. Bu hali ile bana hiçbir his vermediği için keşke önceden görmüş olsaydım diyorum. İleride, tüm eserler de taşınınca yeniden görmek şart.
Dicle’nin kıyısında, zamanında medreseler, rasathane, darüşşifa ve diğer eğitim kurumlarıyla bölgenin ilim ve kültür merkezi olan Hasankeyf, GAP projesi kapsamında, Ilısu Barajı’nın tamamlanmasıyla sular altında kalacak. Bu nedenle Hasankeyf Kalesi, El-Rızk Cami, İmam Abdullah Türbesi, Kızlar Cami, Büyük Saray gibi eserler yeni yerine taşınıyor. Kapadokya’yı andıran birkaç peri bacası ve beni hayrete düşüren mağaraları ise gerçekten görülmeye değer.
Genelde Malabadi Köprüsü olarak bilinse de Batman’ın önemli isimlerinden biri olan ve uzun yıllar Batman’ı tek tek fotoğraflayan foto muhabiri İrfan Tapan’a göre burası Batman Köprüsü. Yılmaz Özdil’in yazdığı Mustafa Kemal kitabında da Atatürk’ün notlarında bu köprünün adı Batman Köprüsü olarak geçiyor. Bir tarafı Diyarbakır bir tarafı Batman’da olan köprü, Batman’dan Diyarbakır’a doğru giderken, Sivan yolu üzerinde bulunuyor. Batman Köprüsü, Mervaniler tarafından 883 yılında inşa edilmeye başlanmış. 150 metre uzunluğunda ve üzerinde el figürü bulunan köprü, dünyadaki taş köprüler içerisinde kemeri en geniş köprü olarak biliniyor. Evliya Çelebi de bu köprüye uğramış ve köprü için ‘bu köprünün altına Ayasofya’nın kubbesi girer‘ demiş. O derece dev bir köprü kendisi. 1147 yılında Artuklular tarafından tamamlanan Batman Köprüsü ise ‘Malabadi Türküsü’nü bilenlerin aşina olacağı bir hikayeye sahip.
Hikaye şöyle; Köprü daha yokken nehrin bir tarafında Bad isminde bir genç, diğer yanından da sevdiği kız yaşarmış. İki aşık arasına giren bu nehir yüzünden bir türlü kavuşamazmış gençler. Günlerden bir gün, genç kız sevgilisi Bad’a kavuşmak için köprüyü geçmeye çalışır. Fakat karşıya ulaşamadan sulara karışır genç kız. Bad ise günlerce sevdiği kızı arar ama ulaşamaz. Gider Silvan Beyi’nin yanına ve bir köprü inşa etmesini ister. Köprünün yapımına başlanır fakat kemer açıklığı (hani o açıklıktan Ayasofya kubbesi girer demiştik) yüzünden inşaat yarım kalır. Silvan Bey’i uğraşamam senin köprünle çok biliyorsan kendin yap tarzında atar yapınca bizim Bad bir istekte bulunur. Eğer köprüyü tamamlarsa Silvan Beyi’nin eli, tamamlayamazsa da kendi eli kesilecektir. İşte köprüdeki elin Silvan Beyi’ne ait olduğu söylenir.
Kantar Köprüsü
Batman’ın Gercüş ilçesinde yer alan Kantar Köprüsü, 480 metre uzunluğunda ve 13 ayaktan oluşuyor. Adeta ABD’deki Grand Kanyon misali pozlar veren Kantar Köprüsü manzarası yine bize şok yaşattı. Bu memlekette şok üstüne şok yaşamadık mi yeteri kadar?
Gercüş Ayrancı Geçidi ve Gercüş Kirkat Göleti
Batman’da adını sıkça duyduğumuz bir ilçe vardı. Adı Gercüş. Kendisi doğal bir güzellik. Ayrıca Mehmet Şimşek’in doğduğu Arıca Köyü de buraya bağlı. Yol üstü lezzet durakları arasına da alınası. Geçidin adından da anlaşılacağı gibi burada ayran içmek için duruyoruz. Burada birkaç ayrancı var. 1980’den bu yana yol üzerinde yayık ayran yapıldığı için geçidin adı ayrancı olmuş. İlk durağımız manzaralı olan ayrancı idi ama daha meşhur olan manzarasız olan imiş. Ayrancı Geçidi’ndeki ayran içtiğimiz ilk yerin manzarası Kirkat Göleti‘ne bakıyordu. Gölün çevresine mesire alanı yapılmış. Uzaktan görünmüyor elbette ama biz yakınına da gidip gördük. Yazları burada adım atacak yer bulunmuyormuş. Mesire alanında parklar, kamelyalar bulunuyor.
Gerçüş Kırsalı
Midyat ile Hasankeyf arasında yer alan ve yukarıda da anlatmış olduğum Gercüş’ün oturup resim çizilebilecek bir manzaraya sahip olması artık sizi şaşırtmıyor olsa gerek. Yine yol üzerinde bolca petrol çıkaran at başı görerek kırsalda yolumuza devam ederken biraz da tırstık. Çünkü yolda ne internet çekiyor ne de telefon. Bu yüzden şu yukarıda gördüğünüz fotoğrafın çekildiği noktaya gitmeye çoğu insan yanaşmıyormuş.
Hayalet Köyler
Batman’ın birçok yerinde terk edilmiş köyler mevcut. Yol üzerinde giderken dikkat çeken birçok köy var böyle. Çok güzel taş evler yer alıyor ve restorasyona girse şahane bir dönüşüme uğrayabilir.
Raman Dağları’nın eteklerine, Dicle’nin iki yakasına kurulu Hasankeyf ve kadim hikayesi… Binlerce yıl öncesine dayanan geçmişi ile Hasankeyf, bu zamana kadar görmediğim ve görmekte geç kaldığım yerler arasında. Keşke demek hiçbir şeyi telafi etmiyor. Genelde yazılarımı yazarken eğlenceli kelimeler bütünü kursam da ne yazık ki Hasankeyf gezisini bu kadar geç yapmış olmamdan dolayı üzüntü içerisindeyim. Eğer siz, Hasankeyf’i bundan 5-6 yıl önce gördüyseniz çok şanslısınız. Fakat benim gibi taşınma arifesindeyken Hasankeyf’e gittiyseniz Müslüm Baba’dan son pişmanlık neye yarar ile sizi yazının devamına alayım.
Neden böyle diyorum çünkü çok yakın bir zaman sonra Hasankeyf tamamen sular altında kalacak. 1970’li yıllarda Güney Doğu’nun elektrik ve su ihtiyacını karşılamak için Fırat ve Dicle nehirleri boyunca 22 baraj ve 19 hidroelektrik santralini kapsayan Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) yapılmıştı. İşte GAP’ın bir dalı olan Ilısu Barajı‘nın açılmasıyla birlikte eski Hasankeyf (hani o fotoğraflarda gördüğümüz yer) artık olmayacak. Artık yeni Hasankeyf olacak hayatımızda. Bu nedenle bölgedeki tüm tarihi eserler yeni yerine taşınıyor ve bu taşımada sonlara yaklaşıldı. Yeni Hasankeyf, Eski Hasankeyf’in hemen karşısı…
Alıntıdır…
Zeynel Bey Türbesi, Artuklu Hamamı gibi eserler taşındı. 609 yıllık El Rızık Camisi ile 907 yıllık Sultan Süleyman Koç Cami de yakında taşınacak. Sonrasında artık Hasankeyf tamamen sular altında kalacak. Bu da şu anlama geliyor Batman-Hasankeyf arası kullandığımız yol, 400 kilometrelik bir nehir ekosistemi, köy ve kasabalar, arkeolojik bölgeler ve bölgede yaşayanların anıları tarih olacak…
Hatırlarsanız Doğa Derneği ile Tarkan’ın da ‘Hasankeyf Yok Olmasın’ kampanyasını hayata geçirmişti. Bu kampanya kapsamında Tarkan, bölgeye gitmiş ve orada bir konuşma yapmıştı. Yukarıdaki videoda o konuşmayı bulabilirsiniz. Bu çabalara ek olarak bölge halkının Yeni Hasankeyf’e tasviyesi de yapılmak istenmiş fakat haklı olarak şu anda çorak bir toprak olan yeni yerleşim yerine gitmeyi reddetmiş burada yaşayanlar. Bunun için ufak çapta eylemler de olmuş ve sonunda bir süre daha var olan yerlerinde yaşamaya devam etmekte Hasankeyfliler.
Hasankeyf
Bu alan komple su altında kalacak
Neolitik döneme ait oyuk ve mağaralar ile Bizans dönemine uzanan hisar kalıntıları ile büyüleyici Hasankeyf… Tarihi İpek Yolu üstünde Fırat’ı geçen ve üstelik Marco Polo’nun Çin yolculuğu sırasında kullandığı düşünülen köprü ve birçok Orta Çağ İslam eserleri. Dicle’nin ikiye ayırdığı, Batman’a bağlı olan tarihi ilçe Hasankeyf hikayesi, tarihi, orijinal yapısı ile doğal koruma alanı ilan edilen değerlerimizden biri. Eski dönemlerden bu yana önemli bir ticaret yolu olan Hasankeyf, Yukarı Mezopotamya’dan Anadolu’ya geçiş yolu üzerinde bulunuyor. Bu açıdan stratejik bir öneme sahip oluyor yıllar boyu. Bizanslılardan Sasanilere, Artuklulardan, Osmanlılara uzanan geçmişinde birçok kültüre de ev sahipliği yapıyor.
Hasankeyf’in Hikayesi Adı İle Başlıyor
Hasankeyf’in adı ile ilgili bilinen en yakın hipotez bu ilçenin kayalara oyulmuş konutlarla meydana gelmesi. Süryanice ‘kifo’ (kaya) kelimesinden türetilmiş ‘kifos ve cepha’ isimleriyle anılan ilçenin anlamı ‘mağaralar şehri’ ya da ‘kayalar kenti’ anlamına gelen Arapça ve “hısn-ı keyfa” ile oluşturulmuş. Hısn-ı keyfa ismi Osmanlılar zamanında Hısnıkeyf, halk arasında da Hasankeyf halini almış.
Hasankeyf Tarihi
Medeniyetlerin doğduğu yer olan Mezopotamya’da bulunan Hasankeyf’in ne zaman kurulduğu tam olarak bilinemiyor. Yapılan çalışmalar 3.500 yıldan 12.000 yıl öncesine kadar olduğu yönünde. Roma İmparatoru II. Constantius, bölgeyi Sasanilerden korumak amacıyla iki sınır kalesi inşa ettiriyor. Roma ve Bizans hakimiyetinde geçen yıllar sonrası Hristiyanlık yayılıyor ve 4. yüzyıldan itibaren ilçe Süryani piskoposluğunun merkezi konumuna geliyor. 640 senesine gelindiğinde ise Halife Ömer ve ordusu ilçeyi ele geçiriyor. Emeviler, Abbasiler, Hamdaniler ve Mervaniler egemenliğinde kalan Hasankeyf, 1102 yılında Artuklular tarafından ele geçirilir. Ve bu dönem ilçenin de en parlak dönemi olur. 1102-1232 yılları arasında Artuklu Beyliği’nin başkentliğini yapan Hasankeyf, bir şehir görünümü alır. Eyyübiler ve Moğollarca ele geçirilip tahrip edilen ilçe eski ihtişamına geri dönemedi. Akkoyunlu ve Safevi egemenliğinin sonrasında ilçe 1515 tarihinde Osmanlı topraklarına katıldı.
Hasankeyf Gezilecek Yerler
Batman’dan Hasankeyf’e gitmek için kaldığım Real Konak Hotel’in Genel Müdürü Hüseyin Bey ile yola çıkıyoruz. Özel bir araçla gittiğim için Batman’dan Hasankeyf’e giden bir toplu taşıma var mıdır bilmiyorum. Mardin’den Hasankeyf’e de gitmek mümkün ama genel olarak araç olmadan bölgeyi gezmek biraz zahmetli olacağa benziyor. Biz Batman güzergahında ilerlerken yol üzerinde birçok siyah ve ata benzer şeyler görüyoruz. Ki zaten kendilerine at başı adı verilmiş. Bu at başları, Batman’ın birçok yerinde petrol çıkarıyor. Anlayacağınız, o an dünyanın en zengin insanısınız.
Zeynel Bey Türbesi
Hasankeyf’in bir sembolü varsa elbette o Zeynel Bey Türbesi olacaktır. Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan’ın Otlukbeli Savaşı’nda şehit düşen oğlu Zeynel Bey için yaptırdığı bir anıt mezar olan Zeynel Bey Türbesi, Anadolu’daki anıt mezar geleneğinin ilk örneği. Silindir şeklinde, Özbekistan mimarisinin esintilerini taşıyan türbe çinilerle bezeli ve mimarı Abdurrahman oğlu Pir Hasan.
Alıntıdır…
Eski Hasankeyf zamanlarında tam olarak yukarıdaki gibi bir görüntüsü varmış Zeynel Bey Türbesi’nin. Mış diyorum, çünkü hem ben o halini göremedim hem de şu an kendileri Yeni Hasankeyf’e taşınmış durumda. Yeni yerini ziyaret ettikten sonra umarım eski görüntüsüne biraz da olsa yaklaşır, bulunduğu yer yeşillendirilir diye düşündüm. Çünkü şu anki hali ile biraz gariban kalmış gibi gözüküyor.
Artuklu Hamamı
Taşınan diğer bir tarihi eser de Artuklu Hamamı. Yaklaşık 600 yıllık geçmişi bulunan Artuklu Hamamı, yeni yerine 9 saatte taşınmış. Yeni Kültürel Park Alanı’nda gördüğüm Artuklu Hamamı, 256 tekerlekli özel platforma yüklenerek taşınmış yeni yerine. 1.500 ton ağırlındaki hamam ile birlikte diğer eserler de yavaş yavaş taşınmaya devam ediyor.
Kasır Rabi
Hasankeyf’i tepeden gören, bir nevi seyir tepesi olarak adlandırılan Kasır Rabi, özel bir mülk olsa da 1 TL girişle ziyarete açık. Hemen yanında bir çay bahçesi var. Çaylar kaçak tabii:) Bu arada yeri gelmişken Batman’daki özel mülkler beni hayrete düşürüyor. Mardin’de de düşürdü. Neler dönüyor Serhat buralarda? 700 den fazla yaşı olan bir kaya kütlesinin yontularak mağaraya dönüştürüldüğü Kasır Rabi, hem manzara izleme noktası hem de bir dilek mağarasına sahip. Buraya gelen birçok insan kağıda dilek yazıp hıdrellez misali asıyor. Genel olarak evli, nişanlı çiftlerin geldiğini hesaba katarsak sanırım dilekler de hep bu minvalde. Öyle ki burada bir dilek mağarası bile var. Hasankeyf’in girişimci çocukları da bu işi şahane bir yaratıcılığa dönüştürmüş. Delikli bir taşı fotoğraf makinesi yapmışlar, gelen giden değişik değişik fotoğraflar çekiliyor bu taşın kadrajından:)
Bu bölgedeki kısmet temalı dilek mevzusu 1974 yılında Fatma Girik ve Hakan Balamir’in oynadığı Kuma filmi ile başlıyor. Kasır Rabi’de çekilen Kuma filmiyle tarihi mağaraya dilek asma geleneği alıp başını yürüyor ve bugüne kadar geliyor. Kasır Rabi’nin teras gibi bir kısmı var, buradan şu an biraz şantiye alanına benzese de, Hasankeyf’i görmek mümkün.
Hasankeyf Mağaraları
Tam burada ünlü Hasankeyf mağaraları da yer alıyor. Bölgede yaklaşık 6 bine yakın mağaranın bulunduğu söyleniyor. Kapadokya’yı andıran peri bacası oluşumlarının bulunduğu, Hasankeyf mağaraları ile ülkenin gizli hazinelerini bu yaşımda fark ediyorum. Üstelik, bu mağaralarda hala yaşamakta olan birçok insanın da bulunduğunu öğreniyorum. Bu mağaralar, yaptığım seyahat boyunca beni en çok heyecanlandıran yer oldu. Bildiğiniz orta dünyaya gelmiş gibi oldum. Sümerler, Asurlular, Babillilerin bir zamanlar yaşadığı yerdeyim şu an. Çok eski çağlardan beri yerleşim yeri olarak kullanılan mağaralar, yapıldığı ilk günkü özelliklerini koruyarak gelmiş günümüze. Üstelik teee o zaman yapılan birçok sistem özellikleri hala güncelliğini koruyor. Örneğin su sistemi. Burada sifon benzeri bir sistem var. Bu oymalara, kanal oluşturularak tam 200 metre derinlikteki bir vadiden geçirilerek temiz su ulaştırılıyor. Su neden medeniyettir biraz da bunu gösteriyor.
Yol Geçen Hanı
“Çööööşş be kardeşim, burası yol geçen hanı mı” cümlesini her kurduğunuzda artık aklınıza Batman gelecek. Getirteceğim bunu. Girenin çıkanın belli olmadığı, ya da uygunsuz bir yere girme çıkma durumunu anlattığımız bu han tam olarak Hasankeyf Kalesi’nin altında yer alıyor. Yaklaşık bin kişi kapasiteli olan bu doğal mağara, su deposu olarak kullanılan bir mahzene ve kaleye çıkmak için bir geçide sahip. Yol geçen adını almasının nedeni ise Dicle Nehri’nden karşıya geçmek isteyen insanların gece kaldıkları veya dinlendikleri yerin burası olması.
Yazının sonunda biraz da müjdeli haberler verelim, bir nebze olsun güzel umutlar yeşersin içimizde eyyyyy Romalılar. Hasankeyf sular altında kalacak evet, buna yapacak bir şeyimiz yok. Ama baraj açıldıktan sonra bölgede turizmi canlandırmak için birçok proje de geliştirilecek. Mesela;
♦ Sular altında kalan Hasankeyf tekne turları ile gezilebilecek. Belki bu yönüyle biraz Halfetigibi olur diye düşünüyorum.
♦ Bölge insanları için her anlamda daha iyi koşulların (sağlık, iş, geçim vs) sağlanacağını umut ediyorum.
♦ Yeni Hasankeyf’in bir açık hava müzesi olarak konumlandırılması düşünülüyor. Bunun için tarihi Malabadi Köprüsü’nün bir örneği de yapılmış alana. Yeni Kültürel Park Alanı olarak adlandırılan bu bölgede birçok eser kısa süre sonra ziyarete açık olacak.
Hasankeyf’e Nasıl Gidilir?
Biz ulaşımı Batman üzerinden yaptık. Yukarıda da dediğim gibi Hasankeyf’e ulaşmanın en kolay yolu, buraya en yakın havalimanı olan Batman oluyor. Ardından havaalanından araç kiralayarak yola devam edebilirsiniz. Batman Havalimanı’ndan Hasankeyf yaklaşık 50 km sürüyor.
Hasankeyf’e Son Bakış
Artık benim de görmenin nasip olmadığım o Hasankeyf fotoğraflarda yaşayacak. Üstteki fotoğrafı internetten buldum. Bu hali ile saatlerce bakabilirim ona. Nakış gibi işlenmiş şu manzaraya bakar mısınız? Tamamen sulara gömüleceğini düşündükçe insan odalara sığmıyor!