Garipçe Köyü İstanbul’da hafta sonu gidilebilecek yerler içinde uzun zamandır listemde olan ama bir türlü gidemediğim bir yerdi. Hatta sırf balıkçı teknelerine ve denize olan sevdam sebebiyle lisede evdekilere ‘oradan ev alalım’ diye baskı yaptığım ama ikna edemediğim bir emlak yaramdır. Şimdilerde hem 3. köprü ile değerlenen hem de İstanbul’da hafta sonu gidilecek yerlerden biri olan Garipçe Köyü’ne ev alamadığımız için turist moduyla gidebiliyorum. Bir sabah uyandım ve birlikte epey bir yol kat etmişlik mertebesine ulaştığım Çok Gezen Adam Osman’ı aradım. ‘Haydi Çok Gezen Adam, arabayı al da Garipçe Köyü ve çevresini gezelim’ dedim. Kendisi de durur mu, bize yol olsun. Hemen bir rota çalıştık. Türkiye‘de hafta sonu gezilecek yerler ve İstanbul’a yakın günübirlik yerler için de alternatif olur dedik. Sonuçta ufak çapta Sarıyer ve çevresinde gezilecek ve görülecek yerleri listesi çıkarmış olduk.
Bu rota Garipçe Köyü, Rumeli Feneri Köyü, Feneryolu Kuş Gözlem Kulesi, Belgrad Ormanı Bentler Tabiat Parkı, Atatürk Arboretum’u ve Kemerburgaz Eğri Kemer rotasını oluşturuyor. Garipçe Köyü gezisi için yola çıkarken ne yapmak istediğinizi bilerek yola çıkmanız daha iyi olabilir. Mevsim yazsa ve amaç denize girmekse bu rotayı Uskumruköy-Gümüşdere-Kilyos şeklinde değiştirebilirsiniz mesela.
Garipçe Köyü
İstanbul Sarıyer’e bağlı Garipçe Köyü, Rumeli Feneri ile Rumeli Kavağı arasında bulunuyor. Garipçe Köyü, İstanbul’da olan ama ‘şekerim hiç İstanbul’daymış gibi hissetmiyorum’ duygusunu veren bir yer. İstanbul’dan uzaklaşamayanlar ama ‘İstanbul bitti karşiiim’ ikileminde kalanlar için de ideal. Sarıyer’in sekiz köyünden biri olan Garipçe Köyü, İstanbul’un minyatür bir balıkçı köyü. Kendisini Marmara’daki Karadeniz replikası olarak betimleyerek entelektüel yanımı da ortaya koymak isterim.
Garipçe Köyü Hakkında
Taşlık ve kayalık olduğu için akbabaların yuva yaptığı bir yermiş Garipçe Köyü. Bu yüzden de adı ‘Akbabalar Şehri’ anlamına gelen Gyropolis olmuş. Garipçe Köyü’nün diğer bir adı da tarihçi Homeros’un dediğine göre Kharybdis. Bu isim de Osmanlı Türkçesi’nde ‘yakın’ anlamındaki ‘Karib’ kelimesinden gelmekteymiş. Mitolojide lanetlenmiş Kral Phineas’ın yaşadığı Garipçe Köyü, kayalık ve küçük bir köy olması ile imkanları sınırlı kalınca geçinmek için balıkçılıkla uğraşıyor. Köy halkının çoğunlukla Karadeniz göçmeni. Bu arada genel olarak yorumlar Garipçe’nin çok tutucu bir yer olduğu yönünde. Sıcaktan dolayı esnafla iletişim kuramadım, hatta insansız yerlere gitmeyi tercih ettim. O yüzden kendim şahit olamadım bu yorumlara ama genel olarak böyle bir düşünce mevcut.
Garipçe Köyü Gezi Rehberi
İstanbul’dan hafta sonu gidilecek yerler arayışınız varsa bir cevabı Garipçe Köyü olabilir. Bu noktada Garipçe Köyü gez rehberi de alsa alsa 2 saatinizi alır. 1 saati yemek yemeye 1 saati de gezmeye ayırıyorum üstelik. Çünkü Garipçe Köyü çok ufak bir köy. Bu bakımdan Garipçe Köyü’nü tek başına değil de hemen yanındaki Rumeli Feneri Köyü ile kombinlemek daha çok yakışabilir.
Garipçe Kalesi ve Garipçe Burnu
Garipçe Burnu, İstanbul Boğazı’nda karanın denize yaptığı küçük çıkıntılardan biri. Garipçe Köyü’nü çevreleyen bir çerçeve özelliği taşıyor. Kayalıklarla kaplı ve dik yamaçları olan Garipçe Burnu’nun tepesinden püfür püfür esen bir rüzgar eşliğinde iyi manzara izleniyor. Üçüncü köprü de tam olarak bu buruna bağlı.
Garipçe Köyü’nde gezilecek yerler pek fazla değil. Haliyle var olan yerleri gezmek 2 saati bulmuyor. Garipçe Burnu’nda yer alan Garipçe Kalesi ve gözetleme kulesi de gezip görülecek yerlerde. Garipçe Kalesi, Padişah III. Mustafa tarafından Macar asıllı Fransız mimar Baron François de Tott’a yaptırılmış. Elbette İstanbul’un kale ve surlarındaki bakımsızlık Garipçe Kalesi’nde de mevcut. Tarihi kalıntıların çöplük olarak kullanıldığı gerçeğine yıllardır bir türlü önlem alamadık. Bugün en önemli turistik noktalardan biri olabilecek potansiyeldeki Yedikule Zindanları’nın çevresi bunun en iyi örneği. Bu tabloya bir de Garipçe Kalesi’ni ekledim.
Büyük Liman
Aslında İstanbul’da denize girilecek yerlerden biri Garipçe Köyü’nde yer alan Büyük Liman. Laf olsun diye değil gerçekten denize girilecek bir yer. Akıntısı bol bu yüzden de denizi temiz ama gelgelim çevresi pis. Bu yüzden tam olarak bu noktada insan sayısı bir elin parmağını geçmiyor. Herhangi bir tesis yok. Araba ile direkt ulaşım da yok. Özel olarak gidilmesi anlamsız olur haliyle. Büyük Liman’da kalıntı olarak kalmış hamam, kilise ve biraz daha sağlam vaziyetteki kale duvarı yer alıyor. Bu liman Osmanlı döneminde oldukça büyük bir tersaneye sahipmiş. Bugün burada tersaneye benzer bir kalıntı bulunmasa da limandaki Soğuksu Çeşmesi ve Hacının Suyu Çeşmesi olarak bilinen çeşmenin kitabesinden burada bir tersane olduğu ve Hasan Paşa tarafından yaptırıldığı anlaşılıyor.
Garipçe Köyü Kahvaltı Yerleri
Garipçe Köyü hafta sonu kahvaltıcılarını ağırlayan bir yer konumuna gelmiş durumda. Uzun saatler gezilecek bir yer olmadığı için öyle bir kahvaltı edelim ki akşam yemeğimiz de olsun modunda takılan misafirlerini ağırlıyor. Ya da balığı taze taze yemek isteyenleri… Garipçe Köyü kahvaltı mekanları ve balık restoranları arasında Asma Altı Kahvaltı Ve Balık Evi, Qarip Restaurant yer alıyor. Ayrıca çay-kahve içmek için sahilde renkli masalı sandalyeli bir çay bahçesi mevcut. Burada çay ve soda 2.5 TL. Hafta sonları erken yola çıkıp gitmekte fayda var. Bizim gittiğimiz öğle vakitlerinde doluluk oranları hayli yüksekti.
Rumeli Feneri Köyü
Garipçe Köyü gezisi bitince sonraki rota eski adının Panion odluğu söylenen Rumeli Feneri Köyü oluyor. Garipçe ile Rumeli Feneri Köyü arası yaklaşık 3 km. İki yer arasında İETT 150 numaralı hat çalışıyor. Sarıyer’e bağlı balıkçı köyü olan Rumeli Feneri Köyü Anadolu Feneri’nin tam karşısında bulunuyor.
Rumeli Feneri Köyü Gezi Rehberi
1910 Doğumlu Çınar Ağacı Rumeli Feneri Köyü gezisine bu ağacı görmeden başlamamak lazım ki görülmeyecek gibi de değil. Hemen merkezde devasa gövdesiyle ortamı püfür püfür estiren bu 1910 doğumlu çınar ağacı Rumeli Feneri ile birlikte adeta sembol olmuş. Garipçe Köyü’ne nazaran daha büyük bir yer Rumeli Feneri Köyü.
Rumeli Feneri
Rumeli Feneri ya da Türkeli Feneri, İstanbul Boğazı’nın Karadeniz’le birleştiği kuzey ucunda yer alan bir deniz feneri. Ya şu hayatta deniz fenerleri kadar özel bir yapı var mı bilmiyorum, şahane değiller mi? Hemen karşısındaki Anadolu Feneri’nden 2 deniz mili uzakta yer alıyor Rumeli Feneri ve bu iki feneri birleştiren çizgi İstanbul Limanı’nın kuzey sınırını oluşturuyor. Rumeli Feneri, Kırım savaşı sırasında Fransız ve İngiliz gemilerinin Boğaz’ın ve Karadeniz’in girişlerini görebilmeleri için yapılmış. Yapı olarak bir Fransız yapısı. Türklere 1933’te Fransızlara verilen 100 senelik işletme imtiyazı iptal edilince geçiyor. 30 metre boyunda olan Rumeli Feneri, beyaz ışığı ile 18 deniz mili uzaktan görülebiliyor. Yani tam olarak 28,968192 km. Hayır, rakamlara random basmadım. Hesap bu. Yine Rumeli Feneri içerisinde yer alan Sarı Saltuk Dede Türbesi, buraya gelenlerin uğradığı diğer bir durak.
Feneryolu Kuş Gözlemevi
Rumelifeneri Köyü’ne veda edip Belgrad Ormanları’na doğru yol alıyoruz. Yol kenarında duran arabaları görünce bunlar bu açıdan nasıl manzara izler, saçma değil mi diye düşünürken olayın yol kenarı manzarası olmadığını anlıyoruz. Meğer orada İstanbul’da bu zamana kadar varlığından bi haber olduğum Feneryolu Kuş Gözlem Evi varmış. Fakat manzara konusunda doğru tahmin yapmışız, o ayrı. Çünkü kulenin tepesinden manzara işte böyle gözüküyor.
Arabayı yol kenarına park ediyoruz ve ormanın içinden 300 metre yürüyüp kuleye ulaşıyoruz. Kulenin altında Yaban Akademi var. Burada yaban hayat ve outdoor aktiviteler için eğitim düzenliyorlar. İlgilenen olursa Yaban Akademi linkine tıklasın. Kulenin manzarası efsane. Bizden başka orada yabancı arkadaşlarını gezdiren üniversiteli bir grup ile iki çift bulunduğu için burayı bilen sayısının az olduğu yönünde düşüncelerim oluşuyor. Bu arada Feneryolu Kuş Gözlemevi özellikle kuşların göç zamanı anlamlı. Yoksa only manzara.
Rumeli Feneri Köyü Kahvaltı ve Balık Mekanları
Garipçe Köyü gibi Rumeli Feneri Köyü de hafta sonu kahvaltıya gelenlerin akın ettiği bir yer. Kahvaltı kadar balıkçıları da ziyaretçilerin uğrak noktası. Garipçe Köyü’ne göre birkaç fazla daha alternatife sahip. Bunlar arasında Menekşe Bahçesi, Mendirek, Giritli Çiftliği, Salaş Barınak, Seyr u Sefa, Yalçınkaya, Roka Balık, Fenerli Selim Usta ve köy kahvesindeki çay bahçesi bulunuyor.
Menekşe Bahçesi
Rumeli Feneri Köyü’ne gelenlerin sıkça tercih ettiği, hem kahvaltısı hem deniz ürünleri ile ilgi gören Menekşe Bahçesi, köy mezarlığının hemen karşısında. Manzarası ve dekorasyonu çok güzel. Ama aynı güzellik balıklarında bana göre mevcut değil. Bir porsiyon istavrit ve bir porsiyon kalamar söyledim. Her ikisi de çok yağlı geldiği için bitiremedim. Balık ve deniz ürünleri benim için mühim bir konu, sizi bilemem. Fiyatlar ise şöyle; istavrit 20 TL, Kalamar 20 TL, soda 3,5 TL; kahvaltı fiyatı açık büfe olmak üzere kişi başı 35 TL.
Belgrad Ormanı Bentler Tabiat Parkı
Feneryolu Kuş Gözlem Kulesi’nden yola devam ediyoruz. Hedef Belgrad Ormanları. Kuleden yaklaşık 20 km sonra Belgrad Ormanı’na varıyoruz. Tabii Belgrad Ormanı dediğimiz şey çok şükür ki henüz kocaman. İstanbul’un nadir kalan en önemli yeşil alanlarından biri. Belgrad Ormanı su kemerleri, ağaç türleri ile İstanbul’un nefes alabildiği en önemli kaynak. Gezmek için kısıtlı süre varsa ve piknik olayına da girilmemişse o zaman şöyle bentlerin olduğu Belgrad Ormanı Bentler Tabiat Parkı görülebilir. Belgrad ormanlarının içinde 6 adet Bent mevcut. Bunlar Kömürcü bent, Büyük bent, Ayvat bendi, Valide bendi, Kirazlı bent ve Sultan Mahmut Bendi.
Farsça kökenli bent kelimesi su seti anlamına geliyor. Peki neden ormanın adı Belgrad? Hadi bakalım. Bunu hiç düşündünüz mü? Belgrad Ormanı’nın Belgrad ile bir ilgisi var. Bildiğimiz Sırbıstan Belgrad ile. O da şöyle; Kanuni Sultan Süleyman, 1521 yılında Sırbistan seferinden dönerken birkaç Sırp esirini de yanında getirir. O esirler de, ormanın içerisinde bir köye yerleştirilir. Köyün adına da Belgrad Köyü denir. Daha sonra bu köy ormandan ayrılmak zorunda kalınca bölgenin adı Belgrad Ormanı olarak kalmış. Köyün ormandan ayrılma sebebi ise köyde yaşayan insanların bentlerdeki suları kirletmesi imiş. Çünkü o zamanlar İstanbul’un su ihtiyacını bu bentler sağlıyormuş. Belgrad Ormanı Bentler Tabiat Parkı ücreti araç 10 TL, yaya ücretsiz. Ve biz tabii ki ölücü gezenler olarak arabayı dışarı park edip yürüdük.
Atatürk Arboretumu
Belgrad Ormanı’ndan dönerken yol üzerinde Atatürk Arboretumu ile karşılaşılıyor. Zaten kendisi Belgrad Ormanları’nın devamı. Daha önce kış dönemi gittiğim Atatürk Arboretumu’nu bir de yazın görmek üzere içeriye giriyorum. İçeride piknikti, mangaldı öyle şeyler yok. Çünkü sahip olduğu bitki ve ağaç çeşitleri ile Atatürk Arboretumu bir nevi açık hava ağaç müzesi. Atatürk Arboretumu ücretleri hafta içi tam 5 TL, öğrenci 2 TL; hafta sonu Tam 15 TL, öğrenci 5 TL. Orman Fakültesi öğrencileri ise ücretsiz. Pazartesi günleri hariç her gün gün açık. Cumartesi günü 19.30’da kapanıyordu bunu da ziyaret esnasında öğrendik.
Kemerburgaz Eğri Kemer (Kovuk Kemer)
Unkapanı’ndaki meşhur Bozdaoğan Kemeri’ni bilen vardır. İstanbul’un kemerleri zaten başlı başına meşhur ama sizce neden ısrarla Kemerburgaz’daki Eğri Kemer’i görmek istedik sayın seyirciler? Çünkü bu kemer hem bir Mimar Sinan eseri, hem de Cüneyt Arkın’ın Malkoçoğlu’nda atlayış sahnelerini çektiği yer. Eyüp ilçesinin Kemerburgaz mevkiinde bulunan Eğri Kemer ya da diğer adı ile Kovuk Kemere gitmek için 48L Göktürk Köyü-4.Levent Metro, 48E Göktürk Köyü-Eminönü, 48 Göktürk-Mecidiyeköy, 48A Göktürk Köyü-Kazlıçeşme Marmaray buradan geçen İETT otobüslerini kullanabilirsiniz.
Eğri Kemer bu rotayı takip eden güzel bir durak. Ve gelelim bu rotayı çizerken gözümde canlanan hatta bu rotayı sırf onun için hazırladığım döner gerçeğine. Kemerburgaz Kardeşler Lokantası‘ndaki etlerin Balıkesir’den geldiğini duyunca ben burada döner yemeyeyim de nerelerde yiyeyim dedim ve inanır mısınız dönere özel rota çizdim. Fakat gel gelelim Kemerburgaz Kardeşler Lokantası döneri 15.00’da bitiriyormuş. Lokantayı da 20:00’de kapatıyormuş. Tabii döner yiyecem diye istavrite de gider yapmıştım ya yukarıda hatırlarsanız, heh işte akşam dokuza kadar öyle ne de güzel döner yiyemedik diye dolanıp durdum. Olur da giderseniz Kemerburgaz Kardeşler Lokantası’nın saatlerine dikkat ediniz ve yerseniz döner, pazı, düğün çorbası ve kabak tatlısını deneyiniz.
Garipçe Köyü’ne ve Rumeli Feneri Köyü’ne Nasıl Gidilir?
Arabayla; Biz Garipçe Köyü’ne arabayla gidiyoruz ve sabah erken saatlerde İstanbul Avrupa Yakası, Bakırköy’den yola çıkıyoruz. Bakırköy-Garipçe Köyü arası yaklaşık 50 km kadar. Maslak üzerinden Sarıyer’e, oradan da ilk durağımız olan Garipçe Köyü’ne varıyoruz. Gidiş-dönüş süremiz de yaklaşık 160 km tutuyor. Arabayla Garipçe Köyü gezimiz sonrası dönüşte yeni otobanı kullandık. Bu yol sizi direkt Bahçeşehir’den Tem’e bağlıyor. Bu yolu kullanmanın da ücreti 4.5 TL. Garipçe Köyü kara yolu ulaşımı için Google Maps haritasına tıklayınız.
Toplu Taşımayla; Garipçe Köyü’ne gitmek için İstanbul’daki toplu taşımaları kullanmak mümkün. İstanbul’un her neresindeyseniz bir şekilde Yenikapı-Hacıosman metrosuna kendinizi atın ve son durak olan Hacıosman’da inin. Hacıosman’dan Garipçe Köyü’ne gitmek için 150 Hat Numaralı İETT Hacıosman-Rumeli Feneri otobüsüne binin. Bunun dışında Taksim’den 40 Hat numaralı İETT Rumeli Feneri-Garipçe-Taksim otobüsü de diğer bir alternatif. Fakat bu hat 150 no’lu hat kadar sık sefer yapmıyor. Garipçe Köyü ve Rumeli Feneri Köyü otobüs seferleri için buraya tıklayınız.