Gelibolu yemek rehberi dosyasını a-çı-yo-rum. Bu yıl kendimi Trakya ve Ege Bölgesi’ne adadım saygıdeğer okurlar. Zira buralar hem İstanbul’a yakın gidilecek yerler arasında yer alıyor hem de tarih, kültür, yeme içme, deniz, eğlence adına ne varsa vadediyor. Ya siz nasıl bir kralsınız? Yalan yok şimdi kendilerine bahar aylarını yakıştırsam da siz gönül dostlarım için yazın sıcağında dahi gezmeye ara vermedim. Ama yeme içmeye verdim. Temmuz ayında gittiğim Gelibolu’da 40 derece sıcakta gidebildiğim yerlere gittim ama benim önerilerimi siz bir de baharda kışta görün peheeyt.
Gelibolu, hem kış aylarındaki şehitlik ziyareti hem de yaz aylarındaki deniz tatili nedeniyle aslında yılın her dönemi turizmle iç içe. 18 Mart Çanakkale Zaferi haftasında yerli ve yabancı turistlerin ziyaretlerini kabul eden Çanakkale’de en çok ziyaret edilen yer Gelibolu oluyor. Bu yüzden de her mevsim ayrı bir yoğunluğu var bu bölgenin.
* Çanakkale’ye geçip oralarda da bir şeyler yemek isteyenler için Çanakkale’de nerede ne yeniryazısının linkini de bıraktım gitti.
* Gelibolu’da gezilecek yerlerrehberi de güncellenerek yeni rotalarıyla huzurlarınızda. Gezi rehberi ile birlikte Gelibolu yemek rehberi için bir sonraki gidişimde uğrayabileceğim tüm önerileri de yorum olarak bırakabilirsiniz. Ben Gelibolu’danerede ne yenir rehberi için birkaç öneri ile geldim size ama neden daha da çoğalmayalım ki.
Gelibolu Yemek Yerleri Rehberi
Gelibolu fazla büyük bir yer olmadığı için yeme içme konusunda kararsızlıklar yaşayacağınız, acaba oraya mı yoksa buraya mı gidelim diyeceğiniz bir yer değil. Taktik maktik yok, bam bam bam yerler var. Tabii her gelen aynı yerlere gideceği için oralara gitmeden rezervasyon yaptırmanız da şart. Bir akıllı biz değiliz şu dünyada. Eğer Gelibolu merkezde bir gün hatta birkaç saat geçireceğiniz bir süreniz varsa bizim gibi Gelibolu çarşıda soğuğu alabilirsiniz.
İlhan Restoran
Gelibolu yeme içme denildiğinde ilk önerilen, araştırıldığı vakit her yerde karşımıza çıkan yer İlhan Restoran oldu. Gelibolu merkezde, feribotların kalktığı limanda yer alan İlhan Restoran, Gelibolu’nun en ünlü restoranı. Bizim burada yemek yiyebileceğimiz tek gün cumartesiydi ve sabah erken saatte arayıp yer sorduğumda akşam full olduklarını söylediler. Kenarda bir masaları vardı ama deniz kenarı için söz veremediklerini yine de ilgileneceklerini belirttiler. Zaten ben sıcaktan kendimi Eceabat Sağlık Ocağı’nda bulduğum için akşam menusunu serum olarak aldım ve Gelibolu yeme içme rehberine kökten çözüm getirdim asdasdff. Kısmetse havalar serinken gidip paşa paşa yemeğimi yerim ama bana şimdiden deniz kenarına masa ayır be İlhan Usta!
Tarihi Zafer Peynir Helvacısı
Çanakkale’de ne yenir sorusunun da soru mu kardeşimlik cevabı tabii ki peynir helvası oluyor. Çanakkale merkezde yediğim Kadir Usta peynir helvasının tadı hala damağımdayken Gelibolu’nun 4 kuşaktır peynir helvacısı olan Zafer ile ikinci darbeyi vurdum kendime. Burası gerçekten de tarihi bir helvacı. 1860’lı yıllarda Gelibolu’nun Cevizli köyünde dünyaya gelen Seyit Ali’nin sahip olduğu büyükbaş hayvanlarını sürmek için yardıma gelen eşe dosta kendi yaptığı tatlıyı ikram etmesiyle başlıyor her şey. İlk zamanlar ismi çoban helvası olan bu helva zamanla Seyit Ali’nin oğlu Emin Kayyar tarafından da yapılmaya başlanıyor. Derken iş kardeşlere ve damada devrediliyor.
İlk zamanlar Şen Pastanesi olan pastanenin adı damat Süleyman Batır’ın kardeşinin Kore Savaşı’na katılmasıyla adını Zafer’e çevirmiş. Kardeşi Kore’de iken Süleyman Batır ona bir mektup gönderir ve oğlunun olacağını yazar. Gelen cevapta “ismi Zafer olsun” yazınca pastanenin de bebeğin de adı Zafer olur. Hikayesinin güzelliği kadar tadının da şahane olduğu bir peynir helvası yapılıyor burada. İki çeşit peynir helvası var; biri irmik, tereyağı ve yumurtanın bulunduğu fırınlanmış helva diğeri de Zafer’in ünlü tuzsuz beyaz peynir, şeker ve undan yapılan klasik helvası. Ben klasik olanı tercih ettim. Bir porsiyonu 6 tl, kilo ile alıp kargo ile gönderiminde ise bir sorun olmuyor.
Roma Dondurmacısı
Yine tüm olayların geliştiği Gelibolu çarşısındayız. Halkın tercih ettiğini gördüğümüz dondurmacı Roma Dondurmacısı’na gittim bu sefer. Ama yemedim, sadece uzaktan sevdim. Peynir helvası yedikten sonra daha fazla bu sıcakta bir şey yiyemezdim. Şubat ayında Kopenhag’da dondurma yiyebiliyorum ama yazın 30 derecede elim kolum bağlanıyor. Yine de, dondurmaların topunun 2 tl olduğu bilgisini acar muhabirlik tecrübelerimle öğrendim. Öndeki çocuğun dondurmasından anladığım kadarı ile de güzel göründüğünü söyleyebilirim. Gelibolu yemek rehberi listesine dahil edildiyse devam ediyorum.
Alaeddin Kemerli
Bir anda karşıma çıkan, böyle beklenmedik, internetten bulamadığım bilgilerin beni bulmasına ba-yı-lı-yo-rum. Gelibolu’dan sardalya alacağım ve hedefim bu. Eski bir dükkanın önünde durdum ve kafamı kaldırdım ki sardalyacı burası. Hemen kapı önündeki amcaya bu isimle bir başka yer daha var ikisi aynı yer mi yoksa ben mi yanlış geldim diye sordum! Dedi yok akrabalık var ama firmalar farklı. Eski ve hikayesi olan her yerde var olduğum için çekiyor işte durduramıyoruz.
Bilen bilir ama bilmeyen için Türkiye’nin ilk balık konserve üreticisi Alaeddin Kemerli, başta sardalya olmak üzere konserve balık ürünleri ile hem çok lokal hem de tarihi bir durak. Kızlı Sardalya adıyla satılan ürünün hikayesi ise resmen Bizden Kaçmaz kameralarına yakalandı. Konserve üreticisi olan Alaeddin Kemerli, 1928 yılında fabrikasını kurar ve yanında çalışan bir işçi kıza aşık olur. Fakat kız ertesi gün işten ayrılır. Aşk acısının verdiği ilhamla Alaeddin Kemerli, ürettiği sardalya konservesine ‘Kızlı Sardalya’ ismini verir. Aşk acısı sadece şarkı sözü yazdırmıyor görüyorsunuz bir marka da yaratıyor. Dükkanın yeri Gelibolu sahilinde, çarşının hemen girişinde. Ben tuzsuz ve tuzlu kızlı sardalya aldım buradan. Bir kutu sardalyanın fiyatı 7 TL. İçeride çok fazla çeşit yok. Çünkü fabrika deprem zamanı zarar görmüş.
Selahattin Kemerli
Üç dört dükkan ileride yer alan Selahattin Kemerli, tam olarak aynı soyad ama farklı dükkanlar karışıklığını bana yaşatan dükkan oldu. Burası daha modern bir dükkan ve içeride çok fazla çeşit var. Buradan da palamut ton balığı ve ançuez aldım.
Tan Fırını
1845 yılında kurulan Tan Fırını, Gelibolu çarşısına yakın bir yerde. Cami ile Gelibolu Eczanesi kesişimindeki Tan Fırını ekmek alma ihtiyacı duymasanız da uğrayabileceğiniz yerlerden biri bence. Kahvaltı yapmak için zeytin, peynir alıp buradan da ekmeği kapıp sahile inmek tam bana göre bir hareket olsa da bu gezimde sıcak sebebiyle yaşadığım sağlık problemleri nedeniyle böyle bir güzellik yapamadım kendime.
Fatma Kadın Koyu Cafe Beach
Fatma Kadın Koyu, Gelibolu koyları arasında tesis hizmetleri bulunan koylardan biri. Buradaki cafe beach’te denize girebilip gölgede oturabilmek mümkün. Fiyatlar ise İstanbul ayarında. Bira 15 TL mesela. Şezlonglar da 10 TL.
Gelibolu’da Nerede Kahvaltı Yapılır?
Gelibolu yemek rehberi için gönül isterdi ki şöyle listelerce uzayan kahvaltı önerisi verebileyim ama ya ben bulamadım ya da Gelibolu’da kahvaltı mekanı yok. Bulabildiklerim Hamzakoy Limon ve Lezzet Konağı idi. Biz sahil şeridinde bir yer istediğimiz için rotayı Limon’a çevirdik ama erken saatlerde gittiğimiz için henüz hazırlık yapmamış gibilerdi, bu yüzden kapıdan dönüp yandaki mekana yöneldik. Orada da serpme kahvaltı 25 TL olunca hemen bir iki dakika uzaklıktaki Hampton Hilton’a gidip kahvaltı ne kadar diye soralım dedik. Açık büfe 29 TL cevabını alınca da başka seçenek aramaya gerek duymadık. Eğer kahvaltı mekanı önerisi olan varsa Allahını seven yorum bıraksın.
Gelibolu’da gezilecek yerler mevsimine ve sizin buraları nasıl gezmek isteyeceğinize göre değişiyor. Bu yüzden yazıda mevsimine ve ihtiyaca göre ayrı ayrı rotalar vermeye çalışacağım. Bu kapsamda epey geniş, güzel mi güzel bi Gelibolu rehberi hazırlamış oluyorum, ablanız kurban olsun size.
İstanbul‘a yakın gidilecek yerler arasında her anlamda güzel bir yer şu Gelibolu. Tarih desen var, deniz desen var, yemek desen var. Araba ile de gidilir, otobüs ile de, uçakla da. Bu yüzden bütçenize, zamanınıza ve tercihinize uyan Gelibolu gezisi planlamanız sorunsuz bir şekilde gerçekleşebilir. Sorunsuz derken, benim gibi yazın serum yemeden gezebilen kitle için diyorum. Nicole Kidman tenliler için yaz ayları iptal arkadaşlar.
Türkiye tarihinin dönüm noktası olan Çanakkale, hem ülke bağımsızlığının kapılarını aralamış, hem de birçok ulusu aynı göğün altında buluşturmuş özel bir yer. Her yıl, 18 Mart Çanakkale Zaferi haftası dolayısıyla gerek yurt içinden gerekse yurt dışından yüzlerce insan Çanakkale’nin tarihe damga vuran Gelibolu Yarımadası yollarına düşüyor ve geçmişin izlerine bugün de tanıklık ediyor. Benim Gelibolu gezim de hem şehitlik ziyareti hem de yaz tatili olarak iki farklı zaman dilimlerinde gerçekleşti. Çünkü her şeyden önce, Gelibolu Yarımadası ile Çanakkale Şehitliklerini bir günde gezmek mümkün değil. Bu yüzden kültür gezisi ile deniz tatilini ayrı planlamakta fayda var.
* 2017 yılında gittiğim Gelibolu gezi rehberi 2018 yılında güncellenmiştir. İlk olarak mart ayında Çanakkale konaklamalı gitmiştim ve tamamen şehitlik, müze kapsamlı kültür turu yapmıştım. İkinci gidişim de 2018 temmuzunda bu kez Gelibolu konaklamalı oldu. Sonra vay burası kapandı mı, vay şimdi oralar TOKİ olmuştur demeyin. Yazı güncel.
* Gelibolu yemek rehberinin en az Gelibolu’da gezilecek yerler rehberi kadar beklendiğini biliyorum, hadi tamam alın.
* Feribota binip, karşıya geçip, Çanakkale merkezini gezmek isteyen olursa Çanakkale merkezde gezilecek yerler linkini de bırakıyorum buraya.
* Çanakkale’de nerede ne yenir listesi de hazır. Gömülün peynir helvalarına, sardalyalara tamam hadi bunu da alın.
Gelibolu
Geçmişi çok eskiye dayanan Gelibolu, hem Yunancada ‘güzel şehir’ anlamına gelen Kallipolis’ten hem de kentin adının bir Galat (Yunanlıların ve Romalıların Galyalılara verdiği isim) yerleşimi olması sebebiyle Galliopolis’ten ismini alıyor. Kallipolis ismi, Osmanlı döneminde Türk diline adapte edilerek Gelibolu’ya dönüşüyor. Gelibolu, Asya ile Avrupa’yı birbirine bağlayan boğazın Trakya yakasında ve bir geçit yolu üzerinde bulunuyor. Çanakkale iline bağlı Gelibolu, Çanakkale Savaşları’nın yoğun olarak yaşandığı bir bölge olması nedeniyle tarihi bir öneme sahip. Gelibolu Yarımadası sınırları içerisindeki Eceabat’ta ve buraya bağlı 12 köyden 8’inde gerçekleşen Çanakkale Savaşı ile Gelibolu adı, tarih sahnesine kazınmayacak harflerle yazılıyor.
Gelibolu’ya Nasıl Gidilir?
Araba ile; İstanbul Avrupa Yakası’ndan araba ile Gelibolu’ya gitmek için Tekirdağ ya da Bursa güzergahını kullanabiliyoruz. Eğer önce Çanakkale’ye gidecekseniz, Tekirdağ güzergahı daha yakın olmasına rağmen bizim yaptığımız gibi Avrasya Tüneli’nden geçip Bursa-Bandırma istikametini takip edebilirsiniz. Bu yol Çanakkale için daha kısa oluyor. Ama önce Gelibolu varsa rotanızda, o zaman Tekirdağ-Keşan istikametinde gidilebilir. İstanbul Gelibolu arası yaklaşık 290 km. Önceliğiniz Çanakkale merkezi gezmek ise, Çanakkale’den Gelibolu’ya gitmek için feribotu kullanabilirsiniz. Feribot saatleri ve ücretleri için tık tık.
Otobüs ile; İstanbul’dan Çanakkale’ye otobüs yolculuğu biraz illallah getirse de aynı şey Gelibolu için geçerli değil. O feribot kuyruğunu beklemek bir işkence olabiliyor. Özellikle de yaz aylarında… O yüzden Şayet İstanbul’dan Gelibolu’ya direkt gitmek istiyor ve arabanız da yoksa (ki ben de Çanakkale yolculuğu için genelde otobüs kullananlardanım) internetten alacağınız uygun fiyatlı otobüs bileti ile Gelibolu’ya ulaşmak gayet kolay oluyor.
Uçak ile; İstanbul’dan Çanakkale’ye uçak ile gitmek 1 saatten daha az sürüyor. Eğer Çanakkale uçak biletini uygun fiyatlara bulduysanız o zaman tercih edebilirsiniz ama ilk rotanız Gelibolu olacaksa bence uçağa hiç gerek yok. İstanbul dışından gelecekler için ise uçak iyi bir alternatif olacaktır.
Gelibolu’da Gezilecek Yerler
Her ne kadar Gelibolu desem de aslında olayın bir kısmı Eceabat’ı da kapsıyor. Çanakkale’nin Eceabat ilçesi sınırlarında yer alan Gelibolu Yarımadası’nın tamamını gezmek için bir gün yeterli değil. Hatta bence hafta sonu da yeterli değil. Cumadan pazara Gelibolu gezisi yapacaksanız baştan söyleyeyim daha görmeniz gereken çok yer kalacak. Ya da şöyle daha net bir açıklama olur; Gelibolu Tarihi Milli Parkı 33 bin hektarlık bir alan. Bu alan içerisinde Türk şehitlikleri, yabancı şehitlikler, anıtlar ve kitabeler, 4 kale ve 8 tabya ile ilçe merkezi ve köyler yer alıyor. Sadece şehitlik ziyaretiniz iki günü alacaktır. Bu yüzden Gelibolu’da gezilecek yerler için benim gibi gezinizi kısım kısım yapabilirsiniz. Yani yazın ayrı gidin, baharda ayrı gidin.
Dur Yolcu Yazısı
Çanakkale’den feribota binip de karşı kıyıya yaklaştıkça insanın aklına kazınan “Dur Yolcu Yazısı”, burada göreceklerinizden sonra biraz mola verin ve düşünün der gibi tüm heybetiyle karşılıyor beni. Değirmen Burnu Tabyasının arkasında ve Kilitbahir Kalesi’nin sağ tarafında yer alan bu yazı, askerin bir eliyle tüfek tutup diğer eliyle şu dörtlüğü göstermesiyle resmedilmiş. “Dur Yolcu! Bilmeden gelip bastığın bu toprak, bir devrin battığı yerdir.” Şair Necmettin Halil Onan tarafından kaleme alınan bu şiir, Gelibolu’da askerlik yapan Seyran Çebi tarafından buraya nakşediliyor. Feribot kıyıya yanaşırken dizelerin dediği gibi durup düşünüyorum; bu topraklarda bağımsızlık uğruna yapmayacağımız hiçbir şey yoktur.
Kilitbahir Kalesi
Feribottan iner inmez Kilitbahir Kalesi selamlıyor bizi. Fatih Sultan Mehmet tarafından İstanbul’un fethinde Bizans’a boğazdan gelecek yardımı kesmek amacıyla yaptırılan Kilitbahir Kalesi’nin havadan görünümü bir goncayı andırıyor. Karşı yakadaki Çanakkale tarafında bulunan Çimenlik Kalesi ile karşı karşıya duran Kilitbahir Kalesi, Kültür Bakanlığı tarafından “Korunması Gereken Kültürel Varlık” olarak tescil edilmiş. Eski adı, denizin kilidi anlamına gelen “Kild-ül Bahir” olan Kilitbahir Kalesi ziyaretçilere açık. Fiyat 5 TL. Müze Kart geçerli.
Namazgah Tabyası
Gelibolu’da gezilecek yerler Namazgah Tabyası ile devam ediyor. Çanakkale Savaşlarında Cuma namazlarını kılmak için en korunaklı yer olan Namazgah Tabyası, ismini de bu özelliğinden almış. Kilitbahir Kalesi’ni ziyaret ettikten sonra karşılaşılan Namazgah Tabyası, 26 adet bonnet’den oluşuyor. Çanakkale Boğazı’nın en dar noktasına yapılan ilk ve en büyük tabya olan Namazgah Tabyasının biri müze olarak kullanılıyor. Tam 3, öğrenci 2 TL.
Seyit Onbaşı Anıtı
Namazgah Tabyasının ardından Seyit Onbaşı Anıtı’na varıyoruz. Bölgede iki farklı Seyit Onbaşı heykeli var. Bizim uğradığımız Rumeli Mecidiye Tabyası’ndaki (deniz kıyısında) değil, boğazı tepeden gören alanda bulunan anıt. Çanakkale Savaşı’ndaki kilit isimlerden biri olan Seyit Onbaşı, 214 kg’lık top mermisini sırtlar ve İngiliz zırhlısını vurarak Çanakkale Savaşı’nın seyrini değiştirir. Balıkesir Havran’a bağlı Çamlık Köyü’nde dünyaya gelen Seyit Onbaşı’nın mezarı, kendi adıyla anılan Koca Seyit Köyü’nde bulunuyor.
Havuzlar Şehitliği ve Halil Paşa Çeşmesi
Seyit Onbaşı heykelinin ardından sırada Havuzlar Şehitliği ve anıtı var. Önce dikkatimi ağaçlar çekiyor ve burada durmama da bu ağaçlar neden oluyor. 2 devasa ağacın ortasında yer alan anıt, Kerevizdere Bölgesi’nde şehit düşen askerlere adanmış. Havuzlar Şehitliğinin bulunduğu alanda Türk askerleri temizlenir, tedavi edilir ve su içer dinlenirmiş. Anıtın hemen karşısında yer alan Halil Paşa Çeşmesi de bölgedeki su kaynaklarından biri zaten.
Çanakkale Destanı Tanıtım Merkezi
Gelibolu’da gezilecek yerler için mutlaka uğranılması gereken bir yer burası. 8600 metrekarelik büyük bir alanda yer alan Çanakkale Destanı Tanıtım Merkezi, ileri teknoloji simülasyon yöntemleri ile tarihi yeniden canlandırıyor. Tanıtım Merkezi’ni gezmek için 1.5 saat gibi bir süre ayrılması gerekiyor zira içeride toplam 11 salon var ve maksimum 50 kişi alıyor.
Mehmetçiğe Derin Saygı Anıtı
Gelibolu Milli Parkı içerisinde yüzlerce anıt var ve her birini mutlaka görmeye çalışıyoruz. O anıtlardan biri de Kocatepe Conkbayırı yolu üzerinde yer alan Mehmetçiğe Derin Saygı Anıtı. Bu anıtta bir Türk askeri, Avusturalyalı bir yaralı subayı siperine taşıyor.
Kanlısırt Kitabesi
Anıtlar kadar kitabeler de Gelibolu Milli Parkı içerisinde çokça bulunuyor. Bu kitabeler arasında dikkat çeken Kanlısırt Kitabesi’nin bulunduğu alan, 18-19 Mayıs gecesi düzenlenen gece taarruzunda yaklaşık 10 bin askerin şehit düşerek en fazla zayiat verdiğimiz yer. Bu öyle bir derin acıdır ki, taraflar bir araya gelerek askerlerin defnedilmesi için bir günlük ateşkes ilan etmişler.
Lone Pine (Yalnız Çam) Mezarlığı ve Anıtı
Kanlısırt Kitabesi’nden 57. Piyade Alayı Şehitliği’ne doğru devam ederken sol tarafta bir mezarlık bulunuyor. Bu mezarlıkta yatan askerlerin çoğunluğunu Anzak askerleri oluşturuyor. Adını Anzakların 25 Nisan tarihinde yaptıkları çıkartmada gördükleri tek çam ağacından alan Lone Pine (Yalnız Çam) Mezarlığı, 6 bin 103 askerin anısına yapılmış.
57. Piyade Alayı
Çocukken aklımda kalan Çanakkale rakamları var. 19. Tümen, 57. Alay gibi… O zamandan bu zamana Mustafa Kemal Atatürk’ün yer aldığı cepheleri tek tek okudum. Çanakkale Savaşı’nın seyrini değiştiren 57. Piyade Alayı’nın mermisi bitmiş, süngüyle savaşa devam etmiş ve kendilerinden katbekat büyük bir orduya “ben size saldırıyı emretmiyorum; ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar geçecek zaman içinde yerimizi başka kuvvetler ve başka komutanlar alabilir” inancıyla göğüs germiş.
57. Alay anıtının ve temsili şehitliğin bulunduğu alan, Gelibolu’da gezilecek yerler içerisinde insana en dokunan yerlerden biri muhtemelen. Çanakkale Savaşı sonrası da cepheye giden 57. Alayın anısına bugün, Türk ordusunda 57. Alay bulunmuyor. Alayın sol tarafında kalan otoparkta ise bir asker anıtını bulunuyor. Elinde süngüsüyle taareuz eden Türk askerini betimliyor.
En Yaşlı Gazi Hüseyin Kaçmaz Anıtı
57. Alay şehitliğinin içerisinde yer alan En Yaşlı Gazi Hüseyin Kaçmaz Anıtı, bir küçük kız çocuğu ile selamlar sizi. Öyle bir hikayesi ve yüreği var ki insan ne düşüneceğini gerçekten bilmiyor o an. Çünkü Hüseyin Kaçmaz’ın Balkan harbi sırasında esir düşüp tırnakları sökülüyor. Yetmiyor, Çanakkale savaşlarına katılıyor ve Conkbayırı’nda gazi oluyor. Buraya kadar demiyor. Çanakkale Savaşı’nın ardından Kurtuluş ve Dumlupınar Savaşı’na da katılıyor. İstiklal madalyası ile onurlandırılan Hüseyin Kaçmaz, 110 yaşında vefat ediyor ve en yaşlı gazi unvanına sahip gazimiz oluyor.
Conkbayırı
Çanakkale Savaşlarının en şiddetli yaşandığı yerlerden biri olan Conkbayırı’nda Mustafa Kemal Atatürk’ün “Ben size saldırıyı emretmiyorum; ölmeyi emrediyorum” dediği 261 rakımlı tepe, Mehmet kitabeleri,Yeni Zellanda Ulusal Anıtı ile Conkbayırı Atatürk Zafer Anıtı bulunuyor. Mustafa Kemal Atatürk’ün hayatını kurtaran saatinin parçalandığı yer,Üsteğmen Nazif Çakmak Anıtı, Türk siperleri veAtatürk’ün gözetleme yeri de görülecek diğer noktalar.
Çanakkale Şehitler Anıtı
Gelibolu’da gezilecek yerlerin en çok ziyaret alan noktası, Çanakkale Şehitler Anıtı. Çanakkale Boğazı’nın ucunda Morto Koyu önündeki Hisarlık Tepe üzerinde yer alan anıt, Çanakkale’de hayatını kaybeden Türk askerlerin anısına yapılıyor. Dört ayak ve bir kubbeden oluşan Çanakkale Şehitler Anıtı’nın yüksekliği 41,7 metre. Doğan Erbaş, Feridun Kip ve İsmail Utkular tarafından tasarlanan anıt, şehit askerlerin göğe yükselişini temsil ediyor.
Çanakkale Şehitler Anıtı’nın bulunduğu alanda ayrıca Mehmetçik Anıtı, Türk Bahçesi, Mustafa Kemal Çanakkale’de Anıtı, Yaralı Asker Anıtı, Meçhul Asker ve Türk Şehitliği bulunuyor. Türk şehitliğinde isimleri tespit edilmiş 59 bin 408 şehidimizin isimlerinin yazılı olduğu sembolik bir mezarlık var.
Bu mezarlıklardan sadece biri gerçek. Arıburnu Muharebesi sonrasında Avustralya’ya götürülen ve sonrasında Türkiye’ye iade edilen isimsiz bir asker yatıyor orada. Sadece kafa tası olarak iade edilen ve kimlik tespiti yapılamadığı için ismi yazmayan şehit askerin mezar taşında “Meçhul Asker” yazıyor.
Seddülbahir Kalesi
Venedikliler’in Limni ve Bozcaada işgallerinin ardından yapılan Seddülbahir Kalesi, restorasyon nedeniyle ziyarete kapalı. Denizin seddi adını taşıyan Seddülbahir Kalesi, 17 dakika boyunca bombardımana uğraması nedeniyle büyük ölçüde tahribat almış.
İlk Şehitler Anıtı
Seddülbahir Kalesi’nin hemen yanında yer alan İlk Şehitler Anıtı da Gelibolu’da görülecek bir başka anıt. Seddülbahir Kalesi’nin 17 dakikalık bombardımana maruz kaldığı alanda yer alan İlk Şehitler Anıtı, 3 Kasım 1914’te 86 askerin şehit düşmesiyle, Çanakkale Savaşı’ndaki ilk şehitlerin verilmesine adanmıştır.
Diğer Önemli Yerler
Gelibolu’da gezilecek yerler için eğer ikinci bir günüm olsaydı, aşağıda gidemediğim yerlere de gidecektim. Bir sonraki seyahatim için hem bana hem de gidecek olanlara gelsin…
Eceabat Tarihe Saygı Parkı: Eğer zamanınız varsa Kilitbahir’den önce Eceabat Tarihe Saygı Parkı’na uğrayabilirsiniz. Burada minyatürler, canlandırmalar ve oldukça büyük üç boyutlu Gelibolu Yarımadası haritası bulunuyor. Gelibolu’da gezilecek yerler içerisinde es geçilmemesi gereken yerlerden biri.
Anafartalar Ovası:Türk Ordusu’nun Kara Savaşları öncesi savaşa hazırlandığı ve beklediği Anafartalar Ovası da Gelibolu’da gezilecek yerlerden biri.
Bigalı Köyü: Düşman birliklerinin ilk çıkarmayı yaptığı, düşmana kurşunun ilk sıkıldığı Bigalı Köyü, Mustafa Kemal Atatürk’ün savaşı beklediği yer olması sebebiyle önemli bir konumda. Bigalı Köyü’nde aynı zamanda Atatürk Evi Müzesi bulunuyor. Benim gittiğim dönemde restorasyonda olduğu için kapalı olan Atatürk Evi, ziyarete açıldıysa Gelibolu’da gezilecek yerler arasında yer almalı.
Büyük Anafarta Köyü:Bigalı Köyü’nün ardından Büyük Anafarta Köyü’nde yer alan şehitlikler ziyaret edilebilir. Ardından Türk Ordusu’nun Kara Savaşları öncesi savaşa hazırlandığı ve beklediği Anafartalar Ovası‘na gelinir ve Anzac Koyu ve Tören Alanı‘na varılır.
Ertuğrul Koyu: Vakit varken güney cephesine devam edin. Gelibolu Yarımadası’nın en uç noktası olan bu bölgede Ertuğrul Tabyası, İngiliz Anıtı, Ezineli Yahya Çavuş Anıtı veYahya Çavuş Şehitliği bulunuyor.
Alçıtepe Köyü veSalim Mutlu Müzesi ziyaretleri ile güney cephede ilerlemeye devam edin.
Şahindere Sargı Yeri Şehitliği: Çanakkale şehitlikleri içerisinde gerçek şehitlik olarak bilinen bu bölgede Gerçek Şehit Mezarlıklarını ziyaret edin.
Soğanlıdere: Çanakkale savaşlarının yaşandığı önemli alanlardan biri olan Sopanlıdere’yi de görüp şehitlik turunu bitirebilirsiniz.
Gelibolu Mevlevihanesi: Derviş yetiştirilen 15 Mevlevi Asitanesi’nden biri olan Gelibolu Mevlevihanesi, bu 15 asitanesi içinde en görkemli Semahaneye sahip mevlevihane. Çanakkale Savaşları sırasında cephanelik olarak kullanılan mevlevihanede bugün düzenli olarak sema törenleri yapılıyor.
Çanakkale Şehitlikleri Nasıl Gezilir?
Çanakkale Şehitliklerinin gezilmesi için arabaya ve anlayabilinmesi için bilgiye ya da bir rehbere ihtiyaç var. Şayet arabayla gidiyorsanız mümkün olduğunca tabelaları takip etmenizi ve Gelibolu Milli Parkı’nın ve şehitliklerin haritasını edinmenizi öneririm. Bir öneri ise mümkün mertebe erken saatlerde buraya gelin çünkü turlar inanılmaz kalabalık geliyorlar. Eğer arabanız yoksa ve farklı illerden turlarla gitmeyi düşünüyorsanız birçok tur firması Çanakkale ve Gelibolu’ya hem günübirlik hem de bir gün kalmalı turlar düzenliyor. Genelde çok kalabalık anlarda katılım olduğu için tur konusu bana uzak kalsa da iyi bir rehbere denk gelmenin avantajını da yaşatabilir.
Arabayla geldiniz ama Gelibolu’yu ve şehitlikleri yakından tanımak istiyorsunuz; ya da arabanız yok ve şehitlikleri nasıl gezeceğinizi düşünüyorsunuz. Bunun için Çanakkale merkezde tur düzenleyen acentelere danışabilirsiniz. Ya da benim gibi Kilitbahir’de yolda biriyle tanışır, kendisinin rehber olduğunu öğrenir ve dört ayak üstüne düşersiniz. Yolda karşılaştığım Engin Kiraz Bey, Gelibolu Milli Yarımadası’nı gezdiriyor. Ben geç bir karşılaşma yaşadım kendisiyle, rehberliği nasıldır bilemem ama ola ki fiyat almak isterseniz ya da rehber arayışınız varsa 0545 626 77 41 telefon numarasından kendisine ulaşabilirsiniz.
Bayraklı Baba Türbesi
Fener Tepesi üzerinde bulunan Bayraklı Baba Türbesi, onlarca bayrakla donatılmış olmasıyla dikkat çekiyor. Osmanlı Donanması’nda bayraktarlık yapmış Karacabey adındaki denizci asker, Bizans donanması ile yapılan savaşta elinde sancağı ile şehit düşer. Mezarının bulunduğu bu türbede ise şehit düşmesine ithafen her yer bayraklarla donatılır ve zamanla bayraklar dilek dilerek çoğalmaya başlar. Gelibolu’da gezilecek yerler listesinde mutlaka yer alması gereken farklı bir türbe bence burası.
Fener Tepesi
Bayraklı Baba Türbesi’nden 2-3 dakika uzaklıkta yer alan Fener Tepesi, Gelibolu’ye tepeden bakılabilen harika bir manzaraya sahip. Tam bu noktadan tüm Çanakkale Boğazı görülüyor neredeyse. Fener Tepesi’nde yer alan deniz feneri ve mesire alanı da buraya kadar gelmişken uğradığım yerlerden biri oldu. Oh tepelerdeyiz eser misler gibi dedim ama temmuz ayında gidildiğinde bu beklentilere girilmemesi gerektiğini anladım. Ayrıca çok çok bakımsız ve çöplüğe dönmüş olması nedeniyle de ufak bir kınamayı hak ettiniz belediye.
Dumlupınar Denizaltı Anıtı ve Çanakkale Boğazı Girişi
Fener Tepesi’nin tam aşağısında görülen açık hava müzesi Çanakkale Boğazı’nın girişinde yer alan Dumlupınar Denizaltı Anıtı‘nın bulunduğu bir alan. Sıcakta çok fazla dolaşamadığım için tepeden görebildiğim kadarıyla yetinmek durumunda kaldım. Sıcakta değil de gezilebilecek aylarda gittiğimde tekrar Gelibolu’da gezilecek yerler listeme burayı dahil edeceğim.
Gelibolu Koyları
Gelibolu’da gezilecek yerler kadar Gelibolu’da nerede denize girilir sorusu da mühim bir konu. Hele ki yazın gidildiyse zaten el mahkum o koylar gezilecek. Ben sıcağa dayanıklı biri olmadığım için yavru ceylan gibi seke seke gezemiyorum yaz aylarında. Kaldı ki tek günde bütün koylara gitmek ancak ışınlanarak mümkün. Bir de altınızda araba yoksa o zaman hakikaten ölme eşeğim ölme olur.
Hamzakoy
Gelibolu merkeze yakın, Çanakkale Boğazı’nın girişi sayılan Hamzakoy‘da uzun bir kumsal ve berrak bir su var. Birçok otel ve cafe&restoran da bu koyun etrafında yer alıyor. Mavi bayraklı plajı olan bir yer Hamzakoy. Fakat Hilton’da kahvaltı yaparken denizi nasıl diye sordum ve oranın bir çalışanı bugün girilmez lağım suyu karıştı cevabını verdi. Mavi bayraklı bir denizse bu koya lağım suyu nasıl karışır sorusundan öte bütün denizlere saten lağım akmıyor mu ki koca boğaza mı giremeyeceğiz diye düşündüm o an. Bence öyle bir şey yok bu yüzden o gün denize girmediğim için şu an çok pişmanım. Ek olarak bölgede askeri tesis olduğu için denizin yüzeyi de sürekli temizleniyor. Hamzakoy halk plajı olduğu için şemsiyeler de ücretsiz.
Bolayır Bakla Burnu
Denizini en sevdiğim yer Bakla Burnu oldu. Çanakkale’nin suyu soğuktur ama nasıl bir ozon tabakası göçmesiyse koca boğazın suyu çay demlemelik olmuş. Genel anlamda bu sene sıcak su sorunu yaşadığım için bu konudan bağımsız olarak değerlendirdiğimde denizi berrak ve kumlu. Derinliği ise bir sığ bir derin. Kıyılar biraz yosunlu olsa da 4-5 adım sonrası çok güzel bir suya kavuşuyorsunuz. Uzun bir sahili var ve hemen herkes çadır kuruyor. Günübirlik geldiyseniz şezlong ve şemsiye de bulabiliyorsunuz. Sudur ekmektir alabileceğiniz ufak yerler de mevcut. Ben ayak üstü balıkçı barınağındaki İsmail Abi ile muhabbeti kurunca kendisi bizi misafir etti ve ücret ödemeden barınağın oradan denize girdik. Seviyorum bu hayatı be adsfasdaf.
Fatma Kadın Koyu
Çok Gezen Adam Osman’ın daha önce gittiği Fatma Kadın Koyu‘na da çevirdik rotayı. Ama bir yukarıda dediğim sıcak su laneti burada da buldu beni. Fatma Kadın Koyu, Bakla Burnu’na göre daha gelişmiş bir yer. Hemen her şeyi bulabileceğiniz bir tesisi var. Ayrıca 10 liraya şezlong da kiralanabiliyor. Gölgelik konusunda da çok avantajlı. Sıcağı hissetmeden oturabilirsiniz. Ama benim gittiğim dönem denizi çok kötüydü. Her zaman böyle olmadığının farkında olarak sıcak ve bulanık bir su ile karşılaştım. Tesiste fiyatlar İstanbul ayarında. Bira 15 lira. Unutmadan, Fatma Kadın Koyu’nda çok sayıda deniz kestanesi bulunuyor. Terliksiz kıyıdan denize girmeye çalışmayın. İskele de yok mecbur kıyıdan gireceksiniz. Ama benim gibi bir bedevi iseniz derinde yüzerken kayaya toslayıp üzerindeki dikenler bile ayağınıza batabilir. Öyle aşırı şanslıyım, kıskanmayalım. Bu arada yeri gelmişken şunu da yapmam lazım:
Ayağa Batan Deniz Kestanesi İğnesi Nasıl Çıkartılır?
Eğer Çanakkale, Gelibolu gezisi yapacaksanız bu soruyu mutlaka içinizden birileri arayacak, kaçarı yok. Bu noktada aslında en yakın sağlık ocağına gözükmeniz en temizi. Fakat sonuç nasıl olur onu bilmiyorum. Benim ayağıma batan deniz kestanesinin birkaçını hemen sahilde üzerine sirke sıkarak çıkarttım. Orada piknik yapanlardan ya da tesisten bulun artık. Herkes, doktorlar bile zeytinyağı sür ovala ovala çıkar diyecekler sana. Bak bana kıyıdaki insanlar, kahvedeki amca, sağlık ocağındaki doktor, hepsi ama hepsi aynı şeyi dedi. Ben de marketten zeytinyağı aldım. Ayağımı sıcak suda beklettim üzerine hop zeytinyağı. Bu işlemi tekrar tekrar 4-5 gün yaptım. Sonuç? Benden çok iyi piyaz olur asdfasfg.
Şaka bir yana derin ve kocaman iğneler olmadıkları için zeytinyağı ile çıkarttım. 2 tane kaldı ama onlar da çok ufaklar.
Not aldığım ama gidemediğim diğer koylar da şöyle idi;
Morto Koyu: Burası Eceabat’ta yer alan ve Çanakkale Şehitlik Abidesi’ne bakan bir koy. Özellikle gün batımında gitmek için notlarıma yazdım ama sıcak bana yaramadığı için kendimi bunun yerine Eceabat Sağlık Ocağı’na attım.
Burhanlı Cennet Koyu: Gelibolu koyları listeme dahil ettiğim ama merkezden biraz uzakta olduğu için gidemediğim koylardan.
Kömür Limanı ve Despot: Bu ikili için yanımızda herhangi şemsiye vb tedariği yoktu. Buralar için oldukça lazım şeyler. Bir de kayalık deniz sevmiyorsanız baştan uyaralım, Kömür’de kumsal yok. Despot’ta var.
Güneyli: Fatma Kadın Koyu ile aynı güzergahta. Fatma Kadın’ın denizinin aynısı olacağı için gitmeye gerek kalmadı. Buralar hep Eylül’de güzel Alpay.
Gelibolu Otelleri
Gelibolu’da gezilecek yerler listesi hazırlarken ayrıca konaklama için de araştırma yapma süreci oldu elbette. Yaz aylarında kısmen uygun fiyatlara yerler olsa da şehir merkezine doğru gidildikçe fiyatlar artış gösteriyor. Örneğin Gelibolu Hamzakoy’da yer alan Hampton Hilton, temmuz ayında kişi başı 550 gibi bir rakamda idi. Gelibolu merkezinde ve Hamzakoy’da kalmak iyi bir fikir olsa da bütçe nedeniyle ben Gelibolu’nun girişindeki Koçoğlu Otel‘de kaldım. Oldukça geç gitmemize rağmen girişte sorun yaşamadık. Oda+kahvaltı 80 TL gibi bir fiyata, fazla beklentilere girmeden efendi efendi yattık kalktık. Genel anlamda temiz bir otel. Merkeze yürüme mesafesinde değil ama araç ile 10 dakika sürüyor. Sadece yatmak, sıcak su, temizlik ve güvenlik çerçevesinde değerlendirdiğim için sıkıntım olmadı.
Çanakkale ile ilgili bunlar da ilginizi çekebilir;
Özellikle 18 Mart Çanakkale Zaferi haftasında yerli ve yabancı turistlerin ziyaretlerini kabul eden Çanakkale’de gezilecek yerler o kadar çok ki, kendisini hafta sonuna sığdırmak imkansıza yakın. Bir gün Çanakkale merkez, bir gün Geliboluseyahatim oldu ve Çanakkale merkezde gezilecek yerler için bir günün yettiği kadar gezmeye çalıştım.
Günübirlik Çanakkale
Eğer günübirlik bir Çanakkale gezisi planlıyorsanız benim bir günde Çanakkale merkezde gezilecek yerler listem aşağıdaki gibi. İşin içine bir de Çanakkale’de nerede ne yenir eklendi mi bir gün bile merkezi gezmeye yetmiyor aslında. Karşınızda kısıtlı vakti olanlar için faydalı olabilecek Çanakkale rotaları.
Çanakkale Merkezde Gezilecek Yerler
Çanakkale gezim iki günü kapsıyordu ve bir günümü tamamen Gelibolu’ya, Çanakkale Şehitliklerine ayırdığım için geriye kalan günümü Çanakkale merkeze ayırdım. Çanakkale’de gezilecek yerler çoktan da çok. Çanakkale’nin ilçeleri, Antik Kent Troya gibi güzel yerler için bence iki gün de yeterli olmuyor. Bu yüzden yazının kapsamı yazının Çanakkale merkezde gezilecek yerler. Ve daha çok günübirlikçilere hitap ediyor.
Truva Atı
Çanakkale merkezde gezilecek yerler arasında Çanakkale ile özdeşleşen Truva atı var. Çanakkale’de iki farklı Truva atı bulunuyor. Orijinal Truva Atı, Truva Antik kentinde yer alıyor. Çanakkale’nin merkezi olan Kordon’daki Truva atı ise Brad Pitt’in baş rolünde oynadığı Troy filminde kullanılan Truva Atı. Filmde kullanılan at sergilenmek üzere Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından Japonya’dan Çanakkale’ye getiriliyor. Yüksekliği 12.4 metre, genişliği 6 metre ve uzunluğu 10 metre olan Truva Atı’nın ağırlığı yaklaşık 12 ton.
Takvimli Güneş Saati
Troy filminde kullanılan Truva Atı’nın etrafında bir güneş saati yer alıyor. Dünyanın ilk takvimli güneş saati olan bu saat, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Astrofizik Araştırma Merkezi ve Gözlemevi tarafından Çanakkale Kordon’a yerleştirilmiş. Kökeni eski Çin’e dayanan ve güneşin hareketiyle zamanı ölçmeye yarayan bir alet olan saatten güneşin üzerinde oluşturduğu gölgelerin boyuna bakılarak zaman anlaşılıyor. Yani güneş ve gölge hesaplarıyla bu saatten saati, ayın kaçıncı gününde olduğumuzu, hangi burca denk geldiğimizi öğrenebiliyoruz. Bu açıdan Çanakkale’deki güneş saatinin önemi oldukça büyük. Çünkü Türkiye’de ve dünyada saatin yanında hem günü, hem de ay ve burçları gösteren başka bir güneş saati yok.
Çanakkale Kordon
Truva Atı, güneş saati, çay bahçeleri, cafeler, heykeller Çanakkale’nin sahil şeridi olan Kordon’da yer alıyor. Her mevsim poyrazını eksik etmeyen Kordon’da bir yürüyüş yaparak Çanakkale’nin havasını iyice depolamak en güzeli.
Aynalı Çarşı
Çanakkale merkezde gezilecek yerler dedik mi oraya Aynalı Çarşı mutlaka konur. Türküsüyle müsemma Aynalı Çarşı’nın üzerindeki kitabede çarşı hakkında detaylı bilgiler yer alıyor ve bu bilgiler Osmanlı Türkçesi, İbranice ve Fransızca olarak yazıyor. Osmanlı Türkçesi yazılı kısımda Aynalı Çarşı’dan şu sözlerle bahsediliyor; ‘adaletliliği ile tanınan Sultan Gazi II. Abdülhamid efendimiz hazretlerinin lütuf ve sahip çıkmalarıyla kendine bağlı Musevi uyruğundan İlyo Halyo kullarının çabalarıyla yaptırılmış ve gönülde yer tutan çarşıdır’
Mart ayında gittiğim Aynalı Çarşı 20.00’a kadar açıktı. Çanakkale’ye özgü hediyelik eşyaların satıldığı, bir nevi Çanakkale’nin Kapalı Çarşı’sı olan Aynalı Çarşı’ya Çanakkale gezisi yapan hemen herkes mutlaka uğramadan dönmüyor.
Çanakkale Saat Kulesi
Çanakkale’nin simgesi olan Saat Kulesi, iskeleden çarşıya giden yol üzerinde bulunuyor. Sultan Abdülhamid’in 20. saltanat yıl dönümü olan 1896’da Anadolu’nun birçok şehrine yaptırılmış saat kulelerinden biri olan Çanakkale Saat Kulesi’nin yapılmasında Cemil Paşa ismi ile İtalyan fahri konsolosu olan tüccar Emile Vitalis adları geçmekte. Rivayete göre Vitalis’in vasiyetinde servetinden onbin Fransız altını ile Çanakkale’de bir saat kulesi yapılması ve şehre su getirilmesi yazılıymış.
Çanakkale Deniz Müzesi
Çanakkale Deniz Müzesi, Beşiktaş Deniz Müzesi gibi Deniz Kuvvetleri’ne bağlı bir müze. Çanakkale merkezde gezilecek yerler arasında yer alan Deniz Müzesi’nin içinde Nusret Mayın Gemisi, Çanakkale Savaşları İhtisas Kütüphanesi, Çimenlik Kalesi, hediyelik eşya binası ile resim ve fotoğraf galerisi bölümleri gezilebiliyor.
Çanakkale savaşları denildiğinde akla ilk gelen sembol isim Nusret Mayın Gemisi, 26 mayınla savaşın seyrini değiştiriyor. Çanakkale Zaferi’nde büyük rol üstlenen Nusret Mayın Gemisi’nin orijinali Mersin’de, orijinale yakın replikası da Çanakkale Deniz Müzesi’nde bulunuyor. Deniz Müzesi girişleri ücretsiz, Nusret Mayın Gemisi ziyareti ise Tam 7 TL, öğrencilere ücretsiz. Müze ayrıca pazartesi ve perşembe günleri hariç her gün saat 09.00’dan 17.00’a kadar açık.
Kent Müzesi
Kent Müzesi, Çanakkale merkezde gezilecek yerler için bir diğer alternatif.1800’lü yılların sivil mimari örneklerinden biri olan bir binada yer alan Kent Müzesi’nin giriş katında Çanakkale’ye ait dönemsel sergiler bulunuyor. En hareketli kısım ise ikinci kat. Bu katta Çanakkale’ye dair efsaneler ve öyküler, antik ve Osmanlı dönemi panoları yer alıyor. Ayrıca Çanakkale savaşları süresince yaşananlar ve savaşa tanıklık edenler ile ilgili birçok bilgi sunuluyor.
Kent Müzesi’ne giriş ücretsiz. Müzenin açık olduğu saatler ise Eylül-Mart arası 09.00-17.00, Nisan-Ağustos arası 10.00-19.00. Kent Müzesi, pazartesi günleri kapalı.
Çanakkale Arkeoloji Müzesi
Atatürk döneminde müzecilik faaliyetlerine başlayan Çanakkale’de yer alan birçok antik kentten ve çevresinden gelen eserler ve başta Zeus ile Afrodit heykelleri olmak üzere birçok heykel, Çanakkale Arkeoloji Müzesi‘nde sergileniyor. Çanakkale’nin geçmişi ile ilgili önemli bir müze olan Arkeoloji Müzesi hem açık hava müzesi olarak hem de kapalı müze olarak geziliyor.
Çanakkale’de kaldığım Hotel Cura‘ya çok yakın bir konumda bulunan Arkeoloji Müzesi, merkeze biraz uzak. Araba ile ya da toplu taşıma kullanarak Pazar Pazarı durağında inerek ulaşabilirsiniz. Müzeye girişler 5 TL, müzekart geçerli. Ziyaret saatleri ise Nisan-Ekim arası 19:00’a, Kasım-Mart arası 17:00’a kadar.
Çanakkale’nin Evlatları Müzesi
Kale Grubu tarafından Kordon’a yerleştirilen Çanakkale’nin Evlatları Müzesi de Çanakkale merkezde gezilecek yerler arasında. Türkiye’nin ilk dijital savaş müzesi özelliğine sahip Çanakkale’nin Evlatları Müzesi’nde Çanakkale savaşları interaktif bir ortamda gözler önüne seriliyor.
Müzede gazilerin ses kayıtlarını dinleyebiliyor, arşiv belgeleri ve Çanakkale savaşlarına dair özel fotoğrafları interaktif bir deneyimle görebiliyorsunuz. Ayrıca cephe günleri son teknolojiye sahip iletişim kanallarıyla sunulurken, hologram teknolojisiyle de tarihi bugünmüşçesine yaşıyorsunuz. Müze ziyaretleri ücretsiz.
Fatih Camii
Çanakkale merkezde gezilecek yerler listesine tesadüfen gördüğüm Fatih Cami’yi de eklemek istedim. Fatih Camii, Çanakkale’nin ilk mahallesi olan eski adıyla Cami-i Kebir, şimdiki adıyla Fevzipaşa Mahallesi’nde yer alıyor. 1462 yılında Fatih Sultan Mehmet tarafından yaptırılan ve Çanakkale’deki Osmanlı Dönemi camileri içindeki en büyük camii sıfatına sahip Fatih Camii, uzun süredir tadilatta olması nedeniyle ziyarete kapalı.
Sadrazam Hafız İsmail Paşa’nın Mezarı
Fatih Camii karşısında hazine olarak adlandırılan küçük bir mezarlık bulunuyor. Bu mezarlıkta Sadrazam Hafız İsmail Paşa ve Sadrazam Ali Paşa’nın kabirleri ile kavukları bulunuyor. Bu mezarlık, Çanakkale’deki tek sadrazam mezarlığı.
Çanakkale Halk Bahçesi
Çanakkale merkezde gezilecek yerler içerisine mutlaka alınsın istediğim bir yer Halk Bahçesi. Kentin ortasında geniş bir park olması nedeniyle çok sevdim burayı. Çanakkale Halk Bahçesi, Truva Antik Kenti’nde (Troia) ilk kazı çalışmasını yapan arkeolog Frank Calvert ve ailesinin konağının bahçesinden bir bölümmüş aslında. İngiliz bahçesi özelliklerinde tasarlanan bu parkta çeşit çeşit ağaç ve bitki çeşidi bulunuyor.
Halk Bahçesi’nin giriş kapısı Zübeyde Hanım’a adanmış ve içeride Zübeyde Hanım’ın bir büstü var. Benim gittiğim dönemde ise parkın içerisinde Barış Petekleri adında çok güzel bir çalışma yer alıyordu.
Çanakkale Merkezde Gezilecek Yerler Alternatif Liste
Eğer vaktiniz var ya da yukarıdakileri gördünüz ve farklı yerler görmek istiyorsunuz. O halde Çanakkale’ye gitmeden evvel listeye aldığım ama ne yazık ki yetiştiremediğim için gidemediğim yerleri de amme hizmeti olarak yazayım.
Issız Cuma Mezarlığı: Aslında burası merkezde değil ama Seyvan ve Çakıroba Köyleri yolunda olduğu için yol üzerinde giderken kaçırmayın diye yazmak istediğim yer. Bu ne ayol dediğinizi duymazdan geliyorum. Çünkü ben Çanakkale’ye gitmeden Issız Cuma Mezarlığı’nı özellikle listeye aldım. Hatta Çanakkale’deki müzelere yetişmeyi hiçe sayarak gitmek istedim ama müzeler galip geldi. Neyse. Issız Cuma Mezarlığı, bir anne ile çocuğunun aynı yerde yattığı ama yan yana olmadığı bir mezarlık. Ve bu mezarlığın hikmeti, iki ayrı yerde olan mezarların her defasında bir araya gelmesi. Öyle ki bu hikaye ve mezarlık Türk yapımı Siccin’e de konu olmuş.
Seramik Müzesi: Çanakkale merkezde gezilecek yerler alternatifini oluşturan Seramik Müzesi, geleneksel ve modern Çanakkale seramik eserlerine ev sahipliği yapıyor.
Piri Reis Müzesi: Türkiye’nin alanındaki tek müzesi olan Piri Reis Müzesi’nde, Piri Reis’in eseri Kitabı Bahriye’nin bir bölümü ile Deniz haritaları koleksiyonu bulunuyor. Ayrıcada müze içerisinde yüzlerce deniz canlısı hakkında bilgi edinmek mümkün.
Çanakkale’ye Nasıl Gidilir?
İstanbul Avrupa Yakası’ndan araba ile Çanakkale gitmek için Tekirdağ ya da Bursa güzergahını kullanabiliyoruz. Tekirdağ istikameti daha yakın olmasına rağmen biz Avrasya Tüneli’nden geçip Bursa-Bandırma istikametinden Çanakkale’ye ulaşıyor, dönerken de Gelibolu-Tekirdağ güzergahını izliyoruz. İstanbul’dan Çanakkale araba ile yaklaşık 5 saat sürüyor. İstanbul-Tekirdağ güzergahından gelecekler, E-80 kara yolu bağlantısını kullanarak Kınalı bağlantısını takip ediyor ve Marmara Ereğlisi’nin ardından Tekirdağ’a varıyor. Tekirdağ ile Çanakkale arası 2.5 saat. Tekirdağ’dan sonra Gelibolu ve Eceabat’ı geçerek Çanakkale şehir merkezine varmak için feribot kullanmak gerekiyor. Daha geniş zamanlı bir Çanakkale gezisi için Bilet Bayi Blog‘un hazırladığı listeye gönderiyorum sizleri.
Çanakkale ile ilgili bunlar da ilginizi çekebilir;
Çanakkale otelleri için araştırmalar yapıyor ve bir Çanakkale seyahati planlıyorsanız, mart ayında yaptığım Çanakkale seyahatinde kaldığım oteli kaleme aldım. Özellikle Çanakkale merkezde nerede kalınır ya da genel olarak Çanakkale’de nerede kalınır araştırmasında olanlar için kaldığım bu oteli size de fikir vermesi açısından detaylarıyla yazdım.
Çanakkale hem tarihi hem de doğal güzellikleri ile Türkiye’nin cennet şehirlerinden biri. Turizmde sıkıntılar yaşadığımız bir dönemde olmamıza rağmen yerli ve yabancı turistlerin yoğun olarak ilgi gösterdiği bir yer. Mart ayında gittiğim Çanakkale’de hafta içi olmasına rağmen yerli ve özellikle Japon turist yoğunluğu vardı. Kalabalık olmasına rağmen bu tabloyu görmeyi de özlemişim. Hafta sonunda, turların da etkisiyle yoğunluğun çok yaşandığı Çanakkale’ye gitmeyi düşünen varsa, şimdiden kalacak yer bakmaya başlasın derim. Hele bir de yazın gidecekseniz hemen bugün başlayın.
Çanakkale’de Nerede Kalınır?
Çanakkale’ye kültür gezisi yapılacaksa farklı lokasyonlarda, yaz tatili için gidilecekse farklı lokasyonlarda kalmak mantıklı. Adalar ve sahil otelleri yazın daha çok revaçta oluyor. Ama amaç Çanakkale’nin merkezini gezmek ve oradan da şehitliklerini ziyaret etmekse o halde merkeze yakın yerlerde kalmanızı öneririm. Genelde oteller Saat Kulesi veKordon çevresinde toplanmış. Benim seyahatim tarihi ve kültürel bir temada olduğu için Çanakkale merkezde nerede kalınır sorusuna kaldığım Hotel Cura ile fikir vereceğim. Çanakkale’deki otel tercihlerinde arabayla gelmiş olmak önemli bir problem çünkü merkezde bir otelde kalmak düşünülüyorsa, İstanbul’la yarışan Çanakkale trafiğinde otopark bulmak bir eziyet oluyor. Genelde otellerin özel otoparkları yok ve arabayı çok dar olan sokak aralarına koymak durumunda kalıyorsunuz. Ücretli otoparklar da bu sokak aralarında bulunuyor ve saati 5 ile 7 TL arası değişiyor.
Hotel Cura
Seyahat öncesi genelde Booking üzerinden araştırma yapıyorum. Çanakkale’ye gitmeden önce de Booking’e baktım ve fotoğraflarını görüp beğendiğim Hotel Cura‘ya rezervasyon yaptım. Aldığı 9.2’lik puanla Çanakkale’nin en yüksek puana sahip ikinci tesisi olması da seçimimi etkiledi. Babalarının otel açma hayalini gerçekleştirmeye karar veren ikiz kardeşler Nil ve Nilgün Hanımların işlettiği Hotel Cura, henüz bir yılını doldurmamış yeni bir otel. Nilgün Hanım, Yüksek Sanat Tarihçisi. Hotel Cura’yı seçmemde etki eden fotoğraflardaki o tasarımlarda bu mesleğin izleri fark ediliyor. Dizaynını ve renklerini gerçekten çok beğendiğim için bir mimardan destek alınıp alınmadığını oteldeyken sordum ve İç Mimar Barış Hacıbaşıoğlu cevabını aldım.
Cura Otel Odalar ve Kahvaltı
Hotel Cura’nın odaları konforu gerçekten düşünmüş, mış gibi yapmamış, oturmuş konfora kafa yormuş. Yataklarından perdelerine, şampuanından havlusuna kadar her şey kaliteli malzemelerden yapılmış. Odanın rengi gri tonlarda olduğu için ayrıca gönlümü fethetti ama asıl fetih, duvarlardaki arşivlik Çanakkale fotoğraflarıyla oldu. Odayı karanlık yapıp duvardaki ışığı yaktınız mı çok güzel duruyor. Yalnız, odada wi-fi şifresini bulamadım ve o gün çok yorulduğum için sormayı unuttum. Wi-fi şifresi nerede yazıyordu:) Kahvaltıya gelecek olursak bence ufak eksiklikler dışında her şey çok lezzetli. Lezzet ve temizlik konusunda kesinlikle övgüyü hak ediyor. Çanakkale’deyken insan daha çok yöresel kahvaltılıklar görmek istiyor ama genel olarak paketli ürün olmayışı ile iyi bir kahvaltıyı vadediyor. Özellikle ıspanaklı gözleme ve simit ikilisi müthiş lezzetliydi.
Hotel Cura Nerede?
Hotel Cura merkeze yürüme mesafesinde değil (merkeze 2 km) ama aslında çok da uzak bir konumda yer almıyor. Hatta ben yaz dışında yürüye yürüye merkeze giderim. Konum olarak Çanakkale’de görülmesi gereken yerlerin başında bulunan Arkeoloji Müzesi’ne, Çanakkale 17 Burada ve Troypark AVM ile tamamen restoranların yer aldığı Kıyı AVM’ye yürüme mesafesinde.
Arabanız varsa otelin kendi otoparkı var ama arabanız yoksa Pazar Pazarı durağı, hemen otelin karşısında kalıyor. Merkezden halk otobüslerini kullanarak rahatlıkla ulaşmak mümkün.
Konfor, kahvaltı, konum gibi şeyler bir otelin en önemli belirleyici özelliklerinden olsa da çalışanlar ve işletme yetkilileri benim için hepsinden önemli. Bey, hanım mantığından çok uzakta biri olduğum için sohbet edebildiğim, kendilerinden oraya ait yeni şeyler öğrenebildiğim, samimi ve güler yüzlü her çalışan bir oteli tekrar tercih etmemde ilk neden oluyor. Böylelikle Çanakkale’ye yapacağım diğer seyahatler için otel sorununu halletmiş bulunuyorum.
Çanakkale Şirvan Döner için söyleyebileceğim ilk şey, Türkiye’de en iyi döner nerede yenir listesi varsa ve burası o listede yoksa, lütfen derhal o listeyi güncellemeye alalım. Çünkü ben gezerken çok yemek aramam, çok övülen yerlere gitmem ve dahası bir yerde kuyruk varsa asla beklemem ama Çanakkale Şirvan Döner’de bu tabularımı yıktım. Bu tabuları yıkmadaki ilk etken otogar karşısında olması. İkinci neden Instagram’da ve bloglarda yer almaması, üçüncü neden ise Çanakkaleli arkadaşımın önerisi olması. Bu yüzden ısrarla burada döner yemek için azmettim ve başardım.
Çanakkale yemekleri nelerdir, Çanakkale’de nerede ne yenir gibi soruların cevaplarını muhtemelen çoğu yerde benzer önerilerle okuyacaksınız. Ben de Çanakkale’ye gitmeden önce hep aynı mekanları okudum ve çareyi Çanakkaleli arkadaşımda buldum. Elbette meşhur Çanakkale restoranlarına gidecek; peynir helvası, ezine peyniri, balık ve deniz ürünleri yiyeceksiniz. Ben biraz daha farklı mekanlara uğramaya çalıştım ama kült olan yerleri de es geçmedim. O farklılıklardan biri de sadece Çanakkalelilerin bildiği bir mekan olan Çanakkale Şirvan Döner. Bileniniz varsa ne mutlu ona ve neden bunca zamandır haber vermedin bana?
Çanakkale Şirvan Döner
Çanakkale Şirvan Döner, eski otogarın tam karşısında yer alıyor. Yani sahil ve merkeze yürüme mesafesiyle yaklaşık 6-7 dakika. Eğer et yemek istiyorsanız (bir yeri mutlaka diye önermek bana da nasip oluyor) buraya mutlaka gidin demek istiyorum. Et dışında sulu yemekler de mevcut. Duyduğuma göre sulu yemekleri ve tatlıları da döneri kadar lezzetliymiş. Çanakkale Şirvan Döner 12.00’da açılıyor ve 15.30’a doğru dönerini bitiriyor. Tekrar döner takmadığı için bu saatler arasında yediniz yediniz. Ben 13.00’a doğru gittiğimde oturacak yer yoktu. 10 dakika kadar bekledikten sonra çalışanların da yardımıyla oturacak yer buldum.
Eti yaprak etten yani içine kıyma katılmadan yapılıyor. Yan masada oturan biri de yürek kısmından yapılıyor bu yüzden iskender olmuyor dedi ama ben bu konuda uzman olmadığım için yorum yapamadım. Fakat kıyma katılmadığı yönünde düşüncelerim olumlu zira döner gibi döner yapıyorlar. İsteğe göre pilavla ya da pilavsız servis edilen döner kavrulmuş soğan, biber turşusu ve domates ile geliyor. Pilav üstü bir porsiyon döner 18 TL.
Çanakkale Şirvan Döner’e Nasıl Gidilir?
Şirvan Döner eski otogarın tam karşısında yer alıyor. Eski otogar, Carrefour’un bulunduğu yerde. Hemen karşısında BP Benzin İstasyonu bulunuyor. Arabayla gidiyorsanız yakınlarında park edecek yerler ve otogar mevcut.
Keşfedilmesiyle birlikte arabaların zulmüne uğrayan Bozcaada’yı yaya olarak ziyaret edelim mi? Dileğim, burayı da araba gürültüsü ve kirliliği ile mahvetmeyelim. Yoksa çıkıp çıkıp gidin, onda sıkıntı yok. Ama egzoz çıkartmadan…
Ramazan Bayramı sonrasına denk gelen ağustos ayında gittim Bozcaada’ya. Buz gibi deniz olmuş sıcacık. Hava bilmem kaç derece. Ama Allah’tan yine de esiyor. Bence her sahil kesimi sonbaharda ve ilkbaharda güzel. Ama yaz insanıyım ben diyorsanız size her yer Bozcaada.
İlk kez Bozcaada’ya giden biri olarak vapurdan gördüğüm manzara, adanın ufak bir Yunan köyü olduğu yönünde oldu. Bizim memlekette her şey gri olduğundan mıdır nedir, beyaz mavi renkler gördüğümüzde kalıyoruz öyle. Ki zaten adada iki mahalle var. Türk ve Rum Mahallesi.
Bozcaada’ya Nasıl Gidilir?
Bayram da Erdek’te olduğum için Bandırma-Çanakkale otobüsüyle Çanakkale Otogar’a, otogardan Geyikli minibüsüne, minibüsten inip Bozcaada feribotlarına binerek gittim. Bandırma-Çanakkale otobüsüne 25, otogar geyikli minibüsüne 10, feribota da 6 tl toplamda 41 TL yol parası verdim. Yol sürem ise Bandırma-Çanakkale 2 saat 10 dakika, otogar Geyikli arası 1 saat 20 dakika, feribot ise 30 dakika; toplamda 4 saat.
İstanbul’dan Geyikli’ye direkt otobüsler var. 55 TL otobüs fiyatı ile Geyikli’ye gidiyorsunuz. Feribot ile birlikte toplam 61 TL tutuyor. Yol süreniz 7-7.30 saat. Bandırma’dan o kadar indi bindi yaparak gittiğim yolda hiç yorulmadım ama dönüşte İstanbul-Çanakkale yolu beni bitirdi.
Arabanızla gelecekseniz Bandırma yolunu tercih edebilirsiniz. İDO feribotları ile Bandırma’ya gelip buradan Çanakkale-Ezine yolunu kullanabilirsiniz. Biraz daha pahalı olur ama rahat bir yolda gitmiş olursunuz.
Bayram ve sonrasında feribot inanılmaz yoğundu. Normalde saatleri olan feribot saatsiz sefer yaptı. Araba trafiği bu yüzden oldukça sıkıntılıydı. Bozcaada’da da resmen trafik vardı ya, daha ben ne diyeyim.
2 gece, 3 gün. Yaz tatili için gitmişseniz asla yetmez. Ama şöyle değişiklik olsun, sokaklarda dolanayım derseniz 3 gün ideal.
Bozcaada Otelleri
Adaya gitmeden yerimizi ayırtıp anlaştığımız Fahri Otel‘de gider gitmez kötü bir sürprizle karşılaştık. Odamız doluydu ve kalan o gün oradan çıkmayacaktı. Odadaki misafir yaşlı bir teyze olduğu için çok da atar yapamıyoruz. Hava sıcak, yol yormuş. Sıcaktan nefret ederim ve çaysızlık başıma vurdu. Teyzeye gider de yapacak halimiz yok. Otelin kabahatini sıcakta biz çektik ve o günümüz patates oldu.
Fahri Otel, bizi hemen yan sokağında yer alan Öykü Otel‘e nakletti. Çünkü biz ağır hastalardık ve anında nakil olmamız gerekiyordu. Öykü Otel, Fahri Otel’den hem otel olarak daha iyi hem de çalışanları gerçekten iyi insanlar. Anlayışlılar. Nazikler. Bilhassa Nurcan Abla. Ağustos başı fiyatları olarak Fahri Otel’de oda+kahvaltı günlüğü 125 TL idi. Öykü Otel ise oda+kahvaltı 120 TL. Daha makul fiyatlara pansiyonlar da bulabilirsiniz. Bu arada her iki otelde de kahvaltı yaptım. Öykü Otel’in kahvaltısı da Fahri Otel’e göre daha iyidi. Gerçi biz Rengigül’de de kahvaltı etmek istedik ama 30 TL fiyat çekince oldu o zaman olduk. Yani ne iyi ettim de Fahri Otel’de yer ayırttım. Yoksa Öykü Otel’i asla bilemeyecektim. Teşekkürler…
Bozcaada’da Denize Girilecek Yerler?
Ayazma-Sulubahçe-Habbele Plajı
Bozcaada’da minibüse binerek gidebileceğiniz 3 plaj var. Bunlardan en meşhuru Ayazma. Temmuzda ve ağustosta öğleden sonra yer bulmak imkansız. Bu yüzden sabah 10-11 gibi gitmekte fayda var. Ayazma’nın denizi gerçekten çok güzel. Baş kısımları biraz taşlık. Sonra hep kum. Bozcaada denizi, doğası gereği kolay kolay bulanan bir deniz olmamasına rağmen deniz bulanıyordu öğle saatlerinde. Bu yüzden her şeyin az insanlı olanı iyi gerçekten.
Ayazma’ya gitmek için merkezden minibüslere biniyorsunuz. 10-15 dakika kadar sürüyor. Kişi başı 3.5 TL. Aynı minibüs Sulubahçe ve Habbele’ye de gidiyor. Buralar Ayazma’dan daha ufak yerler ve şemsiye-şezlong ikilisini bulmak daha zor. Tedarikliyseniz gidiniz. Ayazma Plajı’nın arka tarafında yemek yerleri de var. Öğle saatlerinde genelde oralara kaçılıyor. Ama buraların çok başarılı mekanlar olduğunu söyleyemeyeceğim.
Ayazma’dan dönüş için son minibüs saat 20.00’da bitiyor. Evet, denizin en güzel saatinde:( Eğer arabanız varsa kesinlikle Akvaryum Koyu‘na uğrayınız. Eğer hemen denize gireyim, minibüse binmeyeyim derseniz Salhane‘de denize giriliyor. Kale arkasından yürüyüp burada da denize girebilirsiniz.
Bozcaada Yeme İçme
Akşam oldu mu millet mekanları bile yedi galiba oturacak yer bulmakta o kadar zorlandım ki sadece son gün karnım doydu. Gitmeden her yere rezervasyon yaptırın yoğun dönemlerde. Aman diyeyim…
Çiçek Ekmek ve Pasta Fırını
Adanın hem merkezinde hem de daha yukarı sokakta var Çiçek Pastanesi’nden. Merkezdekinde oturup bir şeyler yiyebiliyorsunuz. Yukarıdaki şube daha çok imalat yer. Oturma yerleri yok. Ben merkezdekinde oturdum. İçerisi çok güzel. Şiirler, kuşlar, vapurlar falan. Keşke her duvarda şiirler yazsa. O zaman daha lezzetli olurmuş yemekler, öyle duyduk.
Yukarıda fırına da şöyle bir baktım. Ben fırın insanıyım. Fırınları, pastaneleri severim. Fakat buranın ürünlerini sevemedim. Damla sakızlı ve bademli un kurabiyesini, simidini, poğaçasını, eklerini, kavunda dondurmasını, limonatasını ve türlü türlü kurabiyelerini denedim. Muhtemelen kalabalık oluşunun verdiği lezzetsizlik vardı. Bir dahaki gidişimde tekrar uğrayacağım ve kesinlikle arada fark olacaktır. Bu arada 5 top kavunlu dondurmaya 20 TL çoktu Çiçek.
Veli Dede
Bu da bir diğer fırın. Çiçek kadar eski değil. Her dem taze ürünler çıkıyor. Sıcaktan bir şey yeme fırsatım olmadı ama bademli un kurabiyesini buradan hediye olarak aldık. Fırının hemen yanında Veli Dede’nin dükkanı var. Envai çeşit reçel var, tadına bakıp buradan alabiliyorsunuz. Dükkanda koruk suyu ve karadut şurubu içebiliyorsunuz. Bardağı 2 TL.
Eski Kahve
Kahve ve gelincik şerbeti içtim. Kahvaltısında gözümüz kaldı. Bir daha gidişimde planda burada kahvaltı yapmak var.
Koreli ve Boruzan Restaurant
Ayazma Plajı’nın arkasında yer alan lokantalardan bu ikisine gittim. Koreli’yi internette okumuştum. Ayazma’nın tam öğle sıcağında kaçacak yerler buralar ama yemekleri biraz vasat kalmış. Yine aynı sırada bulunan Boruzan da öyle. Yemek değil de bir şeyler içmek için ideal. Midye falan yemeyin yani…
Ada’m Restaurant
Arkadaşımız Nihan’ın methiyeleri münasebetiyle adaya gelmeden önce burada rezervasyon yaptırdık. Konum olarak Sokak kısmında. Zaten çoğu yer burada. Dışarıda ve terasta yerleri var. Teras kısmında yerimizi aldık. Ortaya akdeniz tabağı ve kalamar tava söyledik. Akdeniz tabağı 10 tane mezeden oluşan ortaya karışık bir meze tabağı. Arkadaşımız bize beğendili levrek yiyin muhakkak dediği için onu da sipariş ettik. Yanına da 35’lik Tekirdağ açtırdık. .
Bu kadar övgüyle bahsedilen yerde mezeler çok kötüydü. Mezesi iyi olmayan yerin yemeği de iyi olmaz bence. Bu kebapçıda da böyledir, hele ki deniz ürünleri yenilen yerlerde daha da böyledir. Bu yüzden beğendili levreğimizi iptal ettik. Akdeniz tabağı+kalamar tava+35’lik rakı toplamda 110 TL tuttu.
Yan masamızda oturan ve daha sonra adanın güzel yerleri hakkında bilgiler de alacağımız Bozcaada’yı aşkla yaşayan Yılmaz&Arzu çiftiyle önce mezelerin kötülüğünden, adanın güzel lokantalarından, pansiyonlarından, denize girilecek yerlerinden, kısacası adaya dair konuşmaya başladık ve Cabalı Meyhane‘yi işte o an öğrendik…
Cabalı Meyhane
Bozcaada Kalesi’nin arkasında yer alan ve denize sıfır bir yer Cabalı Meyhane. Benim için adanın diğer balıkçılarına henüz gitmemişken onların tüm şansını sona erdirdi. ME-ZE-LER EF-SA-NE. Ya-hu mezelerde adamlar aya çıkmış daha ben ne diyeyim. Meze olarak Girit ezme, damla sakızlı enginar, levrek marin, yoğurtlu patlıcan söyledik. Ada’m da yiyemediğimiz beğendili levreği burada yemek nasip oldu. Ara sıcak olarak da güveçte keçi peyniri aldık. Mekanın cana yakın şef garsonu Ahmet Abi, bize güzel bir beyaz şarap verdi. Mezeler de yemekler de muhteşemdi. 5 meze+balık+ara sıcak+kadeh şarap toplamda 130 TL tuttu.
Bozcaada’da iyi yemek yemek, güzel manzara görmek, inleyen nağmeler duymak isterseniz daha iyisi gelene dek şimdilik en iyi adres Cabalı derim.
Bozcaada Gece Hayatı
Polente Bar
Adada hareketli bir gece hayatı yok. Olmasın da. Birkaç mekana girdim çıktım. Bunlardan ilki merkezdeki Polente. Burası yer bulursanız oturup, bulamazsanız da öyle sokakta elinizde içkilerinizi yudumlayacağınız bir yer. Kız(s)kandıran içkisi meşhur. Vişne, karanfil, tarçın içerikli bir içki. Adından da anlaşıldığı gibi hafif hafif içirir tak diye çarpar. Mış. Garson ısmarladı bize de Bakırköy çocuğuyuz bize koyar mı?
Fuska
Deniz kenarında oturayım, rock şarkılar dinleyeyim, bira-mısır yapayım derseniz Fuska var. Kalenin hemen arkasında. Farklı kokteylleri var. Deneme şansım olmadı ama Fuska Rüyası adlı kokteylini merak etmedim değil. Giden olursa denesin de haber eylesin.
An-An Cafe&Bar
Önünden geçmiş olmama rağmen içeri girmemiştim. Böyle isim mi olur arkadaş deyip yürüdüm. Sonra öğrendim ki burada Guinness varmış. E gitmek şart oldu. Güzel yer. Kale arkası sırasında yine. Deniz kenarı, sohbet, muhabbet, bira için oldukça ideal.
Bozcaada’dan Neler Alınır?
Yunatcılar’dan Şarap
Bozcaada’dan tabii ki şarap alınır. Nereden alınır ve hangi şarap alınır? Bence Çamlıbağ şarabı alınır. Birçok marka var ama hem sorduğum kişilerin hem de iç sesimin söylediği şey Çamlıbağ idi. Roze ve Cabarnet Kuntra aldım. İkisini de çok beğendim. Bence alınız, içiniz. Almadan önce Yunatcılar’ın hemen karşı tarafında tadım merkezi var. 10 TL’ye şarapları tadabiliyorsunuz (içerisinde 8-10 şarap oluyor)
Şarap dışında adadan kabaktan avizeler, adaçayı, kekik, domates reçeli, kurabiye, gelincik şerbeti, üzüm alabilirsiniz. Damla sakızlı reçeller burada pahalı geldi. Damla sakızının yeri gerçekten Çeşme ve Ayvalık.
Ada Ortamı
Ben Çanakkale Otogarı’ndan itibaren sürekli yeni birileriyle tanışıp durdum. Ada değil adeta facebook. Zaten Bozcaada öyle bir yer ki mütemadiyen ‘aa kız sen de mi buradasın, ay gene karşılaştık ehe ehe’ şeklinde dolaşıyorsunuz. Ada esnafı da çok konuşkan maşallah. Ama son dönemdeki yoğunluktan ve adanın minikten miniğe şehirleşmesinden dem vuran esnaf benden özellikle rica etti. Nolur yaz bunları bak çok övme diye. Görevimi yapıyorum. KAHROLSUN BAĞZI EGZOZLAR…
Son günümüzde adalı ve sonrada adalı olan güzel insanlarla tanıştık. Sahildeki ufak marinanın orada bir atölye bulduk. Miskin Atölye. Deri, kil, karikatür gibi farklı işlerle ilgilenen farklı insanlar var. Misal, Yavuz Abi uzun yıllar İtalya’da kalmış bir deri ustası. İstanbul-Moda’da bulunan atölyesi kışları kapalı; yazları adaya taşınıyor. Tasarım deri çantalar, sandaletler yapıyor ve hepsi şahane.
Eğer Bozcaada’yı gezme niyetindeyseniz 2 gün yetmez. Bana yetmedi. Sıcak da olunca çok fazla dolanamadım. Yel değirmenlerine bile gidemedim düşün. Şöyle serin havalarda gideyim, sokaklarda yürüyeyim, rahat rahat fotoğraf çekeyim, esnafın bir çayını içeyim istiyorum. Bu yüzden sonbaharda tekrar gideceğim. O zamana kadar bu bilgiler ışığında kendi bildiğiniz gibi takılın valla.
Ama arabasız tamam mı canlar!
Not: Bozcaada’da eylülün ilk haftası bağ bozumu, ikinci haftası da yerel tatlar festivali var. Gidecek olan gezenti blogger arkadaşlar varsa kaleye mum diksin.